Mimarlık tarihçisi, akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Doğan Kuban söylüyor...

04 Ekim 2021 - 01:22

Mimarlık tarihçisi, akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Doğan Kuban söylüyor...

22 Eylül 2021tarihinde kaybettiğimiz Mimarlık tarihçisi, akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Doğan Kuban
söylüyor...

“Çamlıca'ya inşa edilen camiyi konuşmaya bile değmez, Sultanahmet'in kopyası, cami dediğin cemaat uğradığı zaman cami olur, dağa tepeye cami yapılmaz, Anadolu'yu dolaşın, bulamazsınız.
*
“Restorasyon, ancak ideal tarih bilinciyle mümkün olur, kendimizi kandırmayalım, bu bilinç bizde eskiden de yoktu, padişah bile babasının yaptırdığı evi yıkar, kendisininkini yapardı, yıka yıka giderdi, Topkapı da buna dahildir, göçerliktir bu.”

“İstanbul'da artık plan yapılamaz, dünyada da bu kadar büyük şehri planlayamazsınız, çareyi Anadolu'da aramalı, Anadolu şehirlerini eğitim ve sanayiyle cazibe merkezi haline getirmeli.”

“Toplumda kültür yok, 200 küsur üniversite var ama, hoca yok, cehalet kurbanı olarak devam ediyoruz, vasatlık her yerde.”

“Bir kültürün birikmesi, bakkaldan mal almaya benzemez. Kentli olmak, kente her taşınanın kentli olduğu anlamına gelmez. Kentli olmak, çağdaş uygarlığı bütünüyle olmasa bile, biraz anlamış olmak demektir.”

“Beştepe'ye yapılan sarayla ilgilenmedim bile, mimari olarak iyi isimlerle çalışmıyorlar, değerlendirmesi yapılacak bir şey değil, zaten orada asıl mesele yeşili yok etmiş olmak!”

“En tehlikeli şey inşaatçılıktır, çünkü inşaatçı aslında bir şey üretmez, arkasında entelektüel bir gelişme yoktur. İktidar, eğitime-sanayiye para harcayacağına, ekonomiyi inşaata indirgiyor, halkı istismar ediyor, cahil bir kitle para kazanmış oluyor, bu kadar, inşaatçılık ülkeyi batıracak.”

“İşe gitmek için her gün yolda üç saat kaybediyorsan, geri kalmış bir şehirde yaşıyorsun demektir.”

“Eski Türkiye daha namusluydu. Şimdi namussuz demek istemiyorum, ama cahil olduğu için kolayca kötülük yapabiliyor, haksızlık, adaletsizlik, cahilliğinden kaynaklanıyor, bir gün sonrasını düşünmediği için böyle oluyor.”

“Bu ülkede ağaç ve orman katliamı var, su katliamı var, insan ve özellikle kadın katliamı var, hepsinin üzerinde, hayvanlarıyla birlikte doğa katliamı var, kent yaşamı katliamı var.”

“Atlı bozkır göçerleri yağmayla yaşardı, fethettikleri toprakları yağma ederler, halkı esir alırlardı, biz de kendi kentlerimizi yağma ediyoruz, atlı bozkır göçerleriyle atsız göçerlerin yağması arasında pek bir şey değişmedi, kentlerimizi yağmalıyoruz, içine de kendimizi hapsediyoruz.”

“Türkiye cehaletiyle övünen bir ülke.”

“Türkiye, tarihi hastalığı olan cehalet ve yolsuzlukla savaşıyor. Bu savaşı halk, kendine karşı yapıyor.”

“, ister kadınları boğazlamak, ister tarihi ve doğal çevreyi yok etmek, ister ağaç kesmek, ister hırsızlık yapmak, ister tarih bilmeden onunla övünmek, ister dindar olmadan dini istismar etmek… Hepsi cehalete dayalıdır.”

“Bürokrasinin cahiller elinde toplanması, hastalık alametidir.”

“Çağdaş hiçbir ülke cahil kadrolarla idare edilmez.”

“Eğitimin her düzeyde çökmesi, hastalıktır.”

“Düşünenler çoğalmadı ve utanmıyoruz. En çok ölüleri, cenazeleri, camileri, AVM'leri, borsaları, gökdelenleri, yolları, sarayları, otomobilleri düşünüyoruz.”

“ planlama yok, çünkü planlama yapacak adam işbaşına getirilmiyor, önce yağma yapılıyor, sonra plan yapılıyor, birisi oy almak istiyor, öbürü ev sahibi olmak istiyor, bu ikisi birbirleriyle çok iyi örtüşüyor!”

“Türkiye'de felsefe olmadığı için, eleştiri kavramı gelişmedi, az gelişmiş toplumda eleştiri yaptığı zaman, küfür etmiş sayılıyorsun!”

“Türkiye Cumhuriyeti, İslam toplumları tarihinde gerçekleştirilen en büyük uygarlık projesidir. 20'nci yüzyılın en büyük toplumsal devrimi, Türk devrimidir. Şimdilerde ise maalesef, İslam toplumlarının çağdaş dünyayla sürüp giden uyuşmazlığı, Türkiye'ye de bulaştırıldı.”

“Atatürk ‘benim tek mirasım akıl ve bilimsel düşüncedir' demiş, hiçbir devlet adamı veya devlet kurucusu böyle bir şey söylememiş,

“Türk aydını, Amerikan sömürgeciliği ve kırsal kültür tarafından esir alındı, olan bitenler ahlaki ve entelektüel iflastır, aydınlar doğrudan katılmıyor olsalar da, toplumu saran ahlaki çöküntüyü sanki normal bir olguymuş gibi izlemekle yetinerek, hoş göstererek, ona ortak oluyorlar.”


“Oysa bu toplumda, hangi koşullarda olursa olsun, insanlık için düşünüp çalışacak çok insan olduğunu Kurtuluş Savaşı'nda öğrendik.

Günümüzde de varlıklarıyla geleceği hazırlayan milyonlar var.

Sesleri az ya da çok çıkabilir, düşünceleri bulanık olabilir, ama çağdaş dünyanın ortaklarıdır, bu ülkenin dünyayla er geç buluşacağı tek yol, çağdaş uygarlık yoludur.”

 2021tarihinde22 Eylül kaybettiğimiz Mimarlık tarihçisi, akademisyen, profesör, araştırmacı yazar Doğan Kuban