Malatya'da yaşanmış gerçek bir hikayedir...

05 Aralık 2020 - 23:05

Malatya bankasından Sivas bankasına para gidecegi haberini alan Mehmet Rıza Çıplak, Seydi Battal Çıplak ve Hüseyin Sırma adlı üç atmalı ( Şotik köyünden ) Malatya Hekimhan ilçesi balkaya mevkiinde pusuya yatar. Banka arabasını beklerler, öğle saatlerine doğru bayraklı bir jipin geldigini görürler. Bayrak asılı olduğundan para arabası olduğu kanısına varırlar. Jip atış menziline girdiginde lastiklerine ateş açıp hızla arabaya dalarlar, arabada bulunanları derdest ederler.

Malatya bankasından Sivas bankasına para gidecegi haberini alan Mehmet Rıza Çıplak, Seydi Battal Çıplak ve Hüseyin Sırma adlı üç atmalı ( Şotik köyünden ) Malatya Hekimhan ilçesi balkaya mevkiinde pusuya yatar. Banka arabasını beklerler, öğle saatlerine doğru bayraklı bir jipin geldigini görürler. Bayrak asılı olduğundan para arabası olduğu kanısına varırlar. Jip atış menziline girdiginde lastiklerine ateş açıp hızla arabaya dalarlar, arabada bulunanları derdest ederler. Arabada bir fotel şapkalı adam, bir kadın, genç bir kız ve iki koruma polisi vardır. Parayı sorarlar jipi ararlar ama boş çıkar. Fotelli adam; Ben Malatya valisiyim der. Mehmet Rıza ceketini çıkar der ve valinin ceketini giyer şapkasınıda takar. Valiye, bana mı yakıştı yoksa sana mı der. Vali; sana yakıştı ağam. Ceblerini karıştırır cüzdanından 20 lira çıkar. Mehmet Rıza valiye döner; hem valiyim diyorsun hemde cebinde para çıkmaz nebiçim valisin.. Vali, ben nebilem ki balkayada eşkiyaya borçlu çıkacam.. Yapacakları birşey yoktur, hepisini bağlarlar. Kadına kıza asla yanlış bakmazlar, hatta onları gevşek bağlarlar. Hızla atmaya doğru kaçarlar. Arabadaki kadınlar hemen ellerini çözer hepisini kurtarir. Arabada telsiz vardır bizimkiler telsizi bilmediklerinden imha etmemişlerdir. Telsizle yardım isterler. Bir gün sonra bir jandarma alayı atmanın şotik köyünü basar, hakaret etmeye başlar. O zamanki aşiret reysi ve Nahiye müdürü Mustafa Çıplak (must efendi) gelir, yolda karşılaştığı askerlerden birini sert bir sesle çağırır; gel şu atımı tut.. Attan iner ve askerlere; en büyük rütbeliniz kim? Askerler, bu otoriter cesur adama ilerde sögüt ağaçlarının gölgesinde oturan albayı gösterirler. Must efendi o taraf yönelir sert bir tonla alay komutanına; önce askerlerini köyden evlerden çek dere kenarına topla yemek hazırlatayım karnınızı doyurun, ondan sonra bana ne soracaksanız sorun der ve bir koyun sürüsü dere kenarına getirtilir. Albay; askerlerimi çekmezsem ne olur? Must efendi; bana bak der ve etraftaki dağları gösterir. Benim bir işaretimle her kayanın ardında bir mavzer doğrulur bu dereye hepinizi gömerler sizin içinde bizim içinde iyi olmaz der. Albay dört tarafı yüksek dağlarla çevrili araziyi görünce ses çıkarmaz ve askerlerini dere kenarına çeker yiyebildikleri kadar koyun kesip yerler. Doyduktan sonra Must efendi; buyurun ne soracaksanız sorun.. Albay olayı anlatır, yanlarında gelen valinin korumaları eşkalleri tarif eder. Tarif üzerine üçünüde köylülere yakalatır. Yakalandı haberi üzerine vali de Şotik köyüne gelir Must efendinin konağında otururlar. Üç kafadarı odaya alırlar. Mehmet Rıza'nın üstünde valinin ceketi ve fotel şapkası vardır. Bir binbaşı elindeki jopla Mehmet Rıza'nın suratına acımasızca iki üç tane vurur, ağzı burnu kanamaya başlar. Bir ara Mehmet Rıza vali ye; vali bey bir çift sözüm var ondan sonra beni öldürebilirsin.. Vali; söyle lan şaki.. Mehmet Rıza; o dağbaşında sizi assaydım asar mıydım, kesseydim keser miydim, dinine vijdanına yanındaki karın kızına istedigim her igrençligi yapar mıydım?  Vali kıpkırmızı kesilir; yapardın der. Bunun üstüne Mehmet Rıza; bende onur haysiyet vijdan vardı yapmadım sendede onur haysiyet vijdan varsa bize işkence yaptırmazsın, cezamız ne ise adalet versin der. Vali bir daha fiske dahi vurdurmaz. Mahkeme günü vali her ne kadar bizi soydularsa bize insanlık dışı bir davranışta bulunmadılar diyerek lehlerinde ifade verir. Bu hafifletici sebep ve valinin insiyatifi ile 6 şar yıl ceza alırlar. Ceza evinde de vali ziyaret eder. Üçünü oturtur, kendisi de arkadan kucaklamış şekilde resim çektirir.. Yıllar geçer Hüseyin Sırma'nın yegeni Hasan Sırma Bursa ünüveristesi maliye muhasebe bölümünde okurken bir kızla tanışır aynı bölümdedirler. Ilişkileri ilerler ve evlilik kararı alırlar. Kız ailesiyle tanıştırmak için Hasan'ı eve götürür. Biraz tutucu bir ailedir. Önce Hasan'ı bir odaya alırlar yaşlı bir kadın oturmaktadır, Hasan el öpüp bir divana oturur. Gözlerini odanin içinde gezdirir, duvardaki resime bakar şaşırır, biri dayısı öbürleride akrabalarıdır. Fotel şapkalı biriyle çekilmiş bir resim. Yaşlı kadın Hasan'ın resime baktığını görünce; bakma o adamların kılığına kıyafetine onlar çok iyi mert adamlardı, resimdeki şık giyimli benim ölen eşimdir der. Bunun üstüne Hasan; biri dayım digerleri yakın akrabalarım der. Yaşlı kadının gözleri parlar artık seni araştırmaya gerek yok verdik kızı sana der. Kızın adı Memduha dır (valinin torunudur) halen evliler, Istanbul Bağcılar da muhasebe büroları vardır halen çalışıyorlar..    Resim: Huseyin Sırma, Mehmet Rıza Çıplak ve Seydi Battal Çıplak yakalandıklarında çekilmiştir.  
@maldia_44