YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR
Sn. Turan Ateş bey 'in "YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR....."başlıklı makalesini sız değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
-9. BÖLÜM-
AVUKATLIK MESLEĞİMDE KARŞILAŞTIĞIM
ve
SAVUNMAN-AVUKAT- OLARAK ÜSTLENDİĞİM
BAZI KAMU DAVALARI....
Ülkemizde; İSLAM DİNİNİN Kurallarına sığınılarak; Asalak-Parazit bir takım Dini Kullanan ve Saf-Yoksul Halkı sömüren Dini Kuruluşlar var...Hemde uzun süredir vardırlar...
Ben 1960 ve sonrası Yılları anımsarım; Temmuz-Ağustos Aylarında; bu Cemaatlerin Elamanları Kırsal Bölgelere yayılır. Bu mevsimde Harmanlarda Tahıllar evlere taşınmak üzeredir. Takkeli-cüpbeli-sakallı harmanda ortaya çıkan mahsülün başına üşüşürler. Birisi Kuranda ayet okur. Birisi dua eder. Birisi de Kuran Kursuna, Mescit yapılıyor ona, Caminin giderlerine ...Açıklamaları ile Fakir Köylünün Yiyeceğine ve emeğine ortak olurlar...
Özellikle de; Kurban Bayramında Kesilen Kurbanlık hayvanların derileri...Türk Hava Kurumu da devre dışı bırakılarak; Dini Cemaatler Kurban derilerini toplamaktadırlar..
Fakir Halk zorunlu olarak vermek zorunda kalır.
O tarihlerde ben bu konuyu araştırdım...İçinde, Müftü, Bölgenin ileri gelen Kişileri ve tanınmış İmamlar görev yaparlar...
Bir İlçede Hakim olarak görev yapıyorum. İlçeye yakın bir Köye Arazi Uyuşmazlığını çözmek için köye Mahkeme heyeti olarak Keşfe gittim.
Köyde; iki tane muhteşem bir malzeme ile yapılmış CAMİ var. Aralarında 100-150 metre mesafe var....
Günlerden Cuma ve saat 13.00. Tanıklar ve Mahalli bilen Bilirkişi Camide Cuma Namazındalar...Biraz sonra iki cami Cemaati çıktı. Caminin birisinde 5-6 kişilik Namaz kılan Cemaat...Öbür cami cemaati de aynı sayıda kişiler..İki Camide de Devletten maaş alan İMAM...
Şehre geldiğimde; köy Belediye Başkanın Köyü...Başkan'a 100-150 metre aralıkla iki cami neyin nesi?
Başkan; " Hakim Bey...ŞEYTAN TAŞLAMAK için; MEKKE-KABE'ye gitmenize gerek yok...Şeytan O iki CAMİNİN Arasında gezer...Caminin birisinin önüne durun 3 tane taşı öbür Camiye doğru...Öbür Caminin önünde durun ve aynı şekilde 3 tane taşıda öbür Camiye doğru atın yeter...ŞEYTAN bu iki CAMİNİN Arasında geziyor!..."
Öykü şöyleymiş...Köye Cami yapılmak istenir....Köyün ileri geleni İki Hacı, Caminin yerinde anlaşamazlar...Birisi şurası...öbürü hayır burası...Bu nedenle de bu iki Cami yapılmış.
Uzun sürede Orman İşletmetleri-Orman Teşkilatı- Cemaat denetimindeydi...Ormanların en güzel envalleri de bedelsiz alınarak yapılmış.
Orman Köylüsünün Köy Okullarına ; Orman İşletmeleri Eğitim Yuvası olmasına rağmen karşılıksız yakacak dahi veremezler-vermezler...Dini kurumlara yardımlar yapılır. Çünkü, Siyasiler böyle buyuruyor, Orman Personeline...
xxxxxxxxxx
İşte; T.C. de Laik Cumhuriyet böyle yıpratıldı. Dini CEMAATLER ÇOK Güçlendirildi. Bu Cemaatler; Yurtlar açtılar...Dersaneler açtılar...Özel Kolejler açtılar...Normal eğitim veren Özel Kolejlerin ve Dershanelerin aldığı Ücretin yarısını alarak öğrenci kabül ettiler..
2000 Yılı...Marmara Depremi sonrası...Eşim Emekli...Büyük Kızım Marmara Tıp Fakültesi Öğrencisi ve küçük kızım Kalamış İlköğretim Okulu Öğrencisi... FETO Dersanesi 4 milyon Tl. Diğer Dershaneler 7.5 milyon Tl. Benim Kızda FETO DERSHANESİNE bir yıl devam etti...Ama; Bizim FETO Hakkında bu günkü kadar bilgimiz yok...
FETO Banka kurdu...İş Yerleri açtı...Devletin Bakanları-Bürokratları açılışlara katıldı...
"Muhterem Hocaefendi....Gel artık bitsin bu çile...Hasret " diyerek de ağlayanlar oldu...
Bunun yanında Devletin tüm kaynakları Cemaatlere-FETO başta olmak üzere- sunuldu.
Nihayet; Sorunlar yaşanmaya başladı...
" Ne İstediler de vermedik!. "açıklaması ile de itiraflar edildi.
YARGIYA El atıldı. Cemaat bağlantılı ve İmamhatip kökenli tüm Hakim-Savcılar baştacı edildi.
Yüksek Yargı Organlarının-YARGITAY ve DANIŞTAY-ÜYE Sayıları Yasa ile artırıldı. Ve daha sonraları da Yargının üst Kurumundaki ÜYELER; Tasfiye edildi.
1975 lerin Anayasal Yargısı, İdari Yargısı ve Adli Yargısı; Yerini Cemaat ağırlıklı Hukukçuların oluşturduğu YÜKSEK YARGIYA bıraktı.
15 TEMMUZ 2016 FETO Darbesi ile her şey su yüzüne yayıldı.
Bürokrasi üzerine gidildi. TBMM. bu konuyu bir Meclis araştırması ile değerlendiremedi ve değerlendirmesi de engellendi.
Yönetimde bulunanlar; " Bizi Aldattılar...Allah Bizi AFETSİN..." Çok doğru...
Devletin bünyesinde PARALEL olarak nitelendirdikleri bir Devlet Ortaya attılar...
Yaşadığım süreçlerde gördüğüm kadarı ile ; Askeri Darbeler; PERŞEMBE Gecesi sabaha karşı olur. 15 Temmuz ise ilk akşam saat 20.00 de oluştu...
Emniyet- Asker panikte...
Erken bir saatte yattım...Eşim ; "DARBE OLUYOR.." dedi.
İnanmadım... Akşam saat 20.00 de DARBE olmaz. Darbeler Perşembeyi Cuma ya bağlayan GECE Sabaha karşı olur...Bir Tv. Kanalı görüntüler yayınlıyor. İstanbul BOĞAZ Köprüsü tutulmuş....
Başbakan sayın BİNALİ YILDIRIM demeç verdi "DARBEYE KALKIŞMA VAR!..."
Sayın Cumhurbaşkanı ve çevresi Marmarıs'de Cumhurbaşkanlığı Yazlık koyundular...
Gece saat 24.00 sonrası ; Sayın Cumhurbaşkanın Ankara'ya uçak ile hareketi...TBMM.de panik ve bombalanma olayı...Saat 01.00 de Hükümet duruma hakim....
O gece saat 11.00 sıralarında Yargıtay Üyesi bir arkadaşı aradaım.
Aldığım cevap; " Samsun'da geldim ve uçakta indim Ankara şehir merkezine yöneldim ve Genelkurmay güzergahında eve dönüyorum...Genelkurmayda silah sesleri geliyor..."
Evet...Çok tartışılan ve çeşitli isimler verilen Askeri Darbe Girişimi...
İktidar- Muhalefet; Darbe Girişimine karşı Birlik-Beraberlik içindeler...
FETO ve FETONUN EKİBİ....
Öncelikle tüm Kurumlarda FETO Örgütü Üyeleri...
Sonra Toplum içinde FETO Örgütüne Yardım-Yataklık edenler....
Emniyetin bazı birimleri, bazı C. Savcıları ile SORUŞTURMAYI yürütmeye başladılar...
Emir-Komuta Zinciri içinde hareket eden; ERLER...Sivil Erkan...Herkes panik içinde...
Önce GÖZALTILAR...TUTUKLAMALAR... Ve Görevden İHRAÇLAR...
C. Savcılarımız; Ağır Ceza Mahkelerine Kamu Davaları açmaya başladılar...Adeta, C. Savcıları birbirleri ile yarıştılar, dava açmak yönünden...
xxxxx
İki bölgede beraber çalıtığım Emekli Ceza Hakimi arkadaş, Kızı FETO Davasından TUTUKLANMIŞ bir dostunun....Davasını Av. olarak üstlenmem istendi.
Cüzzi de bir ücret karşılığı üstlendim. Ağır Ceza Mahkemesinde Dosyaya kapsamlı inceledim...Dosyada 7-8 Kişi TUTUKLU...FETO'nun Yurdundan Kalmışlar....
Kırk Sayfalık bir SAVUNMA Hazırladım....
Önce bir sayfalık KENDİM ile ilğili bir SAVUNMA HAZIRLADIM...
Kendim ile ilgili SAVUNMA....
İSTANBUL........AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Dosya No.....
Sayın Mahkeme Heyeti...
Bir KONUYU açıklama gereğini ve bu AÇIKLAMAYI da yazılı olarak; Mahkeme Heyetine, Sayın C. Savcısının huzuru ile sunmayı da; Görev sayıyorum...
42 yılını bu Kürsülerde Yargının her kademesinde GÖREV almış...Sorunlu bir ilinde belirli bir süre de ADALET KOMİSYON BAŞKANLIĞINI Yapmış....3 er ve 4 er Baskılarını yapmış; Hukukun Boşluk bıraktığı alanları doldurmaya yönelik; 7 tane de Mesleki konularda KİTAP kaleme almış ve 100 civarında da Mesleki konularda; BAROLAR - Üniversiteler-Hukuk Derneklerinde- Tv. Kanallarında- Hastanelerde ve T.Silahlı Kuvvetlerinin Sağlık Birimlerinde ; SEMİNERLER-KONFERANSLAR vermiş,yaş sınırında zorunlu olarak Emekli edilmiş ve 5 yıllık bir EMEKLİ HAKİM olarak yapıyorum ve yapma gereğini duyuyorum...
Klasik Demokrasilerin üç ayağı -unsuru vardır....
İDDİA MAKAMI-SAVUNMA MAKAMI- KARAR MAKAMI...
İddia Makamını; C. Savcısı- Savunma Makamını; Biz Av.lar- Karar Makamını Hakimlerimiz temsil ederler.
İddia, Savunmayı doğurur... Savunmada Kararı doğurur... Savunmayı içermeyen KARARA; Mahkeme KARARI denemez...Hakim İddiayı değerlendirirken; İDDİANIN, SAVUNMA ile olan ÇELİŞKİLERİNİ de Gözönünde tutacaktır. Ve olan ÇELİŞKİYİ de giderecektir.
SAVUNMAYI BİZ AVUKATLAR üstleniyoruz.
Avukatlık Mesleği ilk kez ÇİN'de başlamıştır. ŞÜPHELİ Müvekkilini; İsnat edilen SUÇLAMA nedeni ile uzun uzun SAVUNAN Avukat'a ; Mahkeme Hakiminin sorusu şu olmuştur:
" BU FİİLİ, ŞÜPHELİ MÜVEKKİLİNİZLE TASARLAYARAK BERABER Mİ İŞLEDİNİZ?..."
XXXX
İkinci Dünya Savaşı sırasında; HİTLER ALMAYASI'nın Orduları FRANSA'YI İŞGAL ettiler... Dünya Halkları gibi; Fransız Halkı da HİTLER'e TASMASINI verdi...İşgalci Alman Subayları; Fransız Askeri Mahkemelerinde yargılandılar...
İşgalci ve Genç bir Alman Subayına; O dönemin bir MEDYA Mensubu, şu soruyu yönetti....
"İDAM İLE YARGILANIYORSUNUZ...BİR KURTULUŞ ÜMÜDÜNÜZ ve GÜVENCENİZ VAR MI?..."
İŞGALCİ ALMAN SUBAYI; DÜNYA HUKUK LİTERATÜRÜNE giren şu Tarihi cevabı verdi:
"BİZ ASKER OLARAK; SAVAŞ ORTAMI GEREĞİ GÖREVİMİZİ YAPTIK...İŞGAL ETTİĞİMİZ ÜLKENİN ASKERİ MAHKEMESİ DE GÖREVİNİ YAPACAKTIR....YAPMASI DA GEREKİR...AMA; BİZ HER ŞEYE RAĞMEN PARİS BAROSU AVUKATLARINA GÜVENİYORUZ...."
Biz Avukat olarak; bu Salonlarda; kendisini MEHDİ İLAN eden, Laik Cumhuriyeti yıkarak; TEOĞRATİK bir Devlet Düzeni kurmak isteyen FETO ve İLKELERİNİ SAVUNMUYORUZ. O'nun yanında da değiliz....Olamayız da...
Anadolu'nun Kırsalından gelen, DEVLETİNE ve MİLLETİNE Saygılı ve Devletin İhmalleri sonucu da aldatılan -aldanan Masum Kamu Görevlilerimizi SAVUNUYORUZ...
Sagılarımla... 08.02.2017
Şüpheli Vekili
Av. TURAN ATEŞ"
Ve sonra Mahkeme huzurunda ŞÜPHELİ TUTUKLULAR
ile ilgili SAVUNMA...
Sayın Mahkeme Başkanından TEPKİ;
" Usule aykırı oldu..."
Benim tepkimde geçikmedi...
"Sayın Başkan....
Duruşmanın başlangıç saati: 10.30....Saat ise, şu anda 15.20... Bu Usule uygun mudur?..."
" SAVUNMA.....
Sayın Mahkeme Heyeti...
Bu DAVA; Müvekkilimin davası olmaktan çıkmıştır...Ülkemizde yaşanan ve DEMOKRASİNİN kesintiye uğratılmaya kalkışılmasından HUZURSUZ olan herkesin DAVASI olmuştur.
Demokrasimizi kesintiye uğratmak issteyenler kimlerdir?...Bu Kişiler kimlerdir? Ve bu ÖRGÜTLER nasıl ve kimler tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir? 2008 li yıllarda ; Ülkemizde Devletin bazı Kurumları üzerine bir BALYOZ gibi inildi. Öncelikle TSK. hırpalandı...Bir Genelkurmay Başkanı TERÖRİST Suçlaması ile TUTUKLANDI....YARGI içinde FETO denen ÖRGÜT ; çok aktif bir konuma getirildi.
"Hocam...Ülkene dön...Bitsin bu hasret..." diyenler...FETO ile görüşüp; görüşmenin anısına FETO ile poz vererek resim çekinenler...Bu gün Sosyal Medyadan ve Tv. Kanallarında yayınlanan Resimler; bu beyanların somut birer BELGESİ değil mi?
Devletin PARASIZ YATILI OKULLARI ne oldu? Bu OKULLAR neden kapatıldı?....Kırsal Bölgelerimizde gelen ZEKİ; Halk Çocukları Yapılan SINAV sonucu BAŞARILI Olanlar bu Okullara alınıyor ve ÇAĞDAŞ BİLİMİN IŞIĞINDA EĞİTİMLERİ veriliyordu.
Devletin Parasız İLKOKULLAR, ORTAOKULLAR, LİSELER ve İLKÖĞRETMEN OKULLARI...Neden ve niçin kapatıldı? Yükseköğrenim safhasında KREDİ-YURTLAR Kurumunun; Yurtları sınırlı sayıda ÖĞRENCİYE KREDİ ve BARINMA Olanağı sağlıyordu...
Kırsal Bölgelerimizde gelen Başarılı ve Zeki çocuklarımız, genel olarakda YOKSUL Aile çocuklarıdır. Aileleri, onlara bazı olanakları sağlayamadı. İşte bu ÇOCUKLARIMIZ , bu CEMAAT ve TARİKATLARIN kucağına düştüler. Onların ekonomik desteği ile ÇAĞDIŞI ve DİNSEL Eğitimlerini tamamladılar. Eğitimlerinden sonrada, İŞ BULMA ve İŞE YERLEŞTİRME işlemlerini de bu CEMAATLER ve TARİKATLAR yerine getiridiler....
Bu CEMAAT ve TARİKATLAR; yine Devletin OLANAKLARINI ve BÜROKRASİNİ kullanarak;Eğitimi üstlendikleri gibi; İş yaşamına başlamalarını da üstlendiler... Konuşan,tartişan ve bilimsel ÖĞRETİLERİ araştıran BİLİM Adamı yerini, BİAT eden ve doğmatik DİN Adamlarına bıraktılar...
Yargı içinde kıdem, sınıf, derece ve liyakat bir tarafa bırakıldı.FETO Cemaat'inden referanslı olanlar belirli konuma getirildi. Yargı bünyesinde ; TARAFSIZ, Adil ve sağlıklı Kararlar veren HAKİMLER pasifleştirildi. Bazıları ise EMEKLİ olmaya zorlandı. Yargıtay-Danıştay Yasalarında değişiklik yapılarak; ÜYE sayıları artırıldı. Yüksek YARGI; FETO ve benzeri Cemaat-Tarikatlar mensuplarınca ele geçirildi.
Daire Başkanlıkları CEMAATLERİN İstekleri doğrultusunda belirlendi.Seçilen ÜYELERİN büyük çoğunluğunun FETO Cemaati bağlantılı olduğu; 17-25 Aralık 2013 Olayları ile ortaya çıkarıldı. Kendilerine ZIRHLI araç tahsis edilen C. SAVCISI Meslektaşımızı; HUKUK DIŞINA Çıkmaması gerektiği hususunda UYARILARIM oldu...Yurtdışına kaçtı...Meslektaşlarına teslim olmasını...Ve gerektiğinde de SAVUNMA Görevini de üstlenebileceğimi de Sosyal Medya aracılığı ilr ilettim ve Kamuoyu ile de paylaştım...
Ne yazık ki; çok hakim-savcı tutuklandı...Bir kısım Meslektaşlarda Meslekten ihraç edildiler...
Sayın Heyet...
Sağlıklı ve kısa sürede olayları kavrayıp; Karar Verebilecek bir HAKİM; 15-20 yılda yetişir. 25-30 yılda da olgunlaşır...
Ne denli doğrudur?...Bilmem...Eski Başbakan Yardımcılarından birisi; "YAPILAN ANKETTE; YARGIYA GÜVENSİZLİK ; % 75 .... Bu rakam KORKUNÇ bir sonuç...Ülke insanın 3/4 ü " YARGIMIZA GÜVENMİYORUZ ..." diyor...
Bu SORULARA CEVAP Aramamız gerekir. bu sorunun CEVABI ÇOK AÇIK ve de BELLİ....Ama, kimse de bunları telaffuz etmek istemiyor gibi, gibi... Ve Bu YAPININ -FETO-TERÖR ÖRGÜTÜ Olarak Kabülü gerekir...
1- SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYELİK İDDİASI;
a) BYLOCK PROĞRAMI;
Müvekkilim bu proğramı...........nolu hat ile kullandığı İMEİ nosunu haatırlamadığı cep telefonuna çok zaman önceleri bu haberleşme aracını yüklenmiştir. Buna benzer bazı proğramlar da merak saiki ile zaman zaman izlemek içinde yüklemiş olabilir.
Bu proğramı kısa süre izlemiş ve bir fayda görmediği için izlemekten vazgeçmiştir.
İşte BYLOCK Proğramı da merak saiki ile yüklenen bir proğramdır. Bu proğram için bir şifrede istememiş...İsteseydi zaten bu proğramı da kuramazdı.Bu tür proğramlarda genel olarak telefon rehberindeki kullanıcılar otomatik olarak proğramın adres defterine eklenmektedir. Bu şekilde proğramı kullanan tanıdık kişileri görüp onlarla MESAJLAŞMAK mümkün olmaktadır.
Müvekkilim; bu PROĞRAMIN sadece FETO Mensubu olan kişilerin kullandığını bilmemektedir. Müvekkilin yüklediği proğram GOOGLE PLAY STORE Yasalara uygun ve Dünya çapında bir yayın yapan , hizmet veren , farklı tür ve özelliklerde binlerce proğramını, satışını ve sunumunu yapan; aynı zamanda herkese açık olup olayca ulaşılan bir hizmet sunan sunucudur.
Müvekkilimde; bu proğramın SAKINCALI bir PROĞRAM olduğunu da bu nedenlerle düşünmemiş ve düşünememiştir....Bu Proğramı YÜKLEMEK-DENEMEK DIŞINDA da KULLANMAMIŞTIR. Kimse ile de MESAJLAŞMAMIŞTIR... FETO örgütü Mensubu veya Mensupları ile de bir görüşme durumu da yoktur. Şayet böyle bir görüşme durumu olsaydı; Emniyet ARAŞTIRMALARINDA BELİRLENİP; dosya kapsamına da yansırdı.
Bugün İNTERNET Ortamında; İnsanlar bilerek veya bilmiyerek bazı proğramlara takılıyor. Bu proğramların bazıları irademiz dışında oluşmaktadır. Gayri Ahlakı proğramlarında olduğunu ve sayfamıza atıldığını veya bilgisayar kullanımı hataları sonucu sayfamızada düştüğünü görüyoruz. Bir kaç gün önce sayfama bir video görüntüsü düştü....Eşim görseydi, sanırım beni afetmezdi.Çünkü Gayri ahlaki bir video...Benim Aile Düzenime aykırı bir takım görüntüler...
Bugün İnternet ortamında WATSSAP adlı bir proğrama bazı gruplar girmekte ve mesajlaşmaktadırlar. Bazı sosyal olayları da bu proğram dahilinde kendi görüşlerini açıklayarak yorumlar yaparak paylaşmaktadırlar....
Müvekkilim, sözkonusu telefonuna internet ortamında arkadaşınca indirilmiş olan BYLOCK adlı Proğramda ; DEVLETİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ ve MİLLETİN BERABERLİĞİ ALEYHİNE ; bu proğram aracılığı ile yaptığı YASADIŞI bir çalışması var mıdır?
Özellikle böyle bir çalışmanın varlığının ciddi bir şekilde belirlenmesi gerekirdi...Dosya kapsamına yansıyan böyle bir olguda yoktur. Sadece C. Savcısının İDDİANAMESİNE aldığı bir iddia vardır. Bu iddiayı doğrulayan bir delil ve emarede yoktur...
Bir süre önce FECABOOCDA bir liste yayınlandı... Merak ettim ve inceledim. BYLOCK kulanan TBMM Üyeleri ve önceki dönemlerde BAKANLK Yapmış kişlerin adlarının olduğu 60 kişilik bir LİSTE...Bu Liste ne denli DOĞRUDUR?...Bilemem...Ama ciddi bir İDDİA...
b) FETO TERÖR ÖRGÜTÜ ile BAĞLANTILI OLMA İDDİASI;
C.Savcısının hazırladığı İDDİANAMEDE; Müvekkilimin "Feto Örgütü ile bağlantısı olduğu ve bu nedenle de TUTUKLANDIĞI...Ve söz konusu örgütün, kaldığı Yurt ve Eğitim gördüğü okul içinde KADROLAŞMIŞ olması..."ÖRGÜT ÜYESİ olduğunun bir DELİLİ olarak görülmüştür.
Müvekkilimin Yurt Yaşamı boyunca hiç bir CEMAAT,ÖRGÜT veya Grupla herhangi bir bağı ve irtibatı da olmamıştır. Bu tür oluşumula da İLĞİ ve SEMPATİ de duymamıştır....Aksine bu tür oluşumlardan da uzak durmuştur. Bu Örgüte ait OKULA da zorunlu olarak gitmiştir.
Ve bu Örgütlerin düzenledikleri hiç bir ETKİNLİKLERE ve ORGANİSASYONLAaRA da katılmamıştır. Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz 2016 gününe dek de FETO Terör Örgütüne BAĞLANTILI olmak suçlaması ile de bir ADLİ-İDARİ Soruşturma da geçirmemiştir.
Darbe Girişimi öncesi bir liste hazırlanmıştır.Müvekkilimin Örgüt ile ilişkilendirilmesinin nedeni; Müvekkile ZARAR VERMEK isteyen KİŞİLERİN hazırladığı ve İHBAR yaptıkları; beyan ve rapor hazırlandığı görülmektedir....
Her iddia ve ithamlar da tamamen soyut bir beyana dayanmaktadır. Mesnetsiz olması nedeni ile; ÇAMUR AT, İZİ KALSIN düşüncesi ile yapılan ihbarlardır. İdare bu İHBARLARA itibar ederek; Müvekkilimin görevine son vermiştir....Sonrada bu iddianame ile KAMU DAVASI açılmıştır. Bu ihbarlara da itibar edilerek; TUTUKLANMASI ve KAMU DAVASI Açılması da yerinde olmasa ve Hukuka da uygun olmasa gerekir.Bu şahıslaar haklı olduklarına inansalardı, görev yaparken haklarını arayabilirlerdi.
Yalnız, FETO Örgütünün bu tür çalışmalar içinde olduğu ve TSK.nin kapsamında olan mensuplarının da belirlenerek;Dönemin GENELKURMAY Başkanınca durum MGK.nunda görüşülüp; HÜKÜMETE TAVSİYE DE bulunduğu bir gerçektir. Aynı şekilde YAŞ Toplantısında da; FETO Örgütüne Mensup TSK Mensuplarının ilişkilerinin kesilerek; Ordudan İHRAÇ İSTEMİ; Hükümet tarafından da sıcak bakılmamıştır. YAŞ Kararları da bu yönü ile uygulanamamıştır.
c)FETO/ PDY ÖRGÜTÜ ve ÜYELİK....
Bu Örgüt ve Örgütün Boyutları C. Savcılığının İddianamesinde kapsamlı bir şekilde incelemesi yapılarak açıklanmıştır....Bu Örgütün Lideri FETTULLAH GÜLEN; bugün ABD. ne yerleşmiş ve Ülkemiz üzerinde DİNİ Duyguları sömüren ve kendisini de MEHDİ olarak ilan eden bir kişidir. Eğitim Danışmanlığı...Dersane-Okul-Yurt Müdürlükleri...Serrehber...Sohbetçi...Talebe yapılanması kendi içinde ; İlköğretim Devre Mesüllüğü, Ortaöğretim Devre Mesüllüğü,Mezun Mesüllüğü, Üniversite Mesüllüğü gibi ait örgütlenmelerin oluştuğu...Adliye Örgütlenmesi; Hakim-Savcılar yönünden...Ve diğer personel yönünden örgütlenmeler...
Askeri Örgütlenme; Kılıç Grubunda Albay ve Generaller, Yıldız Grubunda diğer subaylar...
Diğer Örgütlenmeler ise; MİT, Akademisyen,Emniyet,Mali Kaynaklar, Dernek-Vakıf-Şirketler-Dersaneler-Okul ve Kolejler-Okuma Salonları ve Etüt Merkezleri...
Evlendirme Mesülü:FETO yapılanması içinde yer alan Bayanların ÜNİVERSİTE İkinci Sınıftan itibaren GÜZELLİK ve ZEKA seviyelerine göre katogorize edildikleri ve güzellerinin Subay-Savcı ve Hakimlerle... MİT Mensuplarına...Genç Bürokratlara...Zengin ve Mütevvel Esnaflara ayrıldığı...Bazı C. Savcılarının hazırladığı İDDİANAMELERDE yer verilmiştir. Asker Mensupları ile evlenenlerin başlarının açtırıldığı...Meslek Grupları ile evlendirilenlerin birer AJAN gibi kullanıldığı...Eşlerinin Gizliliklerini, Hobilerini...İmamlara ilettikleri...Ve FİŞLEME Yaptırdıkları...
Bu gelişmeler...Ve Sevlet içindeki bu PAYLAŞIMLAR herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu ÖRGÜTLENMEYİ, GELİŞMEYİ ve ETKİNLİKLERİ; MISIRDA SAĞIR SULTAN DUYDU...Acaba BİZİM YÖNETİM DUYMADI MI? Duymaması da mümkün olamaz...
Kaldı ki; Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Cevdet SARAL, FETO/PDY Örgütünün Devlet içinde yapılanmasını anlatan raporunu DEVLET'in en üst kademesinde bulunan dönemin Sayın Başbakanı da dahil hepsine yaklaşan tehlikeyi rapor halinde sunmuş olmasına rağmen dikkate alınmamış adeta kulak tıkanmış. Bu Örgüt, Hükümet tarafından desteklenmeye devam edilmiştir.
Devletin bazı Kurumları ve özelliklede büyük kentlerin Belediyeleri... Hazine Arazilerini tahsis etmediler mi? Yasa gereği THK.nun toplaması gereken KURBAN Derilerini bu Cemaatler toplamadılar mı? Amirler; bu Cemaatlerin Yurtlarını denetleyebildiler mi?..
Bu Cemaatler ne istediler de vermediler?
Bu Cemaatler; Yargıyı da bir zamanlar çembere aldılar...
Bu şekillde örgütlenen FETO Örgütünün amacı; Anayasal Düzeni yıkmak ve Devlet Otoritesini ele geçirmek ve bu doğrultudan tabandan seçilen şahısların ÖRGÜT ÜYELERİ tarafından yetiştirilerek, Devlet Kademelerinde GÖREVLENDİRMEK amacı ile kurulduğu bilgisine yeni ulaşılmış...
d) MÜVEKKİLİN EYLEMİ ve OLUŞTUĞU İLERİ SÜRÜLEN SUÇ;
Ceza Hukukumuzda; SUÇ ve SUÇUN Unsurlarını irdelediğimizde; SUÇUN MANEVİ UNSURU olması gerekir...Yani SUÇ İŞLEME KASTI olması gerekir... Müvekkilin böyle bir SUÇU işleme KASTI olması gerekir... Müvekkilin böyle bir SUÇU işleme kastı yoktur. Bu durumda; Müvekkil yönünden OLUŞMAYAN bir SUÇ isnadı vardır. Dava konusu işlem nedeni ile , Müvekkilin İŞLEMEDİĞİ bir SUÇTAN dolayı TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLMAKLA SUÇLANMAKTADIR. Bir suçun varlığı işlenirken, SUÇUN UNSURLARI bakımından değerlendirilmesi gerekir.
Yani SUÇUN Maddi Unsurları; Manevi Unsurları ve Hukuka Aykırılık Unsurları; Nitelik Halleri, Kusurun Varlığı-Yokluğu, Suçun Özel Görünüş Biçimleri alt unsurları ile beraber tek tek ele alınmalıdır. Aksi takdirde salt YASADA yazılı Metin yazılarak SUÇ ve CEZA Belirlenmesi yapılamaz. Bizler; UZMAN HUKUKÇULARIZ...Biz Hak ve Adaletin Sağlıklı oluşumu için Hukuksal Konularda Mahkemeye YARDIMCIYIZ.
Siz Mahkeme Heyeti;
Türk Milleti Adına Karar oluşturacaksınız. Bir EYLEMİN SUÇ olarak tanımlanması için; Maddi ve Manevi Unsurları beraber gerçekleşmesi gerekir.
Maddi Unsur; eylemin Yasada Suç olarak Tanımlanmış olması.... Manevi Unsur ise;Kişinin bu eylemi KAST veya TAKSİR ile işlemiş olması gerekir.
İDDİANAMEDE ; iddia edilen fiilin Müvekkil tarafından ne amaçla ve nasıl işlendiği tam olarak bilinmeyen ve tespit edilmeyen bir fiilin Müvekkil tarafından yapıldığı şeklindeki bir ÖN KABÜL; Fiil, Fail ve Nedensellik Bağı gibi temel esaslardan yoksun bir Karar verildiğini gözler önüne sermektedir.
Bu SUÇLAMA nedeni ile binlerce kişi için aynı isnatta bulunulmuş olmasına rağmen, hiç kimse hakkında sabit bir tespit yapılmamıştır. Fail tespit edilmemiş, fiilin ne olduğu açıklanamamış, fail ile fiil arasında ki sonuç ile fiil arasındaki NEDENSELLİK BAĞI da açıklanamamıştır...
SUÇUNUNSURLARI incelenirken; Eylemi gerçekleştiren FAİLİN net olarak Maddi-Manevi olarak ortaya konması gerekir. TCK.nun bunu açık ve endişeye yer vermeyecek şekilde açıklanmamıştır. Burada her bir kişi için SUÇ Olduğu ileri sürülen EYLEMİN ne olduğu ve bu eylem ile Fail arasında ki İLLİYET Bağının ne olduğu hiç bir endişeye yer verilmeyecek şekilde açıklanması gerekir.
e)MÜVEKKİLİN DARBE TEŞEBBÜSÜ AŞAMASINDAKİ KONUMU ve DARBEYE BAKIŞ AÇISI;
Müvekkilim; bugüne dek ciddi bir Siyasi ve Örgüt Suçlamaları ile ilgili bir soruşturma da geçirmemiştir. 15 temmuz 1916 Gecesi; Ülkenin bazı Bölgelerinde ; bir kısım TSK.nin ve EMNİYET KUVVETLERİNİN de içinde bulunduğu ve yürüttüğü bir DARBE TEŞEBBÜSÜ yaşanmıştır...Müvekkilimin, bu Darbe Girişiminde etkili olan ve yapan FETO/PDY Örgütü ile bir bağlantısı olmadığı gibi; TARAFTARI da OLMAMIŞTIR.
Yukarıda da açıkladığımız gibi;Müvekkilim, sıradan bir Özel Sağlık Kurumunda Memur olarak ; Görevinin GEREĞİNİ de en iyi şekilde yapmıştır.
Müvekkilimle ilgili olarak; Dava dosyasında ve eldeki mevcut görev dosyalarında da anlaşıldığı üzere; 15 TEMMUZ GECESİ YAPILAN HAİN DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili bir SUÇLAMA da YAPILMAMIŞTIR...Müvekkilimin anılan HAİN FETO ÖRGÜTÜ ile hiçbir Bağlantısı ve ilişkisi olduğu da BELGELENEMEMİŞTİR...
Müvekkilim GÖZALTINA Alınmış ve bu konuda önce EMNİYET MENSUPLARINCA,sonrada C.BAŞSAVCILIĞINCA da gereken soruşturması yapılarak; TUTUKLANMAYA SEVK OLUNMUŞTUR. Savunması alındıktan sonrada "ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇLAMASINDAN " TUTUKLANMIŞTIR. Soruşturma Safhasında esas alınan suç isnatlarının hiç birisinin SUÇ Kriterleri ile de bir ilgiside yoktur. SOMUT ve İNANDIRICI bir DELİL ile de UYUŞMAMAKTADIR.
Ayrıca bu konuda Müvekkilim hakkında İSTİHBARATA dayanan bir BELGE ve BİLGİ de yoktur. Müvekkilimin FETO Örgütüne ÜYE olan ve yakın olan kişierle de bir ilişkisi yoktur.Dosya bilgilerinden anlaşılacağı üzere; DARBEYE KALKIŞMA ve FETO ile BAĞLANTISI Olduğuna ilişkin bir MADDİ DELİL de yoktur.
Olay anında ; herkes gibi Müvekkilde panik ve endişe içindedir.... Bu Psikoloji içinde yanlış kararlarda istemeyerek alınabilirde... Konuşmalar ve bazı öngörüler HATALI olabilir. Bu olguları suç kabül edip; Yargılamak yanlış olsa gerek...Çünkü, Herkes bir ENDİŞE içinde...Ne olacak?...Ne olacağız?...
FETO'ya mersiye dizen Siyasiler, Bürokratlar, Medya Mensupları... Darbe Başarısız olduğu anda; Hepsi de FETO CEMAATİ Aleyhine Saldırya geçti.
Sayın Mahkeme Heyeti...
Müvekkilimle ilgili olarak; Dava dosyasında, eklerinde ve mevcıt Görev dosyasında da anlaşılacağı gibi;15 TEMMUZ GECESİ YAPILAN HAİN DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili bir SUÇLAMA da YAPILMAMIŞTIR... Müvekkilimin anılan HAİN DARBE FETO ÖRGÜTÜ ve DARBE GİRİŞİMİ ile ilgili hiçbir bağlantısı ve ilişkisi olduğuğu da BELGELENEMEMİŞTİR....Müvekkilim ; Tutuklanmıştır...
Müvekkilim, özel bir Sağlık Kurumunda Memur konumundadır.Bu DARBE GİRİŞİMİNİ; DOĞRUDAN DOĞRUYA veya DOLAYLI OLARAK; DESTEK VERME veya OLMA DURUMU da yoktur.
Olay anında O da herkes gibi panik ve endişe içindedir.Bu Psikoloji içinde yanlış kararlar alınabilir. Konuşmalar ve bazı öngörüler hatalı olabilir. Bu OLGULARI ; SUÇ kabül edip Hüküm Kurmakda yanlış olsa gerek...
Çünkü, herkes Ne OLACAK? Ne OLACAĞIZ?...Sıkıntısı yaşıyorlar...
Olay gecesi,başta Mülki Amirler olmak üzere,TSK.Mensupları, Emniyet, Yargı Mensupları ve özeliklede C.SAVCILARI....Darbe gecesi en çok sıkıntı yaşayıp, ne olacağız? ENDİŞESİNİ Yaşadılar...
Olay gecesi saat:22.00 de Eşim Beni Uykudan;"DARBE yapılıyor." uyarısı ile uyandırdı. Tv. Kanalları bu konuda yarışır gibi yayınlar yapıyorlar...Sayın BAŞBAKAN; " DARBEYE KALKIŞMA VAR..." Açıklamasını yaptı. Bu açıklama DARBE EYLEMİNİN BOYUTLARINI sergilemektedir.
xxxxxxxxxxxx
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİNİN 2017/ 1809-5115 Nolu ve 26.10.2017 Günlü BOZMA KARARI....
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi; Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin, "SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMAK.." Suçundan verilen 12.05.2017 günlü 2017/ 1274-1165 Sayılı Kararı ile ONAMIŞTIR..."
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, BOZMA KARARINDA;
"ÖRGÜT ÜYESİ,Örgüt amacını benimseyen ,örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi İRADESİNİ; Örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği;Örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgütün hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgüt ile organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ canlı, geçişken ,etkin,faal ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ oluşunun özelliğin en önemli unsurudur.Örgüte yardım veya örgüt adına suç işlemede örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir yada talimatları vardır.Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin hiyerarşisi dahilinde fiilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusunu yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
....................................................
.....Örgüte sempati duymak yada örgütün amaçlarını, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler ÖRGÜT ÜYELİĞİ için YETERLİ DEĞİLDİR....
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı iistemesi , katılma iradesinin devamlılık arzetmesi gerekir.Örgüte üye olan kimse,bu örgüte girerken konun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kasdı ve iradesi ile hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu ile saikin " SUÇ İŞLEMEK AMACI" olması aranır....
......................
Yüksek Mahkeme; bu gerekçe ile Mahkemenin MAHKUMİYET Kararını BOZDUĞU gibi; TUTUKLU ŞÜPHELİNİN de TAHLİYESİNE Karar vermiştir.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİNİN bu KARARI; Bizlere bir IŞIK tutmaktadır.
Sayın Mahkeme Heyetinin bu Kararı irdeleyerek; gözönünde TUTACAĞINA ve TUTMASI Gerekeceiğne de inanıyoruz.
Çünkü; Müvekkilime isnat edilen suçlamadan daha ağır bir suç işleme ithamı ile karkarşıya olan; Kararda adı geçen TAHLİYESİ yanında Müvekkilime isnat İSNAT edilen SUÇ İSNADI; çok hafif bir isnat olsa gerek....
Sayın Mahkeme Heyeti...
Ben ilerleyen yaşım gereği; Ülkemizdeki ASKERİ DARBELERİ ve Kalkışmaları bir YURTTAŞ olarak yaşamış,izlemiş ve sonrada bunların OLUŞUMUNU incelemiş bir HUKUKÇUYUM...
A-27 Mayıs 1960 Askeri Darbesini....
İlkokul son sınıf öğrencisi iken; sabahın erken saatlerinde Merhum Albay TÜRKEŞ'in Radyodaki Sesi ile öğrendim....Sonrada Radyodan söylenen Marşları dinleyerek; askeri darbeyi anlamaya çalıştım...
Bir BAŞBAKAN ve İki BAKAN; İDAM SEHPASINA GÖNDERİLDİLER.....
B-21 Mayıs 1963 HARBİYE Öğrencilerinin DARBE Girişimi....
Sabaha karşı radyodan öğrendim.Ortaokul 2. sınıf öğrencisiyim.
Bu olaydan 23 gün önceleri Aynı Ekibin 28 Nisan Ayaklanması ortaya çıkmıştı.Fısıltı Gazetesinden öğrendim. Dönemin Siyasi Yönetimi sesizce önledi ve olayı kapattı...
Ancak 21 Mayıs DARBE Kalkışılmasından; Talat AYDEMİR, Feti GÜRCAN ve bir Harbiye Öğrencisi İDAM Edildiler... Bazı Harbiye öğrencileri çeş,itli cezalara mahkum edildiler....Harbiye Öğrencileri TOPLUCA Okuldan-Harbiye- Uzaklaştırıldılar...HARBİYE; Tarihinde ilk defa 1963 yılında Mezun veremedi ve TSK.ne SUBAY Veremedi...
Çünkü...O günlerde siyasi bir söz dolaşıyordu...
"TÜPTEN ÇIKAN MACUN, TEKRAR TÜPE GİRMEZ..."
Yani"KIŞLASINDAN dışarı çıkan ve SİYASETE giren Subay; Tekrar Kışlasına dönemez... "
Görüşü ile Harp Okulundan uzaklaştırıldılar...
Ama...Dönemin Yönetimi ve Büyük Devlet Adamı merhum İSMET PAŞA bu GENÇLERE; Üniversite Sınavını açmak suretiyle ÜNİVERSİTELERE Aldılar...Bu Öğrencileer, Eğitimlerini tamamladıktan sonra ÜLKE YÖNETİMİNDE GÖREV ALDILAR...
Tanıdığım Dostlarım;YARGITAY Onursal Daire Başkanlarından ve mesleki birikimlerini bizler için Kitaplara dönüştüren Sayın MÜSLÜM TUNABOYLU...Mülkiye Müfettişlerinden TURAN ÇATALOĞLU...Eski Milletvekillerinden merhum İSMET ERGÜL...Ve nice İşadamı...Bu öğrenciler bir Vakıf kurdular... " 21 MAYISÇILAR VAKFI "
21 Mayısçılar; "Ülkemizde bir EKOL oldular..." Bu ÜLKENİN YÖNETİMİNDE BİZDE VARIZ...." dediler...
C-12 MART 1971 Askeri Müdahalesi...
12 Mart 1971 Askeri Müdahalesi...
Anadolunun bir köy İLKOKLUNDA Öğretmen iken öğlen Haberlerinde radyodan Spiker Çetin ÇEKİ'nin sesinden duydum....
Darbe METNİ;
"Hükümet ve Parlamento; süre gelen tutum ve davranışları nedeni ile;
Ülkemizi bir Kardeş kavgasına götürmüş...
Bunun Partilerüstü bir anlayışla değerlendirilerek; İnandırıcı bir Hükümetin oluşturulmasını ve Anayasanın öngördüğü reformların tahakkuk ettirilmesini...
Bunun yerine getirilmediği takdirde TSK; İç Hizmet Kanunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak; Yönetime ELKOYMAK Düşüncesindedir....."
Hükümet İSTİFA etti...TBMM.nin Fes edilmesi özel uğraşılar sonunda önlendi....15 Mart günü dönemin Anamuhalefet Lideri ve Büyük Devlet Adamı Merhum İNÖNÜ;Endişeli olduğumuz günlerde hepimizi rahatlatan bir demeç verdi....
" ÇOK ÖNEMLİ BİR GÜN ATLATTIK..." dedi...
O gün TBMM.nin Fes edilmesi önlenmiştir....Sonra kısa bir sürede; az zayiat vererek ve DEMOKRASİYE Dönerek ; bu kesintiyi de atllatık...Yalnız 3 Gencin SEHPAYA Gönderilmesini önleyemedik...
D-12 EYLÜL 1980 Askeri Darbesi....
Güney Anadolu Bölgemizin bir ilçesinde Hakim iken;Sabah Adliyeye giderken; Hasan MUTLUCAN'ın Radyodaki Kahramanlık Türküleri ile öğrendim, ASKERİ DARBEYİ....
İlçenin Bürokratları; Kaymakam Beyin Lojmanında biraraya geldik. SIKIYÖNETİM Komutanlığı Bildirileri yayınlanıyor.
Ortalıkta görülmeyen TÜRKEŞ'e teslim ol çağrıları...
İlçe Belediye Başkanı Merhum H. AYGÖREN; " Şimdi İSMET PAŞA'DA YOK...Ne Yapacağız? " dedi ve Darbenin önlenebilir gücünün İSMET PAŞA olduğunu söyledi..
HUKUK KURUMLARI ve Hukukçular Baskı altına alındılar...17 Yaşında bir ÇOCUK; " ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ? " görüş ve açıklamaları ile -Yaşı Büyütülerek- İDAM SEHPASINA gönderildi....
E-2005 li Yıllarda ASKERİ E. MUHTURA:
Cumhurbaşkanlığı Seçiminde ciddi bir kriz yaşandı.
Sayın Mahkeme Heyeti...
Ben Anadolunun Kırsalından gelerek; bulunduğum konuma geldim....
Bizim Anadolu'nun köylerinde; O zamanlar KÖY Odaları olurdu belirli Ailelere ait. Evinde işlerini tamalayan Aile Büyükleri bu odalarda Öğle Vaktine dek oturup sohbet ederler ve zaman geçirirler.. Mevcut Hükümeti ; kendi dünyalarında kimi beğenmez eleştirir....Kimi beğenir över... Sabah ki süreçte mevcut Hükümeti yıkarlar...Yeni bir Hükümet kurarlar...Sonra evlerine dağılırlar ve işlerini tamamladıktan sonra; aynı odalarda toplanırlar. Öğleden sonrada aynı şekilde akşama kadar ki süreçte de sabah kurdukları mevcut Hükümeti yıkarlar...Yeni bir Hükümet kurarlar...Bunları; FETOCU veya ERGENEKONCU diye toplamamızda olamaz....
Eski Başbakan-Cumhurbaşkanlarından Merhum DEMİREL;" Subay gazinosunda iki-üç subay bir araya gelir...Konuşurlar ve İhtilal yaparlar.." Ve merhum DEMİREL; " Bunlar KONUŞAN TÜRKİYE'nin SESLERİ OLSA gerek..." der..
Sayın Mahkeme Heyeti;
Yaptığım inceleme ve araştırmalarda DARBELERLE ilgili olarak şu BİLİMSEL DÜŞÜNCEYE ulaştım...
"OSMANLI TOPLUM-Devlet-YAPISINDA; ve özellikle de İSTANBUL'da; MEDRESE -YENİÇERİ OCAĞI bir UYUM İÇİNE Girip "İSTEMEYÜZZZZZ"...diyaerek; zaman zaman HOŞNUT olmadıkları DEFTERDAR ve SADRAZAM BAŞI YEDİKLERİ Gibi; bazen de PADİŞAH da DEĞİŞTİRMİŞLERDİR...
Ne yazıkki bu GELENEK; Osmanlı Devlet Yapısında VAR olsa gerek...Cumhuriyet Döneminde de bu GELENEĞİ Yıkamadık....
Zaman zaman da DEMOKRASİMİZN ve ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN üstüne; Merhum N.ERİM'in tabiri ilede; ÖRTÜ-ŞAL kapatarak; Askıya aldık...
Sayın Mahkeme Heyeti;
Sempati duymak bir GÖNÜL İŞİDİR... İnsan-yani BEN-güzel bir manken Hanıma , bir Bilim adamına...Bir Şaire..Bir Yazara...Bir Siyasi Lidere....Sempati ile bakıp ilgi duyabilirim...Antipatide duyabilirim... Bir başka Hanım bana ilği ve sempati duyabilir....Antipatide duyabilir.
GÖNÜL...Herşeye konar...
GÖNÜL ; YASAK -FERMAN DİNLEMEZZZZ...
Yüzyıllar ötesindenHalk Ozanı DADALOĞLU; Topluma sesleniyor....
" Devlet etmiş hakkımızda Fermanı...
FERMAN Padişahınsa; Dağlar Bizimdir..." diyor...
xxxxxxxxxx
En nihayet...Başta Kamuoyunu, Mahkemeleri, Şüpheliler ve Tutukluları RAHATLATAN bir KARARA; YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ 26.10.2017 Gün ve 2017/1809-5155 Nolu BOZMA Kararı ile NOKTAYI Koydu. BOZMA Kararı gayet açık ve nettir...
"Örgüt Üyesi; örgüt amacını benimseyen, örgütün yapısına dahil olarak bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini Örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgütün hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgüt ile organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ,canlı, geçişken, etkin ,faal emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyeraşik konumu tespit eden bağ oluş özelliğin en önemli unsurudur. örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir yada talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesisinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emeir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusu içine girmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı Örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgüt ile organik bağ kurulmalı....Kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.Ancak niteliği,işleniş biçimi, meydana gelen zarar....Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak,örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi,katılma iradesinin devamlılık arzetmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiileri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olma kastı ve iradesi ile hareket etmelidir. Suç işleme amacı ile kurulmuş örgüte üye olmak suçu içinde -sakin işlemek amacı-olması aranır.
xxxxxxxxxxxxx
Sayın Mahkeme Heyeti;
1920 li Yıllarda Yaşanan bir OLAY....
Bir İstanbul Hanımefendisi anlatıyor...
"1920 yılı ....İstanbul İngiliz Askerlerince İşgal altında...Her yer, sokak, cadde İngiliz Askerlerinin denetiminde...Ajanlarla sarılı
Lise Öğrenimini yeni tamamladım...Genç ve güzel bir kızım...Taliplilerim çoğaldı. Uzun boylu ve yakışıklı bir Avukat olan Gençten Karar verdim...Nişanlandım...Çok da seviyorum Nişanlımı...Gece geç vakitlere kadar Cehizler hazırlıyorum... Çok da mutluyum....
Mahallede bir dedi-kodu yayıldı...Ayşe'nin-Benim- Nişanlısı Avukat değilmiş...İşsiz-güçsüz ve Cami önlerinde Cenaze Tabutu taşıyan , karın tokluğuna mezar kazan avare birisiymiş!....
Babam ile izlemeye aldık...Öğlen namazında; Süleymaniye Camiinde...İkindin Namazında Fatih Camiinde Tabut taşıyor!...
Yıkıldım...Kendisini çağırdık...Nedir bu rezalet!..Hani Avukattınız?
Cami önlerinde Tabut taşıyorsunuz!...
Hiçbir cevap vermedi...Nişanı bozduk...
Başka birisi ile evlendim...İngiliz Askerleri; İstanbul'u terk ettiler... İstanbul ÖZGÜR bir KENT....1930 lı yıllar...9 yaşında oğlum ile ele ele tutuştuk; Taksim Meydan'ından İSTİKLAL Caddesine doğru yürüdük...
Ayrıldığım eski Nişanlım karşıma çıktı....Heyecanlandı ve ceketinin düğmelerini kapattı...
( Sayın Heyet....
Ben; GEZİ Olayları sırasında bir TV. Kanalında TAKSİM ALANIN; Hukukumuz ve Dünya Hukuku Açısından değerlendirmesini Canlı yayında YORUMLAMAK için bu güzergahta bir GAZ YEDİM Kİİİİİ!.....
Bu Konuda Teknik Bilirkişi Gerekirse; Sayın Mahkeme beni görevlendirebilir....)
"Size bir çay ikram edebilirim..." dedi.
Kabül ettim...Bir pasaja girdik ve Tabelada; Av. olarak Adı var. Av. Bürosuna girdik. Masasındaki Av...... yazısınıda gördüm. Yardımcısı-sekreteri bayan- geldi...Günlük iş proğramını iletti.
Çok heycanlandım ve kendisine hitaben; " SİZ GERÇEKTEN AV. mısınız?..."
Yüzüme baktı ve gülümsedi..."EVET...Av.ım..." dedi...
Cami önündeki TABUT Taşıma olayını sordum....
Çok heyecanlandı. Ve Devam etti;
"İstanbul İşgal altındaydı...Her yer İngiliz Ajanları ile doluydu.
Ben ve bazı arkadaşlarım, ANADOLU' DA Kurtuluş Savaşını başlatan M. KEMAL Ve SİLAH ARKADAŞLARININ KUVA-I MİLLİYESİNE; Cenaze görüntüsü vererek; ANADOLUYA; TABUT İÇİNDE SİLAH KAÇIRIYORDUK... Bunu Ailem dahi bilmiyordu. Kimseyede söyleyemezdim..."
İşte; T. CUMHURİYRTİ; M.KEMAL ve SİLAH Arkadaşlarının KUVA-I MİLLİYESİ....Bu Orduya SİLAH GÖNDEREN Cesur ve Yürekli İnsanlarımızın Gücü ile kuruldu...
Bu Devlet...Bu Cumhuriyet...AŞKLARINI...SEVĞİLERİNİ....Feda eden Yiğitler tarafından kuruldu...Kuruluş Temelleri sağlam...
Sayın Heyet....
FETO ve benzeri DİN BEZİRGANLARINCA; bu Devlet...Bu Cumhuriyet yıkılmaz...Yıkılamaz...Ve Yıkmaya da Güçleri yetmez...
KARARINIZ Nasıl OLACAKTIR?...Bilmyorum...
Ama tahmin edebiliyorum...Kararınızı Av. olarak Benim için değil...Şüpheli Müvekkilim için HİÇ DEĞİL....
KENDİNİZ İÇİN...DEMOKRASİMİZ ve HUKUKUMUZ için veriniz... İleride VERDİĞNİZ KARAR OLUMSUZ OLARAK TARTIŞILMASIN....
xxxxxxxxx
Mahkeme Kararı ve Sonuç....
İlk celse TAHLİYE KARARI....
Sonra da BERAAT KARARI....
xxxxxxx
Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde benzer bir FETO davasında Genç bir AV. Kızımızı Savundum...Mahkeme Heyeti ilk celse BERAAT...Dedi...
Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde , bir Emniyet Görevlisi....Benzer Dava BERAAT Kararı....
xxxxxx
Van Ağır Ceza Mahkemesinde bir EMNİYET Mensubunun Davasını üstlendim...Van Cezaevinde Kendisi ile Av. olarak görüşme yaptım...Görüşme; Müvekkil-Av. görüşmesi GİZLİ Olur...GÖZLEMCİ Huzuru ile görüştüm...
DURUŞMA Günü; Mahkeme huzurunda TUTUKLU Emniyet Görevlisi Müvekkil Savunmasını yapttı...
Bende Avukatı olarak; Hazırladığım Benzer Savunmayı kısmen okuddum ve Kısmende Tepki vererek Savunmada bulundum...
İDDİA MAKAMINI Temsil eden Genç SAVCIMIZ;
" ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAMIZ HAZIRDIR...." dedi ve Flaş Diski Mahkemeye sundu...
Ben hemen İTİRAZI Sözlü olarak açıkladım...
" Sayın İDDİA Makamı...Tutuklu Müvekkilin Savunması yeni alındı, Mahkemece...Ben Avukatı olarak SAVUNMAYI Yeni yaptım ve yazılı Metni Mahkemeye yeni sundum...
Siz Dosyayı ve Sunulan Delilleri SAVUNMALARI Önceden nasıl hazırladınız ve Flaş diske aldınız? "
Mahkeme Başkanı bana işaret etti; Ses çıkarmamam için...
Tutukluluk Halinin Devamı...Birkaç belge ve Tanıkların dinlenmesi için Ara Kararı verdiler...
Duruşma Günü Yaklaştı...Müvekkilin yakınlarının aramasını bekliyorum...Aramadılar...Ben arıyorum ve ulaşamıyorum...
Eskişehir İlçelerinin birisindeki bir NOTER Aracılığı ile bana "AZİLNAME..." tebliği...
VAN CEZAEVİNDE; TUTUKLU... Ama; AZİLNAME Eskişehir Bölgesinde bir NOTER Aracılığı ile geldi...
Evet... Bu bölümde bu kadar olsa gerek...
Saygı ile...