YUSUF ZİYA KARATAŞ: UNUTMAK TÜKENMEKTIR!

04 Ocak 2015 - 22:12

YUSUF ZİYA KARATAŞ: UNUTMAK TÜKENMEKTIR!

Suskunlara Yüksek Sesler

Yıl 2007. Hakkari Dağlıca’da Saldırı: 12 askerimiz şehit, 8 askerimiz kaçırıldı. Bu kaçırıldı kısmına pek inanmasak da 12 askerimizi şehit verdik. Ve yıl 2012 Yine Hakkari Dağlıca’da Saldırı: 8 askerimiz şehit.

Ne kadar kolay yazıyor kalemlerimiz. Ne kadar kolay unutuyoruz, ne kadar kolay susuyoruz. Susturulmaya alıştık, şimdi ölmeye de alıştık. Gencecik çocuklarımızı toprağa koyarken vicdanımız sızlamıyor, yaşatamıyoruz onları,ölmeyi beceremiyoruz onlar gibi, ölemiyoruz.Susuyoruz. sadece marifet gibi. Haber bültenlerinde hatırlıyoruz: o da on dakika sonra başından ayrılmadığımız dizimiz başlayıncaya kadar. Sonra onların derdine düşüyoruz. Çocuklarımız ölüyor gençlik yaşlarında, biz ölemiyoruz. Fidanlarımız soluyor yeşerirken baharı görmeden,biz ölemiyoruz.

Kıdemli Çavuş Ali Gümüş,Piyade Onbaşı Cahit Kılıç,Piyade Onbaşı İsa Sayın,Piyade Er Umut Bulut,Piyade Er Ali Yasin Erosmanoğlu,Piyade Er Mustafa Türkmen,Piyade Er Yaşar Doymuş,Ulaştırma Er Samet Bütün…Kaçınız hatırlıyorsunuz bu isimleri. Kaçınızın içi parçalanıyor bu isimleri duyunca.

“Bekliyorum anne, elim tetikte, bekliyorum anne memleketi ve seni.” İşte Trabzonlu şehidimiz Ali Yasin Erosmanoğlu’nun bir sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı son resimde yazan cümle. Annesi de bekliyordu Ali’yi.Memleketi de.Memleketine,milletine layık bir birey olacaktı, şimdi “memleket”,”millet” oldu.Ali Yasin’imizi uğurladık Türkiyem başın sağolsun.

Piyade Onbaşı Cahit Kılıç, Diyarbakırlı’ydı. 10 çocuklu bir aileye mensup olmasına rağmen ezilmişlik,eğitimsizlik yalanlarının altına sığınmadan Dicle Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu’nu bitirmişti, güçlüydü. Bambaşka hayalleri vardı.Cahit’imizi de kaybettik Türkiye’m. Cahit’imizi kaybettik dağlarına türküler yakılan Diyarbakır,evladını kaybettin.Evladımızı kaybettik,canımızı yitirdik,milletimiz var olsun.

Babası Mehmet Ali Sayın, inşaatta öğrendi oğlu İsa’nın şehadet haberini. Alın terine karıştı göz yaşları. Haykırmak istedi ciğerleri parçalanırcasına, ölmek istedi. Can’ı gitmişti, yüreğinden bir parça gitmişti. Ama eğmedi başını hiç, o artık Şehit İsa Sayın’ın babasıydı. Peygamber ocağına gönderdiği evladını Peygamber’lerin ağuşuna gönderiyordu. Muşlu İsa’da kanını verdi al rengin için Bayrağım canın sağolsun.

Umud’unu yitirdi Samsun. Umud’unu yitirdi Türkiye’m. Umud’unu yitirdi 9 aylık oğlu. Umud’umuzu yitirdik. Cennete uğurladık Umud’umuzu her şeyden habersiz yavrusunun özlemiyle.Ve ona da baba hasreti bırakarak. Ama Piyade Er Umut Bulut isminde yaşayacak ve evladı babasının şerefiyle var olacak. Umud’u olmayacak belki ama gururu olacak.

Bambaşka bir gece Dağlıca’da.Kıdemli Çavuş Ali Gümüş’ün sesi duyuluyor fısıltıyla. Ve Ulaştırma Er Samet Bütün, sesleniyor komutanına : “Komutanım ne olur beni bırakma.” Semazenler aşk içinde. Ali ile Samet’de farklı bir heyecan. Semazenler semaya durmuş Konya’da. “Cennete asker uğurlaması var.”

Takvimden bir gün daha düşüyordu şafak 40 diye iç geçirirken Yaşar. Babasını da iki yıl önce kaybetmişti, çilelerle büyümüştü; aklı hep annesindeydi. ‘Fındık başlamadan ordayım’ demişti son telefon görüşmelerinde. Askerler şehadet haberini vermek için kapıya geldiklerinde “Oğlum.” diye çığlık attı annesi Kader. ‘Kader’ine ağlıyordu… Eşine, oğluna, yalnızlığına.Yaşar’ı da yoktu artık. Piyade Er Yaşar Doymuş son nefesini verirken yalnız annesini düşünüyordu.Ve Allah’a emanet ediyordu annesini. Uğruna canını verdiği milletine emanet bırakıyordu.

İrkildi Mustafa. Yaşar, Ali Yasin,Samet,İsa’yı gördü önce. Sonra kendisine gülümseyen Umut’a baktı.Diyarbakırlı diye seslendi Cahit’e. O da duymuyordu. Kıdemli Çavuş Ali Gümüş’ü fark etti,”Komutanım” dedi. Birden büyük bir acı hissetti. Ve Konyalı Samet’in sesini duydu derinden: “Kütahyalı,geç kalıyoruz.” Diğer arkadaşlarını gördü. Komutanına baktı gülümsüyordu. Ve Mustafa’da yetişti onlara. Haziran 2012

Yusuf Ziya Karataş