Size sürpriz gelebilir; biz* hiç şaşırmadık.
Yaylaya inip çıkanlar “Yarın kararını açıklayacakmış” dediler.
Tel çekmez, ceryan yok, internet yok. Güneş enerjili bir elfenerinin radyo özelliği de varmış, yeğenim bazen müzik dinlerdi.
-Şundan TRT’yi bulamaz mısın dedim. -Deneyeyim Amca dedi.
Kurcalarken “Dur” dedim. Burası olmalı. Spiker güya haber okuyor:
“… Ogan’ın kararını değerlendiren Başkan(!) Erdoğan MİLLİYETÇİLERİN YERİ CUMHUR İTTİFAKIDIR dedi.
Ogan da ‘Cumhurbaşkanının kim olacağını HDP’nin belirlemesine gönlüm razı olamazdı’ diye konuştu..”
Kendi kendime söylenmişim:
-Sarayın ahırı büyük; Tuğrul’u, bohçalıyı , destiliyi sığdırmıştım. Sinan’ı da aldım. Sıradaki büyük “dava adamı” gelsin.. -Aslında- Milliyetçilerin yeri ayaklarımın altıdır”
Yeğenim;
-Bana mı diyorsun Amca dedi.
-Yok, spikerin okuduğu habere söyleniyorum öyle dedim ve Sinan ile devam ettim:
“.. Seçeneksiz bırakmayacağım dediğin bu muydu Sinan! Hakkarili, Vanlı, Muşlu Türkiye’nin Cumhurbaşkanını belirlemeyecek de Riyad’da göbek atıp kutlama yapan Arap mı belirleyecek!
Bu seninki milliyetçilik değil düpedüz bölücülük Sinan!
Sonra bekacıların hepsine saydım:
“Belediye başkanlarını seçerler, kayyum atarsınız, Cumhurbaşkanı için oy verirler, geçersiz sayarsınız. Size bu hakkı kim verdi beyler bayanlar!
Nerede kaldı milli birlik ve bütünlük? Eşitlik, adalet?
Milliyetçilik, milletin dar gününde yanında olmaktır.
Fidan Ana demişti ki “Muhsin’im bir kere devleti bekledi; gitmediler, ölüme terk ettiler.”
Demirtaş “Seni başkan yaptırmayacağız” demişti. Edirne cezaevinde fiili rehin. Böylece insanlara verdikleri oyu koruma şansı vermediniz, hem sandık başında hem bilgisayar başında ne güzel at oynattınız değil mi!
Yazıcıoğlu “Size bu oyunu oynatmayacağım” demişti; canı gitti, kardaşları gitti, partisi-ocağı talan edildi.
“Bize teklif edilenleri duysanız, dininizi bile değiştirirdiniz” kervanına daha kaç “kültürsüz bakan” kattınız ya da katılacak, siz biliyorsunuz. Bir “ucube başkanlık” uğruna nice insan onuru çiğnendi! Yetmez mi, yetmedi mi?
Hukuk devletinde Atı alan Üsküdar’ı geçmez, hukuk devletinde yanlış hesap Bağdat’tan döner, dönmelidir.
Nasıl bir yola girdin ki dönemiyorsun?
Övünerek “seçim çalmak”, 2 milyon mühürsüz oyla “referandumu kotarmak” ve şimdi de sandığa, demokrasiye bile rahmet okutmak..
Vekil seçimlerini (parti parti) sonra yazarım. Söyleyecek çok söz, çok rezalet var. -Şimdilik- Sinan ile bitirelim:
Geçen yıl ramazan idi, yaklaşık 14-15 ay olmuş.
Şimdi ilk kez ve mecburen açıklıyorum:
Bu Kardeşimizi Ankara’da Sözümüzvar ofisine iftara davet ettik.
Yemek öncesi Türk siyasetini enine boyuna konuştuk. Kaçamak, taktik cevaplar veriyordu. “Yüz Bin imza ile aday olmak” tek idealiydi ve en çok “kaç imza verebilirsiniz?” sorusuna cevap arıyordu. Laf arasında 40 bin garanti dedim. Geç vakit kahve faslında “-Oldu ki ikinci tura siz kalamadınız, ne yaparsınız? diye sordurttum. “Pazarlık yapar, cb yardımcılığı veya bakanlık isterim” dedi.
Önceden plânladığımız gibi bir başka arkadaş da “Erdoğan da verirse onu da kabul eder misiniz?” diye sordu. Elbette, her türlü teklifi değerlendiririm dedi.
Biz cevabımızı almış, Sinan defterini o gün kapatmıştık.
Sonra gördük ki biri Saraydan 21-b ihaleleri alan bir dava büyüğü(!) diğeri, ismi lazım değil, kendini “genel başkan” ilan ettiği için Sözümüzvarhareketinden tart edilen bir başka zat, büyük uğraşlarla(!) Sinan beyi ikna etmiş, aday etmişler filan..
Sonrası malum:
Sosyoloji otomatik devreye girdi. İnce, F.Erbakan çatır çatır imza toplarken, “bizim Sinan” ortada yetim kalmamalıydı. İmzalar sona doğru bir anda tamamlandı ama çoğu “şartlı” verilmişti. Tıpkı birinci turdaki oylar gibi şartlı..
28 Mayıs Pazar günü millet kendi göbeğini yine kendi kesecek.
Ben/biz oylarımızı Şehit Sinan Ateş’in biricik kızları ve bütün çocuklar, 29 Ekim 2023 Cumhuriyet Bayramımızda ve gelecek bütün bayramlarda, bayramlarını yine coşku ile kutlayabilsinler diye, “tek adam” rejimine karşı, Cumhuriyetten yana kullanacağız.
İrfan Çep (Kocaçoban)
#Sözümüzvarhareketi Sözcüsü
YORUMLAR