YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR.... 2. BÖLÜM....
Sn. Turan Ateş bey 'in "YAŞAMIMIN ÖYKÜSÜ ve UNUTAMADIĞIM ANILAR.... 2. BÖLÜM...." başlıklı makalesini sız değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Mezuniyet sonras; Kırşehir İl emrine Köy Öğretmeni olarak atamam geldi ve en 40 tane İLKOKUL ÖĞRETMENİYİZ....
"KIRŞEHİ'DEN YÜKSELİR DALĞA DALĞA SESİMİZ...
AYDINLIK MEŞALESİ ÜLKENİN BİZLERİZ...
İLERİ...MARŞ İLERİ....HEP İLERİ...."
Sözlerini içeren Kırşehir İlköğretmen Okulu Marşını duygulu bir şekilde söyleken; Kuraları çektik...
Kaman ilçesi , Akpınar Bucağı PEKMEZCİ KÖYÜ İLKOKUL ÖĞRETMENİ....Olarak görev yerimizde belirlendi...
Dört Öğretmen arkadaşız...Üçümüz aynı sınıfta ikimiz Yatılı olarak yatakhanede kaldık...
Valizlerimiz ve bekar yataklarımız yanında az da olsa ev eşyaları ile köyün yolunu tuttuk...
Okulun Önüne indik....Bizlere ev gerekli...Köyün İleri geleni Merhum SÜLEYMAN KAYA....Hemen haber ulaştırıldı ve geldi...Köylü Yurttaş Kış Mevsiminde Ankara'ya...Veya Kırıkkale'ye...Ankara da TKİ...Türkiye Kömür Tevzi Kurumunda çalışyorlar...Yazın ailelri ve çocukları köye dönüyorlar...Bir Kısmı da Kırıkkale'de MKE. Mermi- Fişek üretim Fabriksında çaılıyorlar...
Süleyman KAYA; kalacağımız evleri belirledi ve anahtarlarını kendilerine bırakılan kişilerden getirmeleri için bir kaç genç görevlendirildi...Bir evden yufka yapılıyormuş...O eve haber...Yumurtalı, peynirli ve soğanlı yufka yapılsın ve ayran-çay geldi....Duvar dibi de hoş...
İleri gelen bir aileye haber...Gülük-hindi- kesilecek...Pilav, salata ,üzüm, karpuz akşam yemeği...Üç tanede yer yatağı hzırlanacak...Süleyman KAYA'nın talimatları....
Köyde bazı kişiler arasında Kavga olur...Süleyman Kaya; taraflara Hindi, yemek ve alkol cezası verir...Toplanılır...Kişiler barıştırılır...
Köyden de anlattılar...Kendiside anlattı...
Homurlu denen kendi köylerine ile komşu köyden gelirken-tabi yayan-peşinden bir jip gelir ve durur...Yıl 1954...Eylül Ayı sonları MEBUS Seçimleri var...Jip, DEMOKRAT PARTİNİN....KAYA'yıda arabaya alırlar. Önde oturanlardan biris de KAMAN İlçesi Belediye Başkanı ELVAN KAMAN....
Süleyman KAYA'ya çeşitli sorular...Hangi Partidesin?Oyunu hangi Partiye vereceksin?
Süleyman KAYA; " Ben MİLLET Partiliyim...Oyumu o partiye vereceğim...."
Jip içinde bulunan birisi; " Sen Oyunu M.P.sine vereceksen, neden D.P.nin Jipine bindin?"
Süyeyman Kaya ; " Ben binmedim...Siz bindirdiniz. durdurun Jipi ineyim..." der...
Arabanın önünde oturan kişi; "İsmini bağışla..." der...
" Süleyman Kaya ..."
Soran kişi; Emekli Paşa ve Mebus Adayı... "Süleyman KAYA'yı sıkıştırmayın...Bu sefer oyunu PAŞASINA verecek..."
Bizim Süleyman KAYA; "Paşam...Kusura bakmayın...Size yalan söyleyemem...Benim Oyun sahibi var...Osman BÖLÜKBAŞI..."
Bu sefer PAŞA; " Süleyman...Sizin köyden kaç SEÇMEN var?...Bize ne kadar OY çıkar?"
Süleyman KAYA; "Paşam...Bizim köyde 400 Seçmen var... 18 tanesi CHP...28 Oy DP. ye geriside MP.ne...."
PAŞA'ya da çevrsindekile 250 Oy var bu köyden diye gerçe-
ği konuşmazlar...
Paşa; " Süleyman...Sen yanılma!..." Süleyman KAYA...Rakamlarında israrcı... Köye gelinir.
Süleyman KAYA; " Buyurun Paşam ..Bir fakir Kahvesi içelim..."
PAŞA; " Sen o kahveyi BÖLÜKBAŞI'ya sakla..." der...
Süleyman KAYA; " Köyün adı PEKMEZCİ...Pekmez şerbeti Bölükbaşı'ya da yeter,Sizede yeter..." Cevabını verir...
PAŞA; Süleyman Kaya'a Muhtarın evine götürmesini ister... Muhtarın evine girip otururlar...Ama; Paşa Seçim sonucun Süleyman KAYA'dan almış...Muhtara çıkışır...Muhtar Süleyman KAYA'ya" Lan... PAŞANA neden böyle yapıyorsun?"
Kaya; " Ben Paşama doğruyu söylüyorum...Paşama bu köyde 28 OY Var..." der....
Paşa sonucu Süleyman KAYA'dan almış... Süleyman KAYA; " Paşam...Bunların hepsi sateker!"der..
Paşa Sonuçları izlemiş ve PEKMEZCİ KÖYÜNÜ Özellikle izlemiş...DP. 28, CHP .18, Gerisi MP.nin...
Paşa Mebus olamamış ama TKİ Genel Müdürü olmuş...
Süleyman KAYA'ya bir metup gelir PAŞADAN....
"Senin gibi insanların nesli tükeniyor....Ankraya beklerim..."
KAYA; Kardesini, yeğenini ve komşusunu TKİ.den işe aldırmış...Kaya kime mektup verip Paşaya göndermiş ise işe alınmış...
Paşaya; "Süleyman Kayanın Köylüsüyüm..." diyen TKİ den işe girmiş...
Evet....Atandığım ve iki yıl süreyle çalıştığım Anadolu köyü ve Köylüsü....
xxxxx
Köyde İlkokul Öğretmenliği hoş ve rahatlatıcı bir yönü vardı. Sonra Kaman-SAVCILI KASABASINA Atandım... Orta Okulda da derslere giriyordum...
Ancak; ÜNİVERSİTE Öğrenimi idealim idi....
Lise Diploması gerekiyordu, Üniversiteye girebilmek için...
Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne başvuru için gittim... Zor ve Kazık olarak tabir edilen bir Lise sordum, Milli Eğitim görevlilerine...
Beni Ankara-Kurtuluş Lisesine yönlendirdiler...Yıl 1971...12 Mart 1971 ASKERİ Darbesi...Yazarlar...Öğretmenler...Üniversite Gençliği...Üniversitedeki Bilim İnsanları...Mamak Cezaevi 3. Sınıf Otel Konumuna dönüşmüş idi...
ÜÇ GENÇ DARAĞACINA Giderken; Ülke yeni bir sıkıntılı Döneme dogru kaymıştı...
1971 yılı Üniversite Giriş Sınavına Silahların şakırdadığı bir dönemde girdim....317 cvarında bir Toplam Puan....Hukuk Fakültesi tamam gibi...Lise Bitirme sınavında Cebir Dersim var, takıntılı...Eylül Sınavı ...Olmazsa Ekim Ayı sonlarında TEK DERS Sınavı....
Ancak....ASKERLİĞİME KARAR Alınmış; Köyde ER ÖĞRETMEN.... Askerlik ile İlişkisi yoktur Belgesini alamadım... Üniversiteye kayıt yaptıramadım...İki YIL Bekleyiş içine girdim...
Yıl 1973...Diyabakır Eğitim Enstütüsü Matematik Bölümü...Kayıt yaptırdım ve devam ediyorum...
Üniversite Sınavı İPTAL Edildi...20.000 kişi TAM PUAN almış...
Sınavdan bir gün önce; Ankara-Site Öğrenci Yurdunda 200 tl. karşılığında 20. soru teklif ettiler...Ben inanmadım ve de almadım... Dağıtılan TEST sorularına dikkat ettim...Bir kaç soru gözümün önüne geldi...
Feto Örgütünün etkili olduğu dönemdeki; Hakimlik-Savcılık Sınavı gibi, TAM PUAN Alanlar çoğunlukta ve hepsi de FETO Örgütü mensubu gibi...Ama; Bir Dershane Sorular ele geçirip satışını yapmış...
1973 yılı Eylül Ayı sonunda yeniden Sınavlara girdik... 400 civarında bir Puan ile Ankara Üniversitesi HUKUK FAKÜLTESİ Öğrencisi olduk...
Yeni bir yaşam süreci başladı...
Yatılı Okul Öğrenciliği....Köy Öğretmenliği ve Üniversite Öğrenciliği...
Mutluydum...İsteğim yerine gelmişti...HUKUK ÖĞRENİMİ....
14 Ekim 1973 Milletvekili Seçimleri yapıldı ve Merhum Ecevit'in CHP si birinci Parti olmuş ve KOALİSYON Pazarlıkları yanında, ASKER İçindeki Darbeci Subaylar ve etkileri devam ediyordu...
1973 Yılı Aralık ayı Maaşımı aldım ve Köy Okulundan sessizce ayrıldım...Ankara-Cumhuriyet Öğrenci Yurduna yerleştim...
Okula hızlı başladım....Derslerin dışında Konferanslar ve Seminerleri kaçırmıyordum...Aydınları...Yazarları...Bilim Adamlarının konferanslarını kaçırmıyordum...
Merhum ECEVİT ve ERBAKAN bir araya geldi ve KOALİSYON HÜKÜMETİ Kuruldu...
İlk İş oalarak; CUMHURİYETİN 50.YILI Anısına bir GENEL AF'ın TBMM.de ÇIKARILMASI...Afı Engellemek için sokak gösterileri yanında Yurt Baskınları....Sağ Görüşlü Öğrencilere bu eylemler yaptırılıyordu.
AF Yasası TBMM.de; Millet Meclisinden geçti ama; C.SENATOSU sıkntılı ...Çünkü Muhalefet çoğunlukta...AF Yasası C. SENATOSUNDA Döndü...Yeniden M.M.ne geldi.Bu MİLLET MECLİSİ; SALT Çoğunluğu gerekliydi ..Oylama da sabaha karşı birşeyle oldu...AF YASASI TCK.nun 141. ve 142. Maddelerini Kapsamına ERBAKAN'ın MSP.nin bir kısım Üyelerinin Oyu ile çıkarılamadı....
Konu; CHP Gurubnca ANAYASA MAHKEMESİNE Taşındı...Anayasa Mahkemesi bu Maddeleri de EŞİTLİK İLKESİNE Aykırılık nedeni ile İPTAL Etti. AF YASASI Kapsamına TCK.nun 141. ve 142. Maddeleri de dahil edildi...
Yani; TBMM.nin Olumsuz Kararını Yüksek Mahkeme Kaldırdı...
İşte böyle bir safha ve uygulamalar içinde HUKUK ÖĞRENİMİ Görüyordum...
Bir Süre sonra KIBRIS BARIŞ HAREKATI.....Karaoğlan ECEVİT!.....
DEMİREL'in Birinci M.C.HÜKÜMETİ...Hukukun Askıya alınması çalışmaları ve Hukukçuların yansıyan tepkileri....
Merhum ECEVİT'in CHP+MSP Koalisyon Hükümetinden çekilmesi...ERKEN SEÇİME zorlandı Parlemento...
Yılların Siyasi deneyimli Siyaset Adamı Merhum ; Ülkenin her yönden bir Karışımını bekledi... BOZBEYLİ'nin DP ise DEMİREL ile kurulacak bir Hükümete sıcak bakmıyordu...
Siyaset Bilimcilerinin TARİHİ BİR YANILGI olarak nitelendirdikleri CHP+MSP Koalisyonu....Merhum ECEVİT ise; SİYASİ YANILGI Olarak değerlendirdi.
Merhum İdare Hukuku Hocam AKIN DÜREN; "Koalisyonun bozulmasının hatalı olduğunu ve CHP içindeki MÜLKİYE CUNTASI olarak nitelendirilen SBF. de Partiye elatmış bir ekibin hatası olarak nitelendirdi.
Bozbeyli'nin DP.de Sadettin BİLGİÇ Grubu koptu ve Ülke yeni bir siyasi krize girdi. Bunalım yeni bir boyut kazandı...
Merhum DEMİREL+ERBAKAN+FEYZİOĞLU ve TÜRKEŞ'in oluşturduğu 1. Milliyetçi CEPHE KOALİSYONU Ülkeyi 5 Haziran 1977 SEÇİMLERİNE Götürdü.
1 MAYIS 1977 Taksim Faciası...Tam bir Katliam idi...Hala çözümlenemedi...
Seçim Gezilerinde merhum ECEVİT'e yapılan Suikast girişimleri...Saldırılar....Nihayet Başbakan SÜLEMAN DEMİREL'in Merhum ECEVİT'e elden ulaştırdığı MEKTUP....Bunalıma yeni bir Boyut getirdi...
Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal ENGİN Paşa bir anda Emekli edildi...
3 Haziran 1977 günü; Kızılay'da Yapı-Kredi Bankasının bulunduğu birimde ELLİNCİ YIL ATATÜRK Kitaplığında Ders çalıştım...Çünkü Haziran Dönemi Bitirme Sınavlarımızın süreciydi.
KOÇ ÖĞRENCİ Yurdunda kalıyorum...Saat 18.00 de Ders çalıştım ve Kızılay Meydanında Maltepe Semtinde bulunan KOÇ ÖĞRENCİ Yurduna yöneldim...
CHP.li Gençler; ellerinde meğafonlarla bağırıyorlar...
"Bugün saat 19.50 Genel Sekreter ORHAN EYÜPOĞLU'nun Radyo Konuşması İPTAL Edildi. Gnl. Bşk. ECEVİT ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMLARDA BULUNACAK...."
Maltepe güzergahına geldim...Aynı etkinlik CHP.li Gençlerden...
Yurda geldim ve bazı arkadaşlarla değerlendirme yaptık bir anlam veremedik.
Saat 19.50 yi bekledik...
Merhum ECEVİT; gür ve heyecanlı sesi ile;
" Proğram gereği konuşması gereken Genel Sekreter ORHAN EYÜPOĞLU'nun Konuşması iptal edilerek; KONUŞMA GEREĞİNİ duydum....Sayın DEMİREL'in Şahsıma elden Ulaşan Mektubunu; Kamuoyuna da açıklama yapmadadan da geçemeyeceğim... 5 Haziran 1977 günü Taksim Alanında Yapacağız Konuşma sırasında Uzun Menzilli bir silahla ateş edilerek öldürüleceksiniz.... Başbakan ve AP.Gnl Bşk.
Süleyman DEMİREL
Silahı kimin ateş edeceğini de bilmeniz gerekiyor... İstanbulluları Mitinge Davet etme cesaretini de kendimde bulamıyorum."
Mektup, kamuoyunda bir şok yarattı...Ve Ecevit Taksim Alanında çok kalabalık bir Kitleye hitap etti...
CHP; geçerli oyların %41,4 ünü alarak 213 Milletvekili çıkardı. Ama İktidar olamadı...
Merhum DEMİREL; 2. Milliyetçi Cephe Hükümetini, AP; MSP, MHP ile kurdu....Sıkıntılar devam etti....
xxxxxxxxx
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrenciliğim devam ediyor.
İlk Yıl Anayasa, Medeni Hukuk ve Roma Hukuku Dersleri çok ilgimi çekti...Seminerleri, Pratik kurları ve Hukuk içerikli Ankara birimlerinde yapılan Konferansları, Açık Oturumları ve bilimsel toplantıları kaçırmıyorum....
Fakülte 2. sınıf Öğrencisiyim...Ceza Hukukunun Genel İlkelerini içeren dersten çok hoşlanıyorum...Hocamız Doç.Dr. ERALP ÖZGEN....Merhum Hocamız çok güzel ders anlatır. Dinlememek mümkün değil...Bu anlatımlarda güzel de not tutarım...
Bize; iki saatlik Seminerde İDAM CEZALARINI Tartıştırdı...Ben de konuşmamda; Bu Cezaların SİYASİ SUÇLARDAKİ uygulamaları üzerinde durdum.
27 Mayıs 1961 Askeri Müdahalesi sonrası; Merhum MENDERES, F.RÜŞTÜ ZORLU ve HASAN POLATKAN'ın İDAMI...21 Mayıs Darbe Girişimi sonrası; TALAT AYDEMİR,FETİ GÜRCAN ve bir ASKERİ ÖĞRENCİNİN İDAMI....Sonrada DENİZ GEZMİŞ Arkadaşlarının İDAMLARI üzerinde durdum.
Bu İdamların SİYASİ Olduğunu...
1963 Yılında; ESKİŞEHİR PORSUK Çayı güzergahında Üç Alman Gencinin katli ve İDAM Kararını kapsamlıca anlattım....
PETER-RENATA adlı iki Alman Genci oto-stop yaparak ülkemizi geziyorlar.Eskişehir PORSUK Çayı havzasında çadır kurarlar...Birisi Sığır çobanı diğeri de koyun çobanı iki Yurttaş; gece çadırlarını silahla basarlar. PETER'i oldürürler. Genç RENATA'nın da ırzına geçip öldürürler ve Porsuk Çayına atarlar...
Dünyaya Rezil olduk...Mahkemeden KARAR: İDAM.....
Öldürülen Alman Gençlerin Aileleri, şikayetçi olmadılar ve İdam edilmemesini istediler...Ama...İKİSİ de SEHPA da CAN VERDİLER....
Ben eleştirimde; İki Alman gencinin Nişanlı olduklarını.. Kendilerini doğaya bırakmışlar...sevişiyorlar ve yaşamın -yaşamanın sarhoşluğu içindeler...
Bizim iki yurttaş; Eğitim yok...Cahil..."Kendinden olmayanı öldürürsen CENNETE Gidersin...." düşüncesi ile eğitilmişler...
İdam sehpasına giderkende SON SÖZLERİNDE; "BİZ BUNLARIN BU KADAR KIYMETLİ OLDUĞUNU BİLMİYORDUK...." Doğru... Kendilerine bu eğitim ve duygu verilmedi.
CEZA Hukuknda son ders...Sezon kapanıyor ve Sınavlara gireceğiz....Anfi çok Kalbalık, son ders olması nedeniyle olsa gerek...
Bende bir BUKET Çiçek yaptırdım. Anfide Merhum ERALP ÖZGEN Hocamıza Kürsüde vereceğim...Arkadaş grubum bilgi sahibi...
Bende hep öndeki ilk sırada otururum...Ders bitimine 7-8 dakika var....Ben Çiceği aldım ve Kürsüye çıktım...Hocamız durdu elini uzattı...
" Bir dakika HOCAM..." dedim ve Anfiyi Alkışlarla çınlatan Arkadaşlaıma döndüm...
"Arkadaşlar...
Buraya 5 yıl eğitimcilik yaparak geldim...Her Öğretim yılı sonunda; Öğrencilerimin saygı ve sevgi gösterileri ile uğurlanırdım. Şu anda o heyecanı yaşıyorum...
Bizi dünyaya annemiz-babamız getirdi.Onları mutluluğu var etti...Sanat dünyasına ise; Sanatçılarımız getirdi. Toplumlarda sanatı yayan, geliştiren ve toplumlara yön verenler de BİLİM ADAMLARIDIR...
Sayın Hocamızda heri kariyer de var...Gerek Eğitimcilik ve gerekse de Bilim Adamlığı...
Bu nedenle bu kürsüde, hepiniz adına elini öpeceğim..."
Anfi yıkıldı Alkıştan...Hocamız; " HAYIR!..." dedi. Ben Israr ettim...
Hocamız , "Bende seni öpeceğim..." dedi...Çicek sunuldu. El öpüldü Hocamızın. Ve beni öptü Hocamız...
Hocamız; " Eli öpülecek kadar yaşlı değilim...Ama kariyerime değer verdi Arkadaşınız..." dedi...
Hocamız çok çok heyecanlandı...Adım kaldı Fakülteden; " ERALP HOCAYA ÇİCEK VEREN ve ELİNİ ÖPEN..."
XXXXX
Öğrencilik dönemlerimiz, Yurtlarda Polis baskınları ve bazende -hepsi değil-hattini bilmeyen polis memurlarının hakaretleri...
Çok çok Hızlı Öğrenci hareketleri....Hakan YURDAKULER'in, BURHAN BARIN'ın ve EŞARI ORAN'ın yakınımda öldürülmesi olayları...
Eylül Sınavları döneminde; Bir gece sabaha karşı Emniyet Birimince Cumhuriyet Yurdunun basılması ve Yenişehir'de bulunan 27 Mayıs Kız Yurduna Taşınmamız...
Son Sınıf Öğrenciliğim VEHBİ KOÇ ÖĞRENCİ Yurdunda geçti...
xxxxxx
Ekonomi dersindeyiz...Hocamız ise eski J. Genel Komutanlarından bir Paşanın oğlu Doç.Dr. GÜRGAN ÇELEBİCAN....
Ekonomi Dersinde EKONOMİK SİSTEMLERİ Belirli süre anlattı..Kendisine Anfide de şu soruyu yönettim...
"Hocam....Bize bu anfide iki aya yakın bir süredir;
-KAPİTALİST Ekonomik Sistemi anlattınız; Özel sektör var. Amaç KAR...Kamu Sektörü yok...Uygulayan Ülke ABD...
-SOSYALİST Ekonomik Sistemi anlattınız. Kamu Sektörü var. Amaç HİZMET...Özel sektör yok...Uygulayan Ülke Sovyet-Rusya...
-KARMA Ekonomik Sistemi anlattınız. Her iki SEKTÖRDE Var...Kamu Sektörü ve Özel Sektör....Uygulayan Ülke is TÜRKİYE...
Bizde bir zamanlar ÖZEL YÜKSEK Okullar vardı. Üniversite sınavında başarılı olamayanlar; her yıl verdikleri bir bedel karşılığı bu Okullara devam edip Diploma sahibi oluyorlardı. Özel; DİŞ HEKİMLİĞİ YÜKSEK OKULU...MİMARLIK YÜKSEK OKULU...KİMYA MÜHENDİSLİĞİ... İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ....GAZETECİLİK YÜKSEK OKULU....TİCABİ-MALİ BİLİMLER YÜKSEK OKULU....gibi...Yıllık Ücretleri de 3.000-10.000 tl. arası bir ücret...Bunun yarısı Kardır...
Devlet Üniversitelerinde bir Öğrenci için Devlet 15.000 tl. harcıyor...
Özel Okullarla ilgili Yasa Anayasa mahkemesine taşındı ve Yasa İptal edildi.
Bu Okullar yerini; DEVLETLEŞTİRME ile Devlet Sektörüne dönüştürdü...
KARMA Ekonomide; Bir ÖZEL SEKTÖR her zaman DEVLETLEŞTİRME-KAMULAŞTIRMA İle KAMU SEKTÖRÜNE Dönüşebiliyor...
Ve Nasıl bir süreç izler?.."
Merhum GÜRGAN ÇELEBİCAN Hocam..."Soru ilginç...Önceden kestirmek ve tahmin etmek zordur..." gibi kısa beyan...
Açıklama doyurucu da değil...
1982 li yıllar....Merhum TURGUT ÖZAL; Tv. Konuşmasında ANAP Gnl. Bşk. olarak katıldığı toplantıda " Boğaz Köprüsünü, DDY. THY. ve benzeri Kurumları satacağım ..." dediğinde; bir şey anlamamıştık.
Meğer, bu kurumların Hisse Senetlerini satacakmış...Sattı da...
Ben o zamanlar; ÖZELLEŞTİRME denen Müessesinin etrafında dolaşmışım. Tıpkı Kristof COLOMP'un AMERİKAYI bulupda; Yeni bir KITA Olduğunun bilincine varamayıp; Sonradan AMERİKO VESPUÇİ'nin Ada değil; KITA Olduğunu Dünya ya ilan etmesi ve AMERİKO'nun adının verilmesi...Öyküsünü bana anımsattı...
Türkiye 1990 lı Yıllarda; bazı Kamu Sektör ve Kurumlarını Özelleştirme ile işlere başlandı ve Halende devam etmektedir.
Efendim; ÖZELLEŞTİRME denen Projede bizatihi Bana aitir.
Merhum DEMİREL'in KAP PROJESİ, Bizatihi bana aittir. KAP'I Elimden kaptılar..." dediği gibi...
" ÖZELLEŞTİRME PROJESİNİ de Bana aittir. Ve benim elimden kaptılar...
xxxxxxx
Bu süreçte Ben Ankarar Hukuk Fakültesini bitirdim...Ankara Belediyesinde memuriyete başladım...CHP; Ankara Belediyesinde yönetime merhum ALİ DİNCER ile devam etti.
1978 Yılı Başlarında DANIŞTAY İDARİ YARGI HAKİMLİK Sınavı açtı. Sınav engelini geçerek; DANIŞTAY'da HAKİM Olarak 31. Mart 1978 yılında göreve başladım....
Ayrıca ADLİ YARGI Hakimlik Sınavına da girdim...Bu Sınavıda Başarı ile aldım...Tercih Hakkımızı kullanmak için beklemedeyim...
ADLİ YARGI Hakimliğinde Karar kıldım....
BİR YILLIK HAKİMLİK STAJIMI da ANKARA ADLİYESİNDE tamamladım. 26 EKİM 1979 Günü YER BELİRLEME KURASINI çektim....
GÖREV Yerim DİYARBAKIR -DİCLE İLÇESİ HAKİMLİĞİ.....
12 Kasım 1979 günü akşamı otobüs ile Görev yerime Yolculuk başladı. 13 Kasım 1979 günü saat 15.00 de İlçeye geldim ve Göreve başladım....Kalabileceğim Otel yok. Lojman boşalmadı....Jandarmada yatıp -kalkıyorum...Tabiloddan yemek yiyorum....
Günle geçiyor. Bölgeyi az da olsa tanımaya çalışıyorum....
Kasım Ayı sonları ve Cuma akşamı Karakolda; C. Savcısı ve Karakol Komutanı oturuyoruz. KÖY Karakol Komutanı Uz. Çvş.un evi kurşunlanmış...Savcı arkadaş ve J. Komutanı mahalle gittiler...
Soruşturma devam ediyor....Karakola gelen -giden....Üç Yurttaş ve aynı zamanda kardeş... Gözaltındalar....Kazanın İleri gelenleri ve Diyarbak'ırın bürokrasisi
Ben gelişmeleri ve ziyaretleri ve ziyaretçileri izliyorum....
Karakol Komutanı olayı ve çözümü başka bir mecraya sürüklüyor...Gözaltında olan üç kardeşi ; Kaçak olan Kardeşlerini teslim ettiklerinde serbest bırakacağını ileri sürüyor.
C. Savcısı TUTUKLAMAYA Sevk etti....Delil arıyorum....DELİL ;
AT İZİ....İT İZİ.... Karakol Komutanı Uz. Çavuşun kaldığı konut; Sağlık Ocağının Lojmanı.... Lojmanın etrafında AT İZİ Görülmüş...İz takip edilmiş 2 km. ileride Şüphelilerin Hayvan Barınağında çıkmış...
Kurak hava...İz takibi de mümkün değil....
Hakim Karakolda yatıp-kalkıyor...TUTUKLANACAK Endişesi....
HÜKÜM; At izi ile İti izi ile ;adam TUTUKLANIRSA SOKAKTA KİMSE KALMAZ....Talep; İNANDIRICI DELİL YOK....TUTUKLAMA TALEBİNİN REDDDİNE....SERBEST BIRAKILMALARINA....
Cübbemde yeni...Koşete koyup dolaba koyuyorum, tozlanmaması için...Mübaşir Cübbeyi kaptı...Bir kokladı ve " ADALETİN KOKUSUNU ALDIM..." dedi...Yani bu olayda; TUTUKLAMA Yapılamayacağını Mübaşirde biliyor...
Mahkeme Yazı İşleri Müdürü ile, bana bir ihtiyaç malzemesi almak için caddedeki dükkanlara çıktık....Önünde geçtiğimiz Dükkanlardaki ESNAF...Kahve boşaldı herkes dimdik ayakta...Yazı İşleri Müdürüne sordum ve " bu nedir ?" Müdür beni merak ettiklerini ve herkesin TUTUKLAMA Beklediğini...Ancak SERBEST Bırakılmalarının beklenmediğini...Bu halkın Beni unutmayacağını söyledi....
Karakol Komutanı ve çevresi, "iki gün Tutuklu kalsaydı..."
suçsuz insan bir dakika dahi içeride tutulamaz....
Sabah Belediye Başkanı merhum Hüsammettin AYGÖREN ; tebrik için geldi...Görevimi yaptığımı söyledim...
Evet...İlk TEVKİF İSTEĞİ, böyle bir Karar ile sonuçlandı...
XXXXXXX
BİR RÜŞVET OLAYI....
İki kardeş Bursa İline giderler çalışmak için...Kavağaya karışırlar ve bir kişiyi BICAK ile yaralarlar...
Yaralama Basit...Haklarında; Önce TCK.nun Müessir Fiil Suçundan Kamu davası açılır; Bursa ASLİYE CEZA Mahkemesine...
Birisi Bursa ilini olay sonrası terk eder ve Memleketine döner. Mahkeme uzun süre araştırır ve SANIK Kişiye ulaşamaz...Mahkeme; SAVUNMASININ Alınması amaçlı GIYABEN TUTUKLAR...
Gıyaben Tutuklanan; Ergani ilçesinde yakalanır.
C. Savcısı gönderdi ve C.U.K. gereği; TEFKİF Müzekkeresinde adı geçen Kişi olduğundan; Gıyabı Tefkifi VİCAHİYE Çevirdim. Ceza Evine C. Savcısı gönderdi.
Bir Hafta sonra, Bursa Asliye Ceza Mahkemesinde bir TALİMAT..."İddianame ekli. SAVUNMASINI Al ve serbest bırak..."
Katip getirdi ve Tahliye Talepili olduğundan acil olduğunu söyledi. C. Savcısına evraki göster, Öğleden sonra çocuğun Hazır etsinler gereğinin yapalım talimatını verdim...Yapılması gerekeni yaptık ve Çocuğu Serbest bıraktım...
3-4 ay sonraları; C.Savcısının telefonunda arandım...Karşıma bu çocuk çıktı ve Gönderdiğimi aldınız mı? Gibi sözler sarf etti. telefonu kapattım.C.Savcısı arkadaş ERGANİ C.Savcısını aradı ve çocuk yakalandı.
İfadesinde yaşadığı olayı anlatıyor. Dicle Cezaevine gönderildiğinde Gardiyanlardan birisinin 20.000 tl. verirse Tahliye ettireceğini ve parası olmadığı için veremediğini....Yalnız Annesi ve Ağabeyinden kazanın ileri gelen bir Kişisinin, Hakime verilmek üzere 4.000 tl. aldığını.... Benimde Çalıştığı Lokantadan yemek yediğimi...Patron ile de sohbet ettiğimi...Patrona ; Benim Dicle Hakim olduğumu ve kendisine böyle bir işlem yapıldığını anlatıyor.
Lokantacı; mümkün değil...Hakim Yeğenim,in Ankarada öğrenci iken arkadaşı...Yemek parasını dahi bıraktı...Kendisine burada iken neden söylemedin? Dicle ye gidince kendisini gör ve anlat...Onların canlarına okur; diyor.
Çocukta telefon ile arayarak olayı bana anlattı...
Çocuk; ifadesinde hakimin böyle bir durumu yok...Araştırdım...Patronun yol göstermesi ile durumu kendisine telefon ile ilettim...diyor...
Çocuğun Annesi ve Ağabeyi...Hayır biz kimseye böyle bir para vermedik...diyorlar...
Çocuğun köyüne bir arazi keşfi için gittim...Muhtarları da temiz ve bana da güvenen saygılı bir insan...Keşif sonrası evi önündeki bahçeden oturduk. Kahve ikram ettiler...
Kendisine bu olayı araştırmasını ve bana bilgi getirmesini istedim.
Bir hafta sonra; Muhtar bilgi verdi ve ne yazık ki; 4.000 tl verilmiş...Söylememe nedenleri de; korkuları...Aracılık eden AĞA Kişiden...
Konunun üzerinde çok durdum...Olay doğru...Çocuk, en geç on gün içinde gelecek olan talimat gereği bırakılacak...Bu Para alınmış ve üç Adliye Çalışanı Paylaşmış... Yeni gelen bir Mübaşir vardı...O'na verilmemiş bu paradan hisse... Olay bu nedenle ortaya atılmış....
xxxxxxxxx
1982 yılı ortaları....Kastamonu KÜRE ilçesi.....
Pirit Madenlerinin yatağı....Etibank ve Karadeniz Bakır İşletmeleri A.Ş. işletiyor....İlçenin geçim kaynağı bu işletmeler....Halkı İstanbul bağlantılı....Tarihi kentimiz İNEBOLU....
İki ORMAN DAVASINDAN bahsedeceğim...
-Birisi; Köyden genç bir yurttaş; Dünya Orman Literatüründe yeri olan ANDAY KAYIN ORMANLARINDAN ve Dikiliden Enval keser ve köyüne ev yapar...Yıl 1957 Yılı Temmuz Ayı....
Sulh Ceza Mahkemesine Kamu Davası açılır. Dava uzar...Çünkü; Yurttaş Tazminatın çok olduğunu ve kesilen Ağaçların Değerinin yüksek olduğunu ileri sürer...Mahkeme ;köydeki evde kullanılan Orman Envallerinin değerini Orman Mühendisi aracılığı ile belirlemek için Mahalde KEŞİF Yapmaya karar verir...
Bir türlü Mahkeme de Keşif yapamaz...Kış mevsiminde; Hava Muhalefeti...Yaz mevsiminde; İşlerin Çokluğu ve Hakimin Tekliği...Mazereti ile keşifler ertelenir.
1963 Yılında Çıkarılan ve adınında Halk Arasında CELAL BAYAR AFI olarak adlandırılan AF YASASI ile Kamu Davası düşer...
1964 Yılı içinde Orman Yönetimi; 18.000 tl. değerinde TAZMİNAT DAVASI açar yurttaş aleyhine....Bir türlü keşfe gdilip, envallerin değeri belirlenemz...
Yaz gelir; işlerin çokluğu-Hakimin tekliği....Kış mevsiminde Hava Muhalefeti...
Yıl 1984 Ağustos ayı....Bir sabah saat 08.00 de Adliyeden çıktık, İnebolu ilçesi üzerinden 1600 metre yüksekilteki köye saat 14.00 de ulaştık...
Orman envalleri yapılan EVİ ve Maliki Borçluyu bulduk...Malik borçlu,Olay tarihinde askerde olduğunu....Ve 20 gün öncede Ankara MKE. Kurumundan Emekli olduğunu...Köyüne yerleştiğini ve ilgisi olmadığını beyan etti...
Dosya kapsamında olan ve AF nedeni ile kapanan Sulh Ceza Mahkemesi dosyasında belgeler; Kişi , suç işledikten sonra TUNCELİ-Hozat ilçesinde Seyyar J. Tuğayında er olarak asker iken talimat ile Savunması alınmış...Terhis olmuş ve Ankara MKE. Kurumuna girmiş 20 yılını doldurmuş EMEKLİ İşçi...Köyüne yerleşmiş...
Buyurunuz....Ne söyleyebiliriz?
İkinci Olayımızda; aynı bölgede; köyden bir Yurttaş Orman Yönetimine TAPU Kaydı sunmuş ve Tapulu Arazisi içindeki Orman Envallarını kesmek ister...
Orman Yönetimince inceleme ve araştırma sonunda KESİM İZNİ Verilir. Kesim yapılır...
Daha sonra şikayet olur...Devlet Ormanı olduğundan; kesim izni alan köylü Yurttaş, Orman İşletme Müdürü, Müdür Yardımcısı ve Bölge Şefi Hakkında Kamu Davası açılır Asliye Ceza Mahkemesine...
Dava aynı nedenlerle uzar ve 1964 CELAL BAYAR AFFI ile Dava kalkar.
Asliye Hukuk Mahkemesine adı geçen Kişiler hakkında 80.000 tl Tazminat Davası 1964 yılında açılır...
Yıl 1984 Ağustos ayı...Erteleme gerekçeleri aynı nedenler...
MİT Kurumuna; OMOB. iken Basın toplantısında Hakaret eden ve Mahkum olan ve İhraç edilen Orman Mühendisi ile mahalde Keşif yaptım...
Bir köylü yurttaş heyete yeri gösterdi ama, gür Ormanlık bir Alan...Yurttaş;" oğlaklar-kuzular kesildi...Silahlar atıldı kesim yapılırken...
Bana zapta geçme, bazı şeyler söyleyeceğim .."dedi.
Günde üç kamyon Enval; İnebolu'da vapura Yüklenip, İstanbul'a gitti...Kesimi yapan Müteahhid, bizim köylü ve Ormancılar yediler...Bizim Köylü, dostu ile İnebolu da Karadeniz'de kayık sefası yaparken, kayık alabora oldu...Ve kendisi de dostuda denizde kayıp oldu..." dedi...
Bende; "eyvah bende balık yedim o denizden çıkan..."
Köylü Yurttaş;"HAKİMİM... İlahi Adalet yerini buluyor..." dedi...
Okuduğum Tapu Kaydına;" köydeki evinin bulunduğu Güzergahın Tapusu..Okuduğun Tapu kaydı buraya ait değildir.." Dedi...
Dosyayı Karara bağladım....Tebliğat safhasında Bölge Şefi vefat etmiş...Eşi ve iki kızı var...Eşi ve kızının birisi ile beraber oturuyorlar...Kızının birisi özel bankada çalışıyor...Diğer kızı da İstanbul' da bir yerlerden çalışyor...
Evet!....Bu KARARI; masamın üzerinde ve cam altında hep tuttum...Gözüm hep o karara takılırdı...
Benimde şimdi Doç. Dr olan Hekim kızım 4-5 yaşlarındaydı....Hep gözüme takıldı...Özellikle de o köylü yurttaşın "İLAHİ ADALET.." sözcüğü...
17 Ağustos Marmara Depremi , çok şeylerin alıp-yok ettiği gibi; bu kararıda benden kopardı....
devam ediyorum