Steven Cook: Türkiye'deki seçimlerle ilgili hiç kimseye güvenmeyin

23 Haziran 2018 - 00:35

Foreign Policy yazarı Steven Cook, 24 Haziran seçimlerini yazdı. Cook'a göre Türkiye'de 24 Haziran'daki seçimlere yaklaşılırken, günün klasik bilgisi haline gelen bir hikaye ortama hakim: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimde oyların yüzde 50'den fazlasını almayı başaramayacak, ikinci tura gitmek zorunda kalacak ve kazanacak.

Fakat partisi AKP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kontrolünü kaybedecek. Bu sonuçlar, anketlere, haberlere ve yüksek kaliteli toplumsal analizlere dayanıyor. Senaryo son derece mantıklı, ama dikkatle ele alınmalı. Erdoğan son yedi senedir harıl harıl “yetkili başkanlık” için çalışıyor. Zerafetle sahneden inmek pek de ona göre değil gibi. Haziran 2015’te AKP meclis seçimlerini % 40 oyla kazandı. Rakiplerinin standartlarıyla bu gıpta edilecek bir rakamdı, ama Erdoğan ve AKP için fena bir kayıptı. Bir yandan partinin, % 9 oranında popüler oyları azalmıştı, ve bir de TBMM’de 69 koltuğunu, yani çoğunluğu kaybetmişti. Erdoğan uzun süren sessizliğinin ardından, görev bilinciyle AKP’nin o sıradaki Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na, anayasal olarak zorunlu olan 45 günlük müddet içerisinde bir koalisyon hükümeti kurmak için diğer partilerle görüşmelere başlamasını söyledi. Sonra da, bu görüşmeleri baltalamak için elinden geleni ardına koymadı. HDP’yi PKK’yla ilişkilendirerek, siyasi partiye saldırdı. Karşılığında HDP, AKP’yle koalisyon görüşmelerine oturmadı. Aynı zamanda Erdoğan’ın danışmanları, koalisyon görüşmelerinin geçerliliğini açık açık sorguladı. Davutoğlu diğer partilerle görüşme halindeyken, Erdoğan istikrarın ne kadar önemli olduğunu vurgulayıp, 1990’larda Türkiye’yi zor duruma sokan koalisyon hükümetlerini hatırlattı. Erdoğan ayrıca Kürt teröristlerden de yardım aldı. Suriye sınırı yakınındaki Ceylanpınar’da iki polisi öldürdüler, böylece PKK ve Türkiye devleti arasındaki sıcak savaş tekrar başladı. Diğer tarafta MHP’nin liderleri, Haziran seçimlerinde mecliste 27 milletvekili koltuğu kazandıkları için, koalisyon görüşmeleri sırasında AKP üzerinde güce sahip oldu. Bu şartlar altında Davutoğlu’nun bir hükümet kurmak için hiç şansı olmadı. O sene daha sonra, 1 Kasım’da tekrar bir seçim düzenlendi. AKP, Haziran’da kaybettiği tüm oyları ve meclisteki çoğunluğunu geri kazandı. Bir buçuk yıl kadar sonra Türkler, kabul edildiğinde Türkiye siyasetini tamamen farklılaştıracak ve cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler verecek, 18 anayasal değişiklik paketiyle iligili oylamaya gitti. Referandumda “evet” ya da “hayır” oyu vermeleri istendi. Erdoğan ve AKP, % 51.4 “evet” oyuyla galip geldi. Tabii ki referendumla ilgili ciddi tartışmalar vardı. OSCE, tüm sürecin “eşit olmayan bir oyun alanında” gerçekleşmiş olmasıyla ilgili suçlama yaptı, AKP’nin kampanyası medyayı domine ediyordu. Ayrıca, oylamanın ortasında Yüksek Seçim Kurulu resmi damgası olmayan oy pusulalarının da geçerli kabul edileceğini açıkladı. İktidar partisi, oyları garantilemek için olağandışı yollara başvurdu. Tabii ki, pusulalarla ilgili yapışmış dalavere, Erdoğan’ın aslında referandumu kaybettiğini akla getiriyor. Ama tıpkı 2015 seçimlerinde olduğu gibi, Türk liderin ülkenin siyasi kuruluşlarını manipüle etmesi, açıkça yenilmiş olmasına rağmen zafer elde etmesini mümkün kıldı. 2015 ve 2017’de olanlar, Pazar gününün sonuçlarını tahmin etmeye çalışanlar için uyarıcı hikayeler olmalı. Yeni sitemde Erdoğan tekrar seçilirse ve AKP de meclisteki çoğunluğunu korursa, cumhurbaşkanı, Türk toplumunu dönüştürme planlarını ilerletmek için daha önce görülmemiş bir güce sahip olacak -her tür değere, iyi ya da kötü, ve Mustafa Kemal Atatürk’in 1923’te kurduğu cumhuriyetin tüm kuruluşlarına zarar verecek. Erdoğan bu anın elinden kayıp gitmesine izin verir mi? Erdoğan ve şirketi, 15 yıldır iktidarda ve artık misafirliklerini istismar ediyorlar. CHP’nin tüm Türkiye’de kalabalıkları etrafında toplayan adayı Muharrem İnce, pozitif bir gelecek alternatifinden bahsediyor. Ekonomi sağlam şekilde büyüyor, ama Türk lirası bahar aylarının çoğunda krizdeydi, 2018’in ilk beş ayında % 20 değer kaybetti. Ve enflasyon yıldan yıla % 11 artış gösteriyor.İiktidardaki elini daha da sağlamlaştırmak isterken, durmadan muhaliflerini –bazıları gerçek bazıları hayali- tasfiye eden cumhurbaşkanı, siyasi müttefiklerini bile yabancılaştırdı, ve böylece hata payı iyice azaldı. Bu ciddi zayıflıklar, Erdoğan’ın utanç verici bir ikinci tura kalması ve AKP’nin çoğunluğu kaybetmesi hakkındaki klasik bilgiyi üretti. Eğer Erdoğan’a karşı kumar oynanacak bir yıl varsa, o da bu yıl. Ama yine de bahse girmek kötü olabilir.