YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR

24 Ağustos 2023 - 20:31

Sn. Turan Ateş bey 'in "YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR....."başlıklı makalesini sız değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.



                                    -9. BÖLÜM-

               AVUKATLIK MESLEĞİMDE  KARŞILAŞTIĞIM      
                                ve    
        SAVUNMAN-AVUKAT- OLARAK  ÜSTLENDİĞİM  

                       BAZI KAMU  DAVALARI....

       Ülkemizde; İSLAM DİNİNİN Kurallarına sığınılarak; Asalak-Parazit bir takım Dini Kullanan ve Saf-Yoksul Halkı sömüren Dini Kuruluşlar var...Hemde uzun süredir vardırlar...
     Ben 1960 ve sonrası Yılları anımsarım; Temmuz-Ağustos  Aylarında; bu Cemaatlerin Elamanları Kırsal Bölgelere yayılır. Bu mevsimde Harmanlarda Tahıllar evlere taşınmak üzeredir. Takkeli-cüpbeli-sakallı  harmanda ortaya çıkan mahsülün  başına üşüşürler. Birisi Kuranda ayet okur. Birisi dua eder. Birisi de Kuran Kursuna, Mescit yapılıyor ona, Caminin giderlerine ...Açıklamaları ile Fakir Köylünün Yiyeceğine ve emeğine ortak olurlar...
     Özellikle de; Kurban Bayramında Kesilen Kurbanlık hayvanların derileri...Türk Hava Kurumu da devre dışı bırakılarak; Dini Cemaatler Kurban derilerini  toplamaktadırlar..
     Fakir Halk zorunlu olarak vermek zorunda kalır.
     O tarihlerde ben bu konuyu araştırdım...İçinde, Müftü, Bölgenin ileri gelen Kişileri ve  tanınmış İmamlar görev yaparlar...
       Bir İlçede Hakim olarak görev yapıyorum. İlçeye yakın bir Köye Arazi Uyuşmazlığını çözmek için köye Mahkeme heyeti olarak Keşfe gittim.
      Köyde; iki tane muhteşem bir malzeme ile yapılmış CAMİ var. Aralarında 100-150 metre mesafe var....
   Günlerden Cuma ve saat 13.00. Tanıklar ve Mahalli bilen Bilirkişi Camide Cuma Namazındalar...Biraz sonra iki cami Cemaati çıktı. Caminin birisinde 5-6 kişilik Namaz kılan Cemaat...Öbür cami cemaati de aynı sayıda kişiler..İki Camide de Devletten maaş alan İMAM...
     Şehre geldiğimde; köy Belediye Başkanın Köyü...Başkan'a 100-150 metre aralıkla iki cami neyin nesi?
    Başkan; " Hakim Bey...ŞEYTAN TAŞLAMAK için; MEKKE-KABE'ye gitmenize gerek yok...Şeytan O iki CAMİNİN Arasında gezer...Caminin  birisinin önüne durun 3 tane taşı öbür Camiye doğru...Öbür  Caminin önünde durun ve aynı şekilde  3 tane taşıda  öbür Camiye doğru atın yeter...ŞEYTAN bu iki  CAMİNİN Arasında geziyor!..."
    Öykü şöyleymiş...Köye Cami yapılmak istenir....Köyün ileri geleni İki Hacı, Caminin yerinde anlaşamazlar...Birisi şurası...öbürü hayır burası...Bu nedenle de bu iki Cami yapılmış.
     Uzun sürede Orman İşletmetleri-Orman Teşkilatı- Cemaat denetimindeydi...Ormanların en güzel envalleri de bedelsiz alınarak yapılmış.   
     Orman Köylüsünün Köy Okullarına ; Orman İşletmeleri  Eğitim Yuvası olmasına rağmen karşılıksız yakacak dahi veremezler-vermezler...Dini kurumlara yardımlar yapılır. Çünkü, Siyasiler böyle buyuruyor, Orman Personeline...
                    xxxxxxxxxx
     İşte; T.C. de Laik Cumhuriyet böyle yıpratıldı. Dini CEMAATLER ÇOK Güçlendirildi. Bu Cemaatler; Yurtlar açtılar...Dersaneler açtılar...Özel Kolejler açtılar...Normal eğitim veren Özel Kolejlerin ve Dershanelerin aldığı Ücretin yarısını alarak öğrenci kabül ettiler..
     2000 Yılı...Marmara Depremi sonrası...Eşim Emekli...Büyük Kızım Marmara Tıp Fakültesi Öğrencisi ve küçük kızım Kalamış İlköğretim Okulu Öğrencisi... FETO Dersanesi 4 milyon Tl. Diğer Dershaneler 7.5 milyon Tl. Benim Kızda FETO DERSHANESİNE  bir yıl devam etti...Ama; Bizim FETO Hakkında bu günkü kadar bilgimiz yok...
      FETO Banka kurdu...İş Yerleri açtı...Devletin Bakanları-Bürokratları açılışlara katıldı...
     "Muhterem Hocaefendi....Gel artık bitsin bu çile...Hasret " diyerek de ağlayanlar oldu...
     Bunun yanında Devletin tüm kaynakları Cemaatlere-FETO başta olmak üzere- sunuldu.
     Nihayet; Sorunlar yaşanmaya başladı...
    " Ne İstediler de vermedik!. "açıklaması ile de itiraflar edildi.
     YARGIYA El atıldı. Cemaat bağlantılı ve İmamhatip kökenli tüm Hakim-Savcılar baştacı edildi.
      Yüksek Yargı Organlarının-YARGITAY ve DANIŞTAY-ÜYE Sayıları Yasa ile artırıldı. Ve daha sonraları da Yargının üst Kurumundaki ÜYELER; Tasfiye edildi.
       1975 lerin Anayasal Yargısı, İdari Yargısı ve Adli Yargısı; Yerini Cemaat ağırlıklı Hukukçuların oluşturduğu  YÜKSEK YARGIYA bıraktı.
       15 TEMMUZ 2016 FETO Darbesi ile her şey su yüzüne yayıldı.
     Bürokrasi üzerine gidildi. TBMM. bu konuyu bir Meclis araştırması ile değerlendiremedi ve değerlendirmesi de engellendi.
    Yönetimde bulunanlar; " Bizi Aldattılar...Allah Bizi AFETSİN..." Çok doğru...
    Devletin bünyesinde PARALEL olarak nitelendirdikleri bir Devlet  Ortaya attılar...
     Yaşadığım süreçlerde gördüğüm kadarı ile ; Askeri Darbeler; PERŞEMBE Gecesi sabaha karşı olur. 15 Temmuz ise ilk akşam saat 20.00 de oluştu...
    Emniyet- Asker panikte...
     Erken bir saatte  yattım...Eşim ; "DARBE OLUYOR.." dedi.
İnanmadım... Akşam saat 20.00 de DARBE olmaz. Darbeler Perşembeyi Cuma ya bağlayan GECE Sabaha karşı olur...Bir Tv. Kanalı görüntüler yayınlıyor. İstanbul BOĞAZ Köprüsü tutulmuş....
     Başbakan sayın BİNALİ YILDIRIM demeç verdi "DARBEYE KALKIŞMA VAR!..."
    Sayın Cumhurbaşkanı ve  çevresi Marmarıs'de Cumhurbaşkanlığı Yazlık koyundular...
     Gece saat 24.00 sonrası ; Sayın Cumhurbaşkanın  Ankara'ya uçak ile hareketi...TBMM.de panik ve bombalanma olayı...Saat 01.00 de Hükümet duruma hakim....
    O gece saat 11.00 sıralarında Yargıtay Üyesi bir arkadaşı aradaım.
 Aldığım cevap; " Samsun'da  geldim ve uçakta indim Ankara şehir merkezine yöneldim  ve Genelkurmay güzergahında eve dönüyorum...Genelkurmayda silah sesleri geliyor..."
     Evet...Çok tartışılan ve çeşitli isimler verilen Askeri Darbe Girişimi...
      İktidar- Muhalefet; Darbe Girişimine karşı Birlik-Beraberlik  içindeler... 

        FETO  ve  FETONUN EKİBİ....   
         Öncelikle tüm Kurumlarda FETO Örgütü Üyeleri...
      Sonra Toplum içinde FETO Örgütüne Yardım-Yataklık edenler....
     Emniyetin bazı birimleri, bazı C. Savcıları ile  SORUŞTURMAYI yürütmeye  başladılar...
     Emir-Komuta Zinciri içinde hareket eden; ERLER...Sivil Erkan...Herkes panik içinde...
     Önce GÖZALTILAR...TUTUKLAMALAR... Ve Görevden İHRAÇLAR...
      C. Savcılarımız; Ağır Ceza Mahkelerine Kamu Davaları açmaya başladılar...Adeta, C. Savcıları birbirleri ile yarıştılar, dava açmak yönünden...
                        xxxxx
      İki bölgede beraber çalıtığım Emekli Ceza Hakimi arkadaş, Kızı FETO Davasından TUTUKLANMIŞ bir dostunun....Davasını Av. olarak üstlenmem istendi.
     Cüzzi de bir ücret karşılığı üstlendim. Ağır Ceza Mahkemesinde Dosyaya kapsamlı inceledim...Dosyada 7-8 Kişi TUTUKLU...FETO'nun Yurdundan Kalmışlar....
       Kırk Sayfalık bir SAVUNMA Hazırladım....
    Önce bir sayfalık KENDİM ile ilğili bir SAVUNMA HAZIRLADIM...

           Kendim ile ilgili SAVUNMA....
 
        İSTANBUL........AĞIR  CEZA  MAHKEMESİ    BAŞKANLIĞINA
           Dosya No.....
            Sayın  Mahkeme  Heyeti...
          Bir KONUYU açıklama gereğini ve bu AÇIKLAMAYI da yazılı olarak; Mahkeme  Heyetine, Sayın C. Savcısının  huzuru ile  sunmayı da; Görev sayıyorum...
       42 yılını bu Kürsülerde Yargının  her kademesinde  GÖREV almış...Sorunlu bir ilinde belirli bir  süre de  ADALET KOMİSYON  BAŞKANLIĞINI Yapmış....3 er ve 4 er Baskılarını  yapmış; Hukukun  Boşluk bıraktığı alanları doldurmaya yönelik;  7 tane de  Mesleki konularda KİTAP kaleme almış  ve 100 civarında da Mesleki konularda; BAROLAR - Üniversiteler-Hukuk  Derneklerinde- Tv. Kanallarında- Hastanelerde ve T.Silahlı Kuvvetlerinin Sağlık Birimlerinde ; SEMİNERLER-KONFERANSLAR vermiş,yaş sınırında  zorunlu olarak  Emekli edilmiş  ve 5 yıllık bir EMEKLİ  HAKİM olarak yapıyorum ve yapma gereğini duyuyorum...
         Klasik Demokrasilerin üç ayağı -unsuru vardır....
       İDDİA  MAKAMI-SAVUNMA MAKAMI- KARAR MAKAMI...
      İddia  Makamını; C. Savcısı- Savunma Makamını; Biz Av.lar- Karar  Makamını  Hakimlerimiz  temsil ederler.
      İddia, Savunmayı doğurur... Savunmada Kararı doğurur... Savunmayı içermeyen KARARA; Mahkeme KARARI denemez...Hakim İddiayı  değerlendirirken; İDDİANIN, SAVUNMA ile olan ÇELİŞKİLERİNİ  de Gözönünde tutacaktır. Ve olan ÇELİŞKİYİ de giderecektir.
        SAVUNMAYI BİZ AVUKATLAR üstleniyoruz.
       Avukatlık Mesleği ilk kez ÇİN'de başlamıştır. ŞÜPHELİ Müvekkilini; İsnat edilen SUÇLAMA nedeni ile uzun uzun SAVUNAN Avukat'a ; Mahkeme Hakiminin sorusu şu olmuştur:
     " BU FİİLİ, ŞÜPHELİ MÜVEKKİLİNİZLE TASARLAYARAK BERABER Mİ İŞLEDİNİZ?..."
               XXXX
     İkinci Dünya Savaşı sırasında; HİTLER ALMAYASI'nın Orduları FRANSA'YI  İŞGAL ettiler... Dünya Halkları gibi; Fransız Halkı da HİTLER'e TASMASINI verdi...İşgalci Alman Subayları; Fransız Askeri Mahkemelerinde yargılandılar...
     İşgalci  ve Genç  bir Alman Subayına; O dönemin bir MEDYA Mensubu, şu soruyu yönetti....
     "İDAM İLE YARGILANIYORSUNUZ...BİR KURTULUŞ  ÜMÜDÜNÜZ  ve GÜVENCENİZ VAR MI?..."
      İŞGALCİ ALMAN SUBAYI; DÜNYA HUKUK LİTERATÜRÜNE giren şu Tarihi cevabı verdi:
      "BİZ ASKER OLARAK; SAVAŞ ORTAMI GEREĞİ  GÖREVİMİZİ YAPTIK...İŞGAL ETTİĞİMİZ ÜLKENİN ASKERİ MAHKEMESİ DE  GÖREVİNİ YAPACAKTIR....YAPMASI DA GEREKİR...AMA; BİZ HER ŞEYE RAĞMEN PARİS BAROSU  AVUKATLARINA GÜVENİYORUZ...."
      Biz Avukat olarak; bu Salonlarda; kendisini MEHDİ İLAN eden, Laik Cumhuriyeti yıkarak; TEOĞRATİK  bir Devlet Düzeni kurmak isteyen FETO ve İLKELERİNİ SAVUNMUYORUZ. O'nun yanında da değiliz....Olamayız da...
      Anadolu'nun Kırsalından gelen, DEVLETİNE ve MİLLETİNE Saygılı ve Devletin İhmalleri sonucu da aldatılan -aldanan  Masum Kamu Görevlilerimizi SAVUNUYORUZ...
       Sagılarımla...                                       08.02.2017 

                                                                     Şüpheli Vekili                                            
                                                                    Av. TURAN ATEŞ"

            Ve sonra Mahkeme huzurunda ŞÜPHELİ TUTUKLULAR                                           
                                        ile ilgili SAVUNMA...
          Sayın Mahkeme Başkanından TEPKİ;    
                               " Usule aykırı oldu..."
          Benim tepkimde geçikmedi...
       "Sayın Başkan....
        Duruşmanın başlangıç saati: 10.30....Saat ise, şu anda 15.20... Bu Usule uygun mudur?..."
      
              "     SAVUNMA.....
             Sayın  Mahkeme  Heyeti...
       
         Bu DAVA; Müvekkilimin davası olmaktan çıkmıştır...Ülkemizde yaşanan ve DEMOKRASİNİN kesintiye uğratılmaya  kalkışılmasından HUZURSUZ olan herkesin DAVASI olmuştur.  
         Demokrasimizi kesintiye uğratmak issteyenler kimlerdir?...Bu Kişiler kimlerdir? Ve bu ÖRGÜTLER nasıl ve kimler tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir? 2008 li yıllarda ; Ülkemizde Devletin bazı Kurumları üzerine bir BALYOZ  gibi inildi. Öncelikle TSK. hırpalandı...Bir Genelkurmay Başkanı  TERÖRİST Suçlaması ile  TUTUKLANDI....YARGI içinde FETO denen ÖRGÜT ; çok  aktif bir konuma getirildi.
       "Hocam...Ülkene dön...Bitsin bu hasret..." diyenler...FETO ile  görüşüp; görüşmenin anısına FETO ile  poz vererek resim çekinenler...Bu gün Sosyal Medyadan ve Tv. Kanallarında  yayınlanan Resimler; bu beyanların somut birer BELGESİ değil mi?
     Devletin PARASIZ YATILI OKULLARI ne oldu? Bu OKULLAR neden kapatıldı?....Kırsal Bölgelerimizde gelen ZEKİ; Halk Çocukları Yapılan SINAV sonucu BAŞARILI Olanlar bu Okullara alınıyor ve ÇAĞDAŞ BİLİMİN IŞIĞINDA EĞİTİMLERİ veriliyordu.
     Devletin Parasız İLKOKULLAR, ORTAOKULLAR,  LİSELER ve İLKÖĞRETMEN OKULLARI...Neden ve niçin kapatıldı? Yükseköğrenim safhasında KREDİ-YURTLAR Kurumunun; Yurtları sınırlı sayıda ÖĞRENCİYE KREDİ ve BARINMA  Olanağı sağlıyordu...
Kırsal Bölgelerimizde  gelen Başarılı  ve Zeki çocuklarımız, genel olarakda  YOKSUL Aile çocuklarıdır. Aileleri, onlara bazı  olanakları sağlayamadı. İşte bu ÇOCUKLARIMIZ , bu CEMAAT  ve TARİKATLARIN  kucağına düştüler. Onların ekonomik desteği ile ÇAĞDIŞI  ve DİNSEL Eğitimlerini tamamladılar. Eğitimlerinden sonrada, İŞ BULMA ve  İŞE YERLEŞTİRME işlemlerini de bu CEMAATLER ve TARİKATLAR yerine getiridiler....
      Bu CEMAAT ve TARİKATLAR; yine Devletin OLANAKLARINI ve BÜROKRASİNİ  kullanarak;Eğitimi üstlendikleri gibi; İş yaşamına başlamalarını da üstlendiler... Konuşan,tartişan ve bilimsel ÖĞRETİLERİ  araştıran BİLİM Adamı yerini, BİAT eden  ve doğmatik DİN Adamlarına bıraktılar...
      Yargı içinde kıdem, sınıf, derece ve liyakat bir tarafa bırakıldı.FETO Cemaat'inden  referanslı olanlar belirli konuma getirildi. Yargı bünyesinde ; TARAFSIZ, Adil ve sağlıklı Kararlar  veren HAKİMLER  pasifleştirildi. Bazıları ise EMEKLİ olmaya zorlandı. Yargıtay-Danıştay Yasalarında değişiklik yapılarak; ÜYE sayıları artırıldı. Yüksek YARGI; FETO ve benzeri Cemaat-Tarikatlar mensuplarınca ele geçirildi.
       Daire Başkanlıkları CEMAATLERİN İstekleri doğrultusunda belirlendi.Seçilen ÜYELERİN büyük çoğunluğunun  FETO Cemaati bağlantılı olduğu; 17-25 Aralık 2013  Olayları ile  ortaya çıkarıldı. Kendilerine ZIRHLI araç tahsis edilen C. SAVCISI  Meslektaşımızı; HUKUK DIŞINA Çıkmaması gerektiği hususunda  UYARILARIM oldu...Yurtdışına kaçtı...Meslektaşlarına teslim olmasını...Ve gerektiğinde de SAVUNMA Görevini de üstlenebileceğimi de Sosyal Medya  aracılığı ilr ilettim  ve Kamuoyu ile de  paylaştım...
      Ne yazık ki; çok hakim-savcı tutuklandı...Bir kısım Meslektaşlarda Meslekten ihraç edildiler...
      Sayın Heyet...
     Sağlıklı ve kısa sürede olayları kavrayıp; Karar Verebilecek  bir HAKİM; 15-20 yılda yetişir. 25-30 yılda da olgunlaşır...
      Ne denli doğrudur?...Bilmem...Eski Başbakan Yardımcılarından birisi; "YAPILAN  ANKETTE; YARGIYA GÜVENSİZLİK ; % 75 .... Bu rakam KORKUNÇ bir sonuç...Ülke insanın   3/4 ü  " YARGIMIZA GÜVENMİYORUZ ..." diyor...
       Bu SORULARA CEVAP Aramamız gerekir. bu sorunun CEVABI  ÇOK AÇIK ve de BELLİ....Ama, kimse de  bunları telaffuz etmek  istemiyor gibi, gibi... Ve Bu YAPININ -FETO-TERÖR ÖRGÜTÜ Olarak Kabülü gerekir...
     1- SİLAHLI TERÖR  ÖRGÜTÜNE ÜYELİK İDDİASI;
     a) BYLOCK PROĞRAMI;
     Müvekkilim bu proğramı...........nolu  hat ile kullandığı İMEİ nosunu haatırlamadığı cep telefonuna çok zaman önceleri bu haberleşme  aracını yüklenmiştir. Buna benzer bazı proğramlar da merak saiki ile zaman zaman izlemek içinde yüklemiş olabilir.
      Bu proğramı kısa süre izlemiş ve bir fayda görmediği için izlemekten vazgeçmiştir.
       İşte BYLOCK Proğramı da  merak saiki ile yüklenen bir proğramdır. Bu proğram için bir şifrede istememiş...İsteseydi zaten bu proğramı da kuramazdı.Bu tür proğramlarda genel olarak telefon rehberindeki kullanıcılar otomatik olarak proğramın adres defterine  eklenmektedir. Bu şekilde proğramı kullanan  tanıdık kişileri görüp onlarla  MESAJLAŞMAK mümkün olmaktadır.
      Müvekkilim; bu PROĞRAMIN sadece FETO Mensubu olan kişilerin kullandığını bilmemektedir. Müvekkilin yüklediği proğram GOOGLE  PLAY  STORE Yasalara  uygun ve Dünya çapında  bir yayın yapan , hizmet veren , farklı tür ve özelliklerde  binlerce proğramını, satışını ve  sunumunu yapan; aynı zamanda herkese açık olup  olayca ulaşılan bir hizmet sunan sunucudur.
      Müvekkilimde; bu proğramın SAKINCALI bir PROĞRAM olduğunu da  bu nedenlerle düşünmemiş ve düşünememiştir....Bu Proğramı  YÜKLEMEK-DENEMEK DIŞINDA  da KULLANMAMIŞTIR. Kimse ile de  MESAJLAŞMAMIŞTIR... FETO örgütü Mensubu veya Mensupları   ile de bir görüşme  durumu da yoktur. Şayet böyle bir görüşme durumu olsaydı; Emniyet ARAŞTIRMALARINDA BELİRLENİP; dosya kapsamına da yansırdı.
      Bugün İNTERNET Ortamında; İnsanlar bilerek veya bilmiyerek bazı proğramlara takılıyor. Bu proğramların bazıları irademiz dışında  oluşmaktadır. Gayri  Ahlakı proğramlarında  olduğunu ve sayfamıza  atıldığını veya bilgisayar kullanımı hataları sonucu sayfamızada düştüğünü görüyoruz. Bir kaç gün önce sayfama bir video görüntüsü düştü....Eşim görseydi, sanırım beni afetmezdi.Çünkü Gayri ahlaki bir video...Benim Aile Düzenime  aykırı bir takım görüntüler...
      Bugün İnternet ortamında WATSSAP  adlı bir proğrama bazı  gruplar girmekte ve mesajlaşmaktadırlar. Bazı sosyal olayları da bu proğram  dahilinde  kendi görüşlerini açıklayarak yorumlar yaparak paylaşmaktadırlar....
      Müvekkilim, sözkonusu telefonuna internet ortamında arkadaşınca indirilmiş olan BYLOCK adlı  Proğramda ; DEVLETİN BÖLÜNMEZ  BÜTÜNLÜĞÜ ve MİLLETİN BERABERLİĞİ ALEYHİNE ; bu proğram aracılığı ile  yaptığı YASADIŞI bir çalışması var mıdır?
      Özellikle böyle bir çalışmanın varlığının ciddi bir şekilde belirlenmesi gerekirdi...Dosya kapsamına yansıyan böyle bir olguda yoktur. Sadece C. Savcısının  İDDİANAMESİNE aldığı bir iddia vardır. Bu iddiayı doğrulayan bir delil ve emarede yoktur...
     Bir süre önce FECABOOCDA   bir liste yayınlandı... Merak ettim ve inceledim. BYLOCK kulanan TBMM Üyeleri ve önceki dönemlerde  BAKANLK Yapmış  kişlerin adlarının olduğu 60 kişilik bir LİSTE...Bu Liste ne denli DOĞRUDUR?...Bilemem...Ama ciddi bir İDDİA...

       b) FETO TERÖR ÖRGÜTÜ ile BAĞLANTILI OLMA  İDDİASI;

     C.Savcısının hazırladığı İDDİANAMEDE; Müvekkilimin "Feto Örgütü ile bağlantısı olduğu ve bu nedenle de TUTUKLANDIĞI...Ve söz konusu örgütün, kaldığı Yurt ve Eğitim gördüğü okul içinde KADROLAŞMIŞ olması..."ÖRGÜT ÜYESİ olduğunun bir DELİLİ olarak görülmüştür.
     Müvekkilimin Yurt Yaşamı boyunca hiç bir CEMAAT,ÖRGÜT veya Grupla herhangi bir  bağı ve irtibatı da olmamıştır. Bu tür oluşumula da İLĞİ  ve  SEMPATİ de duymamıştır....Aksine bu tür oluşumlardan da uzak durmuştur. Bu Örgüte ait OKULA da zorunlu olarak gitmiştir.
      Ve bu Örgütlerin düzenledikleri hiç bir ETKİNLİKLERE  ve ORGANİSASYONLAaRA da katılmamıştır. Darbe girişiminin  olduğu 15 Temmuz 2016  gününe dek de FETO Terör Örgütüne  BAĞLANTILI  olmak suçlaması ile de bir ADLİ-İDARİ  Soruşturma da geçirmemiştir.
     Darbe Girişimi öncesi bir liste hazırlanmıştır.Müvekkilimin  Örgüt ile ilişkilendirilmesinin nedeni; Müvekkile  ZARAR VERMEK isteyen KİŞİLERİN  hazırladığı ve İHBAR yaptıkları; beyan  ve rapor hazırlandığı görülmektedir....
      Her iddia ve ithamlar da tamamen  soyut bir beyana dayanmaktadır. Mesnetsiz olması nedeni ile; ÇAMUR AT, İZİ KALSIN düşüncesi ile yapılan ihbarlardır. İdare bu İHBARLARA itibar ederek; Müvekkilimin görevine  son vermiştir....Sonrada bu iddianame ile  KAMU DAVASI açılmıştır. Bu ihbarlara da itibar edilerek; TUTUKLANMASI ve KAMU DAVASI  Açılması da yerinde olmasa ve Hukuka da uygun olmasa gerekir.Bu şahıslaar haklı olduklarına inansalardı, görev yaparken  haklarını arayabilirlerdi.
      Yalnız, FETO Örgütünün bu tür çalışmalar içinde olduğu ve TSK.nin kapsamında olan  mensuplarının da belirlenerek;Dönemin GENELKURMAY  Başkanınca durum MGK.nunda görüşülüp; HÜKÜMETE TAVSİYE DE  bulunduğu bir gerçektir. Aynı şekilde YAŞ Toplantısında  da; FETO Örgütüne  Mensup TSK Mensuplarının ilişkilerinin kesilerek; Ordudan İHRAÇ İSTEMİ; Hükümet tarafından da sıcak bakılmamıştır. YAŞ Kararları da bu yönü ile uygulanamamıştır.
      
        c)FETO/ PDY ÖRGÜTÜ ve ÜYELİK....

      Bu Örgüt ve Örgütün Boyutları C. Savcılığının İddianamesinde  kapsamlı bir şekilde  incelemesi yapılarak açıklanmıştır....Bu Örgütün Lideri FETTULLAH GÜLEN; bugün ABD. ne yerleşmiş ve Ülkemiz üzerinde  DİNİ Duyguları sömüren  ve kendisini de MEHDİ  olarak ilan eden bir kişidir. Eğitim Danışmanlığı...Dersane-Okul-Yurt Müdürlükleri...Serrehber...Sohbetçi...Talebe yapılanması kendi içinde ; İlköğretim Devre Mesüllüğü, Ortaöğretim Devre Mesüllüğü,Mezun Mesüllüğü, Üniversite  Mesüllüğü gibi ait örgütlenmelerin  oluştuğu...Adliye Örgütlenmesi; Hakim-Savcılar yönünden...Ve diğer personel yönünden örgütlenmeler...
       Askeri Örgütlenme; Kılıç Grubunda Albay ve Generaller, Yıldız Grubunda diğer subaylar...
      Diğer Örgütlenmeler ise; MİT, Akademisyen,Emniyet,Mali Kaynaklar, Dernek-Vakıf-Şirketler-Dersaneler-Okul ve Kolejler-Okuma Salonları ve Etüt Merkezleri...
       Evlendirme Mesülü:FETO yapılanması içinde yer alan Bayanların  ÜNİVERSİTE İkinci Sınıftan itibaren  GÜZELLİK ve ZEKA seviyelerine  göre katogorize  edildikleri ve güzellerinin  Subay-Savcı ve Hakimlerle... MİT Mensuplarına...Genç Bürokratlara...Zengin ve Mütevvel Esnaflara ayrıldığı...Bazı C. Savcılarının hazırladığı İDDİANAMELERDE yer verilmiştir.  Asker Mensupları ile  evlenenlerin başlarının açtırıldığı...Meslek Grupları ile evlendirilenlerin birer AJAN gibi kullanıldığı...Eşlerinin  Gizliliklerini, Hobilerini...İmamlara ilettikleri...Ve FİŞLEME Yaptırdıkları...
       Bu gelişmeler...Ve Sevlet içindeki bu PAYLAŞIMLAR herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu ÖRGÜTLENMEYİ, GELİŞMEYİ ve ETKİNLİKLERİ; MISIRDA SAĞIR SULTAN DUYDU...Acaba BİZİM YÖNETİM DUYMADI MI? Duymaması da mümkün olamaz...
       Kaldı ki; Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Cevdet SARAL,  FETO/PDY Örgütünün Devlet içinde yapılanmasını  anlatan raporunu  DEVLET'in en üst kademesinde bulunan dönemin Sayın Başbakanı da dahil hepsine  yaklaşan tehlikeyi rapor halinde sunmuş olmasına rağmen dikkate alınmamış adeta kulak tıkanmış. Bu Örgüt, Hükümet tarafından  desteklenmeye   devam edilmiştir.
       Devletin bazı Kurumları ve özelliklede büyük kentlerin Belediyeleri... Hazine Arazilerini tahsis etmediler mi? Yasa gereği THK.nun toplaması gereken KURBAN Derilerini bu Cemaatler toplamadılar mı? Amirler; bu Cemaatlerin Yurtlarını denetleyebildiler mi?..
       Bu Cemaatler ne istediler de vermediler?
       Bu Cemaatler; Yargıyı da bir zamanlar çembere aldılar...
       Bu şekillde örgütlenen  FETO Örgütünün amacı; Anayasal Düzeni yıkmak ve Devlet Otoritesini ele geçirmek ve bu doğrultudan tabandan seçilen şahısların  ÖRGÜT ÜYELERİ tarafından yetiştirilerek, Devlet Kademelerinde  GÖREVLENDİRMEK amacı ile kurulduğu bilgisine  yeni ulaşılmış...

       d) MÜVEKKİLİN  EYLEMİ  ve  OLUŞTUĞU İLERİ SÜRÜLEN  SUÇ;
        
        Ceza Hukukumuzda; SUÇ ve SUÇUN Unsurlarını irdelediğimizde;  SUÇUN MANEVİ UNSURU olması gerekir...Yani SUÇ İŞLEME KASTI  olması gerekir... Müvekkilin böyle bir SUÇU işleme KASTI  olması gerekir... Müvekkilin böyle bir  SUÇU işleme kastı yoktur.  Bu durumda; Müvekkil yönünden  OLUŞMAYAN bir SUÇ isnadı vardır. Dava konusu işlem nedeni ile , Müvekkilin İŞLEMEDİĞİ  bir  SUÇTAN dolayı  TERÖR  ÖRGÜTÜ  ÜYESİ OLMAKLA  SUÇLANMAKTADIR. Bir suçun varlığı işlenirken, SUÇUN UNSURLARI bakımından değerlendirilmesi  gerekir.
      Yani SUÇUN Maddi Unsurları; Manevi Unsurları ve Hukuka Aykırılık Unsurları; Nitelik Halleri, Kusurun Varlığı-Yokluğu, Suçun Özel Görünüş Biçimleri  alt unsurları ile  beraber tek tek  ele alınmalıdır. Aksi takdirde salt YASADA  yazılı Metin yazılarak SUÇ ve CEZA Belirlenmesi yapılamaz. Bizler; UZMAN HUKUKÇULARIZ...Biz Hak ve Adaletin Sağlıklı  oluşumu için Hukuksal Konularda Mahkemeye  YARDIMCIYIZ.
        Siz Mahkeme Heyeti;                                                             
      Türk Milleti  Adına Karar oluşturacaksınız. Bir  EYLEMİN SUÇ olarak tanımlanması için; Maddi ve Manevi Unsurları beraber  gerçekleşmesi gerekir.
       Maddi Unsur; eylemin Yasada Suç olarak Tanımlanmış  olması.... Manevi Unsur ise;Kişinin  bu eylemi  KAST veya TAKSİR ile işlemiş olması gerekir.
         İDDİANAMEDE ; iddia edilen  fiilin Müvekkil tarafından  ne amaçla ve  nasıl işlendiği tam olarak bilinmeyen ve tespit edilmeyen bir fiilin Müvekkil  tarafından yapıldığı şeklindeki  bir ÖN KABÜL; Fiil,  Fail ve Nedensellik  Bağı  gibi temel esaslardan  yoksun bir Karar verildiğini gözler önüne sermektedir.
      Bu SUÇLAMA nedeni ile binlerce kişi için aynı isnatta bulunulmuş olmasına  rağmen, hiç kimse hakkında  sabit bir tespit yapılmamıştır. Fail tespit edilmemiş, fiilin ne olduğu açıklanamamış, fail ile fiil arasında ki sonuç ile fiil arasındaki NEDENSELLİK BAĞI da açıklanamamıştır...
       SUÇUNUNSURLARI incelenirken; Eylemi  gerçekleştiren  FAİLİN  net olarak  Maddi-Manevi olarak ortaya konması gerekir. TCK.nun bunu açık ve endişeye  yer vermeyecek şekilde  açıklanmamıştır. Burada her bir kişi için SUÇ Olduğu ileri sürülen EYLEMİN ne olduğu ve bu eylem ile Fail arasında ki İLLİYET Bağının ne olduğu hiç bir endişeye yer verilmeyecek şekilde açıklanması gerekir.

       e)MÜVEKKİLİN  DARBE TEŞEBBÜSÜ AŞAMASINDAKİ  KONUMU ve DARBEYE BAKIŞ AÇISI;

       Müvekkilim; bugüne dek  ciddi bir Siyasi  ve Örgüt Suçlamaları ile ilgili bir soruşturma da geçirmemiştir. 15 temmuz 1916 Gecesi; Ülkenin  bazı Bölgelerinde ; bir kısım TSK.nin ve EMNİYET KUVVETLERİNİN de  içinde bulunduğu ve yürüttüğü bir DARBE TEŞEBBÜSÜ yaşanmıştır...Müvekkilimin, bu Darbe Girişiminde  etkili olan ve yapan  FETO/PDY Örgütü ile bir bağlantısı olmadığı  gibi; TARAFTARI da OLMAMIŞTIR.
     Yukarıda da açıkladığımız gibi;Müvekkilim, sıradan bir Özel Sağlık Kurumunda Memur olarak ; Görevinin GEREĞİNİ de  en iyi şekilde yapmıştır.
     Müvekkilimle ilgili olarak; Dava dosyasında ve eldeki mevcut görev dosyalarında da anlaşıldığı üzere; 15 TEMMUZ GECESİ YAPILAN HAİN DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili bir SUÇLAMA da YAPILMAMIŞTIR...Müvekkilimin anılan  HAİN  FETO  ÖRGÜTÜ ile hiçbir Bağlantısı  ve ilişkisi olduğu da BELGELENEMEMİŞTİR...
       Müvekkilim GÖZALTINA Alınmış ve bu konuda önce EMNİYET MENSUPLARINCA,sonrada C.BAŞSAVCILIĞINCA da gereken soruşturması yapılarak; TUTUKLANMAYA SEVK OLUNMUŞTUR. Savunması alındıktan sonrada "ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇLAMASINDAN " TUTUKLANMIŞTIR. Soruşturma Safhasında esas alınan  suç isnatlarının hiç birisinin  SUÇ Kriterleri ile de bir  ilgiside yoktur. SOMUT ve İNANDIRICI  bir DELİL ile de UYUŞMAMAKTADIR.
      Ayrıca bu  konuda Müvekkilim hakkında İSTİHBARATA dayanan  bir BELGE  ve BİLGİ de yoktur. Müvekkilimin FETO  Örgütüne  ÜYE  olan ve yakın olan  kişierle de bir ilişkisi yoktur.Dosya bilgilerinden  anlaşılacağı üzere; DARBEYE KALKIŞMA ve FETO ile  BAĞLANTISI  Olduğuna ilişkin bir MADDİ DELİL de yoktur.
     Olay anında ; herkes gibi Müvekkilde panik ve endişe içindedir.... Bu Psikoloji içinde  yanlış kararlarda istemeyerek alınabilirde... Konuşmalar ve bazı öngörüler HATALI olabilir. Bu olguları suç kabül edip; Yargılamak yanlış olsa gerek...Çünkü, Herkes bir ENDİŞE içinde...Ne olacak?...Ne olacağız?...
      FETO'ya mersiye dizen Siyasiler, Bürokratlar, Medya Mensupları... Darbe Başarısız olduğu anda; Hepsi de FETO CEMAATİ Aleyhine Saldırya geçti.
       Sayın Mahkeme Heyeti...
      Müvekkilimle ilgili olarak; Dava dosyasında, eklerinde ve  mevcıt Görev dosyasında da anlaşılacağı gibi;15 TEMMUZ GECESİ YAPILAN  HAİN DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili bir SUÇLAMA da YAPILMAMIŞTIR... Müvekkilimin anılan  HAİN DARBE FETO ÖRGÜTÜ ve DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili hiçbir bağlantısı ve ilişkisi  olduğuğu da BELGELENEMEMİŞTİR....Müvekkilim ; Tutuklanmıştır...
     Müvekkilim, özel bir Sağlık Kurumunda Memur konumundadır.Bu DARBE GİRİŞİMİNİ; DOĞRUDAN DOĞRUYA  veya DOLAYLI OLARAK; DESTEK VERME  veya OLMA DURUMU da yoktur.
     Olay anında O da herkes gibi panik ve endişe içindedir.Bu Psikoloji içinde yanlış kararlar alınabilir. Konuşmalar ve bazı öngörüler hatalı olabilir. Bu OLGULARI ; SUÇ  kabül edip Hüküm Kurmakda yanlış olsa gerek...
      Çünkü, herkes Ne OLACAK? Ne OLACAĞIZ?...Sıkıntısı yaşıyorlar...
       Olay gecesi,başta Mülki Amirler olmak üzere,TSK.Mensupları, Emniyet, Yargı  Mensupları ve özeliklede C.SAVCILARI....Darbe gecesi en çok sıkıntı yaşayıp, ne olacağız? ENDİŞESİNİ  Yaşadılar...
      Olay gecesi saat:22.00 de Eşim Beni Uykudan;"DARBE  yapılıyor."   uyarısı ile uyandırdı. Tv. Kanalları  bu konuda yarışır gibi  yayınlar yapıyorlar...Sayın BAŞBAKAN; " DARBEYE KALKIŞMA VAR..." Açıklamasını yaptı. Bu açıklama DARBE EYLEMİNİN BOYUTLARINI sergilemektedir.
                         xxxxxxxxxxxx
       YARGITAY  16. CEZA  DAİRESİNİN  2017/ 1809-5115 Nolu ve  26.10.2017 Günlü BOZMA  KARARI....
       Antalya Bölge Adliye Mahkemesi; Burdur  Ağır Ceza Mahkemesinin, "SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMAK.." Suçundan  verilen  12.05.2017  günlü 2017/ 1274-1165 Sayılı Kararı ile ONAMIŞTIR..."
    Yargıtay 16. Ceza Dairesi, BOZMA  KARARINDA;
     "ÖRGÜT ÜYESİ,Örgüt amacını benimseyen ,örgütün hiyerarşik yapısına  dahil olan bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye  hazır olmak üzere kendi İRADESİNİ; Örgüt iradesine terk eden  kişidir. Örgüt üyeliği;Örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgütün hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi  ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgüt ile  organik bağ kurup  faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ canlı, geçişken ,etkin,faal ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ oluşunun özelliğin en önemli unsurudur.Örgüte yardım veya örgüt adına  suç işlemede örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir yada talimatları vardır.Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin  hiyerarşisi dahilinde  fiilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusunu yerine getirmeye  hazır olması ve  öylece ifa etmesidir.
                  ....................................................
       .....Örgüte sempati duymak yada örgütün amaçlarını, ideolojisini   benimsemek, buna ilişkin  yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler ÖRGÜT ÜYELİĞİ için YETERLİ DEĞİLDİR....
         Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek  katılması, katıldığı örgütün  niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı iistemesi , katılma iradesinin devamlılık arzetmesi gerekir.Örgüte üye olan kimse,bu örgüte girerken konun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kasdı ve iradesi ile hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla  kurulmuş  örgüte üye olmak suçu ile saikin " SUÇ İŞLEMEK AMACI" olması  aranır....
                            ......................
          Yüksek Mahkeme; bu gerekçe ile Mahkemenin MAHKUMİYET Kararını  BOZDUĞU gibi; TUTUKLU ŞÜPHELİNİN  de TAHLİYESİNE Karar vermiştir.
         YARGITAY 16. CEZA DAİRESİNİN  bu KARARI; Bizlere bir IŞIK tutmaktadır.
         Sayın Mahkeme Heyetinin bu Kararı irdeleyerek; gözönünde TUTACAĞINA ve TUTMASI Gerekeceiğne de inanıyoruz. 
        Çünkü; Müvekkilime isnat edilen suçlamadan daha ağır bir suç işleme ithamı ile karkarşıya olan; Kararda adı geçen TAHLİYESİ yanında  Müvekkilime isnat İSNAT edilen  SUÇ İSNADI; çok hafif bir isnat olsa gerek....
        Sayın Mahkeme Heyeti...
       Ben ilerleyen yaşım gereği; Ülkemizdeki ASKERİ DARBELERİ ve Kalkışmaları bir YURTTAŞ olarak yaşamış,izlemiş ve sonrada  bunların  OLUŞUMUNU incelemiş bir HUKUKÇUYUM...

      A-27 Mayıs 1960 Askeri Darbesini....
        İlkokul  son sınıf öğrencisi iken; sabahın  erken saatlerinde  Merhum Albay TÜRKEŞ'in Radyodaki Sesi ile öğrendim....Sonrada Radyodan söylenen Marşları dinleyerek; askeri darbeyi anlamaya çalıştım...
       Bir BAŞBAKAN ve İki BAKAN; İDAM SEHPASINA GÖNDERİLDİLER.....
       B-21 Mayıs 1963 HARBİYE Öğrencilerinin DARBE Girişimi....
       Sabaha karşı radyodan öğrendim.Ortaokul 2. sınıf öğrencisiyim.
Bu olaydan 23 gün önceleri Aynı Ekibin  28 Nisan Ayaklanması ortaya çıkmıştı.Fısıltı Gazetesinden öğrendim. Dönemin Siyasi Yönetimi sesizce önledi ve olayı kapattı...
       Ancak 21 Mayıs DARBE  Kalkışılmasından; Talat AYDEMİR, Feti GÜRCAN ve bir Harbiye Öğrencisi İDAM Edildiler... Bazı Harbiye öğrencileri çeş,itli cezalara  mahkum edildiler....Harbiye Öğrencileri TOPLUCA Okuldan-Harbiye- Uzaklaştırıldılar...HARBİYE; Tarihinde ilk defa  1963 yılında Mezun veremedi ve TSK.ne SUBAY Veremedi...
     Çünkü...O  günlerde siyasi bir söz dolaşıyordu...
    "TÜPTEN ÇIKAN MACUN, TEKRAR TÜPE GİRMEZ..."
       Yani"KIŞLASINDAN  dışarı çıkan ve SİYASETE giren Subay; Tekrar Kışlasına dönemez... "
        Görüşü ile Harp Okulundan uzaklaştırıldılar...
        Ama...Dönemin Yönetimi ve Büyük Devlet Adamı merhum İSMET PAŞA bu GENÇLERE; Üniversite Sınavını açmak suretiyle  ÜNİVERSİTELERE Aldılar...Bu Öğrencileer, Eğitimlerini tamamladıktan sonra ÜLKE YÖNETİMİNDE GÖREV ALDILAR...
      Tanıdığım Dostlarım;YARGITAY Onursal Daire Başkanlarından  ve mesleki birikimlerini bizler için Kitaplara dönüştüren Sayın MÜSLÜM TUNABOYLU...Mülkiye Müfettişlerinden TURAN ÇATALOĞLU...Eski Milletvekillerinden merhum İSMET ERGÜL...Ve nice İşadamı...Bu öğrenciler bir Vakıf kurdular... " 21 MAYISÇILAR VAKFI "
      21 Mayısçılar; "Ülkemizde bir EKOL oldular..." Bu ÜLKENİN YÖNETİMİNDE BİZDE VARIZ...." dediler...

      C-12 MART 1971 Askeri Müdahalesi...
       12 Mart 1971 Askeri Müdahalesi...
      Anadolunun bir köy İLKOKLUNDA  Öğretmen iken öğlen Haberlerinde  radyodan Spiker Çetin ÇEKİ'nin sesinden duydum....
     Darbe METNİ;
     "Hükümet ve Parlamento; süre gelen  tutum ve davranışları nedeni ile;
      Ülkemizi bir Kardeş kavgasına götürmüş...
       Bunun Partilerüstü bir anlayışla değerlendirilerek; İnandırıcı  bir Hükümetin oluşturulmasını ve Anayasanın öngördüğü reformların tahakkuk ettirilmesini...
     Bunun yerine getirilmediği takdirde TSK; İç Hizmet Kanunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak; Yönetime ELKOYMAK Düşüncesindedir....."
     Hükümet İSTİFA  etti...TBMM.nin  Fes edilmesi  özel uğraşılar sonunda önlendi....15 Mart günü dönemin Anamuhalefet  Lideri ve Büyük Devlet Adamı Merhum İNÖNÜ;Endişeli olduğumuz günlerde hepimizi rahatlatan bir demeç verdi....
       " ÇOK ÖNEMLİ BİR GÜN ATLATTIK..." dedi...
     O gün TBMM.nin Fes edilmesi önlenmiştir....Sonra kısa bir sürede; az zayiat  vererek ve DEMOKRASİYE Dönerek ; bu kesintiyi de atllatık...Yalnız 3 Gencin SEHPAYA Gönderilmesini önleyemedik...

           D-12 EYLÜL 1980 Askeri Darbesi....
       Güney Anadolu Bölgemizin bir ilçesinde Hakim iken;Sabah Adliyeye giderken; Hasan MUTLUCAN'ın  Radyodaki Kahramanlık Türküleri ile öğrendim, ASKERİ DARBEYİ....
      İlçenin Bürokratları; Kaymakam Beyin Lojmanında biraraya geldik. SIKIYÖNETİM Komutanlığı Bildirileri yayınlanıyor.
      Ortalıkta görülmeyen TÜRKEŞ'e  teslim ol çağrıları...    
     İlçe Belediye Başkanı Merhum H. AYGÖREN; " Şimdi İSMET PAŞA'DA YOK...Ne Yapacağız?  " dedi ve Darbenin  önlenebilir gücünün  İSMET PAŞA olduğunu söyledi..
      HUKUK KURUMLARI ve Hukukçular  Baskı altına alındılar...17 Yaşında bir ÇOCUK; "  ASMAYALIM DA  BESLEYELİM Mİ? " görüş ve açıklamaları ile -Yaşı Büyütülerek- İDAM SEHPASINA gönderildi....

         E-2005 li Yıllarda ASKERİ  E. MUHTURA:                                 
          Cumhurbaşkanlığı Seçiminde ciddi bir kriz yaşandı.

        Sayın Mahkeme Heyeti...
       Ben Anadolunun Kırsalından gelerek;  bulunduğum  konuma geldim....
       Bizim Anadolu'nun köylerinde; O zamanlar KÖY Odaları olurdu belirli Ailelere ait. Evinde işlerini tamalayan Aile Büyükleri bu odalarda Öğle Vaktine dek oturup sohbet ederler ve zaman geçirirler..  Mevcut  Hükümeti ; kendi  dünyalarında kimi beğenmez eleştirir....Kimi beğenir över... Sabah ki süreçte mevcut Hükümeti yıkarlar...Yeni bir Hükümet kurarlar...Sonra evlerine dağılırlar ve işlerini tamamladıktan sonra; aynı odalarda toplanırlar. Öğleden sonrada aynı şekilde akşama kadar ki süreçte de sabah kurdukları mevcut Hükümeti yıkarlar...Yeni bir Hükümet kurarlar...Bunları; FETOCU veya ERGENEKONCU diye  toplamamızda olamaz....
      Eski Başbakan-Cumhurbaşkanlarından Merhum DEMİREL;" Subay gazinosunda  iki-üç subay bir araya gelir...Konuşurlar ve İhtilal yaparlar.." Ve merhum DEMİREL; " Bunlar KONUŞAN TÜRKİYE'nin SESLERİ OLSA gerek..." der..
     Sayın Mahkeme Heyeti;
     Yaptığım inceleme ve araştırmalarda DARBELERLE ilgili olarak şu BİLİMSEL DÜŞÜNCEYE ulaştım...
     "OSMANLI TOPLUM-Devlet-YAPISINDA; ve  özellikle de İSTANBUL'da; MEDRESE -YENİÇERİ OCAĞI bir UYUM İÇİNE Girip "İSTEMEYÜZZZZZ"...diyaerek; zaman zaman  HOŞNUT olmadıkları DEFTERDAR ve SADRAZAM BAŞI YEDİKLERİ Gibi; bazen de PADİŞAH da DEĞİŞTİRMİŞLERDİR...
     Ne yazıkki bu GELENEK; Osmanlı Devlet Yapısında VAR olsa gerek...Cumhuriyet Döneminde de bu GELENEĞİ Yıkamadık....
       Zaman zaman da DEMOKRASİMİZN ve ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN üstüne; Merhum N.ERİM'in tabiri ilede;  ÖRTÜ-ŞAL kapatarak; Askıya aldık...  
       Sayın Mahkeme Heyeti;
     Sempati duymak bir GÖNÜL İŞİDİR... İnsan-yani BEN-güzel bir manken Hanıma , bir Bilim  adamına...Bir Şaire..Bir Yazara...Bir Siyasi Lidere....Sempati ile bakıp ilgi duyabilirim...Antipatide duyabilirim... Bir başka Hanım bana ilği ve sempati duyabilir....Antipatide duyabilir.
      GÖNÜL...Herşeye konar...
      GÖNÜL ; YASAK -FERMAN DİNLEMEZZZZ...
    Yüzyıllar ötesindenHalk Ozanı DADALOĞLU; Topluma sesleniyor....
     " Devlet  etmiş hakkımızda Fermanı...
     FERMAN Padişahınsa; Dağlar Bizimdir..." diyor...
       xxxxxxxxxx
      En nihayet...Başta Kamuoyunu, Mahkemeleri, Şüpheliler ve Tutukluları RAHATLATAN  bir KARARA; YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ 26.10.2017 Gün ve 2017/1809-5155 Nolu BOZMA Kararı ile NOKTAYI  Koydu. BOZMA Kararı gayet açık ve nettir...
       "Örgüt Üyesi; örgüt amacını benimseyen, örgütün yapısına dahil olarak bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini Örgüt iradesine  terk eden  kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgütün hakim olan  hiyerarşik gücün emrine  girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgüt ile organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır.  Organik bağ,canlı, geçişken, etkin ,faal emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyeraşik konumu tespit eden bağ oluş özelliğin en önemli unsurudur. örgüte yardımda veya  örgüt adına suç işlemede örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının  emir yada talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesisinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emeir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusu içine girmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
        Silahlı Örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgüt ile organik bağ kurulmalı....Kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren  eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.Ancak niteliği,işleniş biçimi, meydana gelen zarar....Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak,örgüt liderine  saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
      Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi,katılma iradesinin devamlılık arzetmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiileri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olma kastı ve iradesi ile hareket etmelidir. Suç işleme amacı ile kurulmuş örgüte üye olmak suçu içinde -sakin işlemek amacı-olması aranır.
        xxxxxxxxxxxxx
     Sayın Mahkeme Heyeti;
    1920 li Yıllarda Yaşanan bir OLAY....
    Bir İstanbul Hanımefendisi anlatıyor...
     "1920  yılı ....İstanbul İngiliz Askerlerince İşgal altında...Her yer, sokak, cadde İngiliz Askerlerinin denetiminde...Ajanlarla sarılı
       Lise Öğrenimini yeni tamamladım...Genç ve güzel bir kızım...Taliplilerim çoğaldı. Uzun boylu ve yakışıklı bir Avukat olan Gençten Karar verdim...Nişanlandım...Çok da seviyorum Nişanlımı...Gece geç vakitlere kadar  Cehizler hazırlıyorum... Çok da mutluyum....
      Mahallede bir dedi-kodu yayıldı...Ayşe'nin-Benim- Nişanlısı Avukat değilmiş...İşsiz-güçsüz ve Cami önlerinde Cenaze Tabutu taşıyan , karın tokluğuna  mezar kazan avare birisiymiş!....
    Babam ile izlemeye aldık...Öğlen namazında; Süleymaniye Camiinde...İkindin Namazında  Fatih Camiinde Tabut taşıyor!...
    Yıkıldım...Kendisini çağırdık...Nedir bu rezalet!..Hani Avukattınız?
   Cami önlerinde Tabut taşıyorsunuz!...
     Hiçbir cevap vermedi...Nişanı bozduk...
    Başka birisi ile evlendim...İngiliz Askerleri; İstanbul'u terk ettiler... İstanbul ÖZGÜR bir KENT....1930 lı yıllar...9 yaşında oğlum ile ele ele tutuştuk; Taksim Meydan'ından  İSTİKLAL Caddesine doğru yürüdük...
        Ayrıldığım eski Nişanlım karşıma çıktı....Heyecanlandı ve ceketinin düğmelerini kapattı...
     (  Sayın Heyet....
     Ben; GEZİ Olayları sırasında bir TV. Kanalında TAKSİM ALANIN; Hukukumuz ve Dünya Hukuku Açısından değerlendirmesini Canlı yayında YORUMLAMAK için bu güzergahta bir GAZ YEDİM Kİİİİİ!.....
     Bu Konuda Teknik Bilirkişi Gerekirse; Sayın Mahkeme beni görevlendirebilir....)
      "Size bir çay ikram edebilirim..." dedi.
    Kabül ettim...Bir pasaja girdik ve Tabelada;  Av. olarak Adı var. Av. Bürosuna girdik. Masasındaki Av...... yazısınıda gördüm.  Yardımcısı-sekreteri bayan- geldi...Günlük iş proğramını iletti.
      Çok heycanlandım ve kendisine hitaben; " SİZ GERÇEKTEN AV. mısınız?..."
      Yüzüme baktı ve gülümsedi..."EVET...Av.ım..." dedi...
     Cami önündeki TABUT Taşıma olayını sordum....
    Çok heyecanlandı. Ve Devam etti;
     "İstanbul İşgal altındaydı...Her yer İngiliz Ajanları ile doluydu.
    Ben ve bazı arkadaşlarım, ANADOLU' DA  Kurtuluş Savaşını başlatan M. KEMAL Ve SİLAH  ARKADAŞLARININ KUVA-I MİLLİYESİNE; Cenaze görüntüsü vererek; ANADOLUYA;  TABUT İÇİNDE SİLAH KAÇIRIYORDUK... Bunu Ailem dahi bilmiyordu. Kimseyede söyleyemezdim..."
      İşte; T. CUMHURİYRTİ; M.KEMAL ve SİLAH Arkadaşlarının KUVA-I MİLLİYESİ....Bu Orduya SİLAH GÖNDEREN  Cesur ve Yürekli İnsanlarımızın Gücü ile kuruldu...
      Bu Devlet...Bu Cumhuriyet...AŞKLARINI...SEVĞİLERİNİ....Feda eden Yiğitler tarafından kuruldu...Kuruluş Temelleri sağlam...
      Sayın Heyet....
     FETO ve benzeri DİN BEZİRGANLARINCA; bu Devlet...Bu Cumhuriyet yıkılmaz...Yıkılamaz...Ve Yıkmaya da Güçleri yetmez...
    KARARINIZ Nasıl OLACAKTIR?...Bilmyorum...
    Ama tahmin edebiliyorum...Kararınızı Av. olarak Benim için değil...Şüpheli Müvekkilim için HİÇ DEĞİL....
     KENDİNİZ  İÇİN...DEMOKRASİMİZ ve HUKUKUMUZ için veriniz... İleride VERDİĞNİZ KARAR OLUMSUZ OLARAK TARTIŞILMASIN....
        xxxxxxxxx
      Mahkeme Kararı ve Sonuç....
    İlk  celse TAHLİYE KARARI....
    Sonra da BERAAT KARARI....
       xxxxxxx
     Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde benzer bir FETO davasında Genç bir AV. Kızımızı Savundum...Mahkeme Heyeti ilk celse BERAAT...Dedi...
     Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde , bir Emniyet Görevlisi....Benzer Dava BERAAT  Kararı....
          xxxxxx
      Van Ağır Ceza Mahkemesinde bir EMNİYET Mensubunun Davasını üstlendim...Van Cezaevinde Kendisi ile Av. olarak görüşme yaptım...Görüşme; Müvekkil-Av. görüşmesi GİZLİ Olur...GÖZLEMCİ Huzuru ile görüştüm...
      DURUŞMA Günü; Mahkeme huzurunda TUTUKLU Emniyet Görevlisi Müvekkil Savunmasını yapttı...
      Bende Avukatı olarak; Hazırladığım Benzer Savunmayı kısmen okuddum ve Kısmende Tepki vererek Savunmada bulundum...
      İDDİA MAKAMINI Temsil eden Genç SAVCIMIZ;
     " ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAMIZ HAZIRDIR...." dedi ve Flaş Diski Mahkemeye sundu...
   Ben hemen İTİRAZI Sözlü olarak açıkladım...
     " Sayın İDDİA Makamı...Tutuklu Müvekkilin Savunması yeni alındı, Mahkemece...Ben Avukatı olarak SAVUNMAYI Yeni yaptım ve yazılı Metni Mahkemeye yeni sundum...
     Siz Dosyayı ve Sunulan Delilleri SAVUNMALARI Önceden nasıl hazırladınız ve Flaş diske  aldınız? "
     Mahkeme Başkanı bana işaret etti; Ses çıkarmamam için...
   Tutukluluk Halinin Devamı...Birkaç belge ve  Tanıkların dinlenmesi için Ara Kararı verdiler...
     Duruşma Günü Yaklaştı...Müvekkilin yakınlarının aramasını bekliyorum...Aramadılar...Ben arıyorum ve ulaşamıyorum...
       Eskişehir İlçelerinin birisindeki bir NOTER Aracılığı ile bana "AZİLNAME..." tebliği...
       VAN CEZAEVİNDE; TUTUKLU... Ama; AZİLNAME Eskişehir Bölgesinde bir NOTER Aracılığı ile geldi...
        Evet... Bu bölümde bu kadar olsa gerek...
       Saygı ile...