Unutanlar ve bilmeyenler için Koç grubu...

05 Haziran 2018 - 09:22

TÜSİAD listesiyle Fenerbahçe yönetimine aday olan Ali Koç seçildi. Bu sonuçta memleketin geleceği adına büyük bir umut görenler oldu. Unutanlar ve bilmeyenler için Koç grubu...

Koç grubu AKP döneminin en fazla kazananı oldu. 2002 yılında grubun cirosu 8,5 milyar dolardı, 2017 yılında 27 milyar dolara ulaştı. Grubun konsolide karı da 1 milyar dolar civarından 2002-2017 döneminde ortalama 2,5 milyar dolara çıktı. Grubun AKP dönemi karı kabaca 40 milyar dolar oldu. 

Bu rakamlar çok anlam taşımayabilir. Biraz daha somutlamak için Koç grubunun toplam cirosunun en büyük 500 sanayi şirketinin cirosunun yüzde 15'ine, GSYH'nin de yaklaşık yüzde 3'üne karşılık geldiği söylenebilir. Tüpraş, Ford, Tofaş, Arçelik, Yapı Kredi Bankası Koç'un ilk akla gelen şirketleri. Ama Koç grubunun Türkiye kapitalizmi içindeki yerini anlamak için bu rakamların ve şirketlerin ötesine geçmeye ihtiyaç var. AKP döneminin en çok kazanan sermaye grubu olması da sadece muazzam ciro ve kar artışından ibaret değil. 

Ama önce ciro büyümesine, AKP iktidarının da yardımıyla Koç grubunun yakaladığı "fırsatlara" bakalım:

TÜPRAŞ'LA EKONOMİNİN CAN DAMARLARINDAN BİRİ TUTULDU

Tüpraş 2006 yılında özelleştirildi. Tüpraş hisselerinin yüzde 51’i 4,14 milyar dolara Koç-Shell ortaklığına devredildi. Koç daha sonra Shell’in hisselerini de aldı. Tüpraş’ın 2005 yılı cirosu 10,9 milyar dolar, vergi öncesi net karı 650 milyon dolardı. 2006-2017 dönemini kapsayan 12 yılda Tüpraş’ın ciro toplamı 215 milyar doları, vergi öncesi karlarının toplamı da 9 milyar doları geçti. Sadece kar üzerinden düşünüldüğünde bile özelleştirme bedelinin satışı izleyen 6. yılda karşılandığı görülüyor.

Aynı zamanda bölgedeki en büyük petrol tedarikçilerinden olan Tüpraş'ın Türkiye’nin en büyük akaryakıt dağıtım şirketlerinden OPET’i bünyesinde barındırmasından ötürü kar toplamının çok üzerinde bir nakit akışı yönetimi, dolayısıyla sağlanan fayda söz konusu. Koç grubu, Tüpraş'ta dizel ve benzin kapasitesini artırmaya yönelik yapılan yatırımla vergi indirimi başta olmak üzere çeşitli teşviklerden yararlanıldı. 2014-2016 döneminde siyasi iktidarın da desteğiyle IŞİD ve Kuzey Irak petrolünden maliyet avantajı sağlandı. 

YKB İLE TEKEL KONUMUNDA SIÇRAMA

AKP döneminin Koç grubu açısından ikinci önemli "fırsatı" Yapı Kredi Bankası'nın satın alınması oldu. Koçbank ile İtalyan ortağı Unicredit, Yapı Kredi Bankası hisselerini 1,5 milyar dolara aldı. Yapı Kredi Bankası 4. büyük banka haline geldi. 2001 krizi sonrası mali güçlük içinde bulunan ve kısmen TMSF kontrolüne giren Çukurova Holding’e ait YKB, kamu yönlendirmesiyle Koç Grubu’na devredildi. 

Yapı Kredi Bankası’nın 2006-2017 arasındaki 11 yılda vergi öncesi kar toplamı 14,8 milyar dolar oldu. Koç Yapı Kredi'den de muazzam para kazandı. Ama bununla sınırlı kalmadı. Ford, Tofaş, Arçelik'in binlerce tedarikçisi yani yan sanayi firması ve yine binlerce bayiinin finansmanı, yine taşıt kredisi ve tüketici finansmanı gibi ek olanaklarla kapsamlı bir "ağ" oluşturulmuş oldu. "Borç ekonomisi"nin hem şirket borçları hem de tüketici kredileri gelişiminde Koç grubunun merkezinde durduğu üretim-tüketim ağının payına ilişkin biraz fikir yürütmek yeterli.

Koç grubu Türkiye'nin en büyük tekeli olarak doğrudan hissedarı olduğu şirketlerin ötesine geçen bir kontrole daha önce de sahipti. Ancak "banka sahibi" olduktan sonra bu konuda önemli bir sıçrama yaşandı.

Koç grubunun 2005 yılında 1 milyar dolar civarında olan konsolide karı, 2006-20016 döneminde ortalama 2,5 milyar dolara ulaştı. Ortalama kardaki 1,5 milyar dolarlık artışın yaklaşık yarısının Tüpraş’tan kaynaklandığı hesaplanıyor. Otomotivde Ford ve Tofaş, finans sektöründe Yapı Kredi Bankası ile birlikte düşünüldüğünde otomotiv-akaryakıt-finans üçgeninin kurulmuş olması gruba ek bir dizi kazanç sağladı. Rafineri sektörünün önemli bir bölgesel petrol tedarikçisi haline gelmeyi sağlaması da ek bir avantaj oldu.

Koç grubunun 2002-2017 dönemi kazançları Tüpraş ve YKB'den ibaret değil. Otomotivdeki, beyaz eşyadaki büyümenin de en fazla kazananı Koç grubu oldu. Duble yollar da köprüler de Türkiye daha fazla otomobil satsın diye.

Konut stokunun neredeyse üçte birinin zorla yenilenmesine dayanan kentsel dönüşümün de en çok kazananı yine dayanıklı eşya üreticileri oluyor. Bütün bunlarla birlikte Koç, Türkiye'nin uluslararası sermayeye entegrasyonunda en doğrudan rol üstlenen grup.

Tüpraş'ın artırılmayan kapasitesi uluslararası petrol tekellerine "hürmet"ten, pazarın bir bölümünü Shell'e BP'ye açık tutma çabasından kaynaklanıyor hiç şüphe yok.

Keza bu kadar dev bir yatırımın yanına ülkenin en büyük ithalat açıklarından petrokimya üretimini eklemeye yönelik hiçbir çaba içine girmemek de yine uluslararası sermayenin hesaplarıyla uyumlu.

KOÇ KAZANIRKEN HALK NE KAYBETTİ?

TÜPRAŞ özelleştirmesi sonrası, akaryakıtta ithalat bağımlılığı arttı. Koç Grubu, sadece ürün kompozisyonu içinde dizel ve benzinin ağırlığını artıran yatırımlar yaptı, toplam kapasiteyi artırmadı.

Aradan geçen zamanda akaryakıt tüketimi ve dolayısıyla ithal edilen miktar arttı. TÜPRAŞ üzerinden kamu yararına kullanılabilecek yıllık 1 milyar dolar civarı net gelirden ve yaklaşık 10 milyar dolarlık nakit yönetiminden vazgeçildi.

Petrol fiyatı oynaklıklarının kamu lehine fiyatlara yansıtılması olanağı ortadan kalktı. Fiyat ayarlamaları, halk yararını gözeterek değil özel sektör karı odaklı yapıldı. Rafineri kapasitesinin artırılması yerine ithalatın artması cari açığı tetikleyen faktörlerden oldu.

Otomotivde, beyaz eşyada uluslararası sermayeye entegrasyon doğrultusunda Koç grubu öncülüğünde yerleştirilen "yapı"nın iki önemli özelliği var.

Türkiye'nin ithalat bağımlılığının artması. İthalat bağımlılığındaki artış sadece nicel boyutuyla yani yüksek cari açıktan ibaret düşünülmemeli.

Rafineri, kimya, demir-çelik gibi temel endüstriler başta olmak üzere pek çok üründe Türkiye'yi durma noktasına getirecek bir bağımlılık ortaya çıktı. İkinci boyut ise iddia edilenin aksine gayet nitelikli bir emekgücünün gittikçe ağırlaşan çalışma koşullarında çok daha yoğun bir şekilde sömürülmesi.

Koç grubu sanayi üretimde son derece vasıflı teknik eleman ve mühendis emekgücünü, hizmet sektörlerinde de eğitimli emekgücünü sistematik şekilde sömüren, bu konuda merkezinde durduğu tüm "ağ" için model geliştiren bir grup.