Okul Müdürlerinin Yasayla Görevden Alınmalarına Danıştay Dur Dedi
Bilindiği üzere maksatlı olarak çıkarılan bir yasayla 2014 yılında yaklaşık 80 bin civarındaki okul/kurum yöneticisinin görevine son verilmişti. Danıştay verdiği kararla okul müdürlerinin görevlerine iadesinin yolunu açmıştır. Danıştay'ın manifesto niteliğindeki son kararı ile hükümetin eğitim politikalarının yanlış olduğu, hukuksuz uygulamalar yaparak insanları mağdur ettiği mahkeme kararıyla da tescil edilmiştir.
14 Mart 2014 tarihli 28941 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01.03.2014 tarihli ve 6528 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 25. Maddesi ile 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Eklenen Geçici 10. Maddesinin (8) Numaralı Fıkrası:"(8) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen Okul ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevi ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer." şeklinde düzenlendi.
Bu yasa değişikliğiyle tüm okul/kurum yöneticileri görevden alındı. Bu işlemlerden sonra görevden alınan okul/kurum yöneticileri sendikamızın girişimleriyle haklarını aramak için idare mahkemelerine “Anayasa Mahkemesine götürülmesi talebi ile” somut norm denetimi kapsamında davalar açtı. Sendikamızın öncülünde üyelerimiz adına açılan yüzlerce davadan bazıları idare mahkemelerince reddedildi. Bunun üzerine görevden alınan yöneticiler red kararını Danıştay’da temyiz ederek haklarını aramaya devam etti.
Danıştay 2. Dairesi temyiz gereçlerini haklı bularak Milli Eğitim Bakanlığının tüm yöneticileri yasayla görevden almasını kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bularak bozma kararı verdi. Danıştay 2. Dairesinin, başkan hariç tüm üyelerinin oylarıyla verdiği kararında:
“Uyuşmazlığın çözümü için, davacının yöneticilik görevinin sona erdirilmesine yönelik bir işlemin var olup olmadığı hususunu tartışmaya açmıştır. Yasama organının düzenleme yetkisinin genel ve asli bir yetki, uygulama görevi olan yürütme ve idarenin yetkisinin ikincil nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Yürütme ve idare, yasal düzenlemelerle emredilen hususları, “bağlı”, “türevsel” ve “tamamlayıcı” nitelikte düzenlemeler veya işlemler vasıtasıyla uygulamak zorundadır. Bu nedenle, kanunların, ilgili kişi ya da konularla ilgili olarak koymuş oldukları kuralların uygulanabilmesi için yürütme ve idare tarafından harekete geçilmesi zaruridir. Bu husus, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de doğal bir sonucudur. Hukuk devletinin unsurları arasında yer alan “idarenin yargı yolu ile denetimi” ve “idarenin kanuniliği” hususları da doğrudan kuvvetler ayrılığı ilkesinin mevcudiyetine bağlıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, (…) okul/kurum yöneticilerinden, 14.3.2014 tarihi itibarıyla görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği belirtilmiş ise de, söz konusu yasa maddesinin icrası için yürütme ve idare tarafından gerekli işlemlerin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna göre, İdare Mahkemesi’nce işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yönetimce kurulmuş yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilemeyeceğinden bahisle davanın incelenmeksizin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, (…) temyize konu kararın (…) bozulmasına, (…) dosya tekemmül ettirilmek suretiyle yeniden karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, (…) oyçokluğu ile karar verildi.” denilmektedir.
Bu karar da göstermektedir ki görevden alınan yöneticilerimiz haklı bulunmuş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı işlem ise haksız görülmüştür. Burada idarenin yapması gereken yöneticileri derhal görevlerine iade etmektir.Yaklaşık bir yıldır mağdur edilen yöneticilerin maddi-manevi haklarının da iadesi yapılmalı. Yapılan bu işlemin yasayla da olsa hukuksuz olduğu açık ve net bir biçimde ortaya çıkmıştır. Zaten Anayasa Mahkemesinden iptal kararı çıkması muhtemel, maksatlı çıkarıldığı herkesin malumu olan, hukuki dayanaktan yoksun bu yasayı, yürütmenin geri çekmesi, yasamanın da hak ve adaleti tesis edecek yeni düzenlemeler yapması gerekmektedir.
Aktif Eğitimciler Sendikası olarak; hukukun tecelli edeceğine olan inancımızın eksilmeden devam etmesi ve adaletin en kısa sürede yerine getirilmesi temennisiyle nice yeni ve güzel kararları daha bekliyor, çıkan kararların hizmetin gerekleri ve kamu yararı adına herkese hayırlar getirmesini ümit ediyoruz.
İlgili mahkeme kararları: