KUR GARANTİLİ MEVDUAT SİSTEMİ VE RİSKLER
Sn. Şinasi Kara bey'in "KUR GARANTİLİ MEVDUAT SİSTEMİ VE RİSKLER" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Türkiye, kur garantili mevduat sistemine geçti. Bu sisteme göre TL mevduatını 3, 6, 12 aylık vadeler ile bankada tutan kişinin, kurdan doğan zararını devlet karşılayacak. Böylece mevduat sahibi için güven ortamı yaratılmış oldu. Vatandaş parasını TL hesaplara aktarıyor. İki gün içerisinde 25 milyar lira tutarında mevduat, bu sisteme dahil oldu. Giderek artacağı kesinleşti. Geride 1,7 trilyon lira tutarında TL mevduat var.
Kur garantili mevduat hesabı sayesinde, TL mevduatın döviz mevduata dönmesi de önlenmiş oluyor. Nitekim, dövize karşı talep anında kesildi ve dolar kuru 12 liranın altına düştü.
Sistem beraberinde riskler de taşıyor. Zira, garanti edilen miktarın tabanı, politika faizine bağlandı. Reel anlamda mevcut politika faizi, negatif seviyede. Reel faiz, enflasyon düşülerek bulunur. TUIK enflasyonu yüzde 21 idi. Politika faizi yüzde 14 olduğu zaman, reel politika faizi eksi 7 olur. Piyasa faizine göre, politika faizi eksi yüzde 8 civarında bulunuyor. Sorun buradan kaynaklanabilir.
Merkez bankası, bankalara reel anlamda negatif faiz üzerinden kredi veriyor. Bankalar aldığı kredi ile, dolar aldıkları anda sistem çöker. Bu nedenle ikinci bir tedbir alındı. Bankaların, merkez bankasından repo yoluyla aldıkları krediler ile dolar alınmasına yasak getirildi. Denetimi BDDK yapıyor.
Serbest piyasa ekonomisinde, ekonomik aktörleri kontrol etmek zordur. Bankalar, iştirak ettiği şirketlere düşük faizli kredi açarak, döviz alımı yaptırabilir. Ya da, düşük faizli kredi ile borçlanan kişiler döviz satın alabilirler. Bunu önlemek için, bankalar verdikleri kredilerde ''dolar satın alınmayacağına dair taahhütname'' imzalatıyor.
Bu gibi idari tedbirlerin kolay yoldan ihlal edilmesi mümkündür. Zira, özel sektörün kar arayışı durmaz. Kar peşindeki kişiler, idari kararları aşmanın yolunu bulur. Çok dikkatli bir denetim mekanizması kurmak lazım. BDDK ya görev düşüyor.
Riskli olmasına rağmen, sistem işleyecektir. Zira, sadece mevduat sahibine ilave kazanç garantisi de bir çeşit faiz artışıdır. Eğer, kurlarda artış meydana gelirse, politika faizini yeterli düzeyde artırmak, kurların düşmesine yeterli gelecektir. Bu nedenle, sistemin aksaması halinde, düzene sokacak ekonomik enstrüman yedekte bekliyor.
Türkiye faiz tartışmalarına son vermeli ve yoluna devam etmelidir. Zira, ülkenin ekonomik potansiyeli çok yüksek. Vatandaşın bankalarda 300 milyar dolar parası var. Maastricht kriterlerine göre ödenemeyecek oranda dış borcumuz yok.İhracat artıyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı kritik nokta olan yüzde 80 leri aştı. Ekonomimiz, 2021 yılında yüzde 9 dan daha yüksek oranda büyüyor.
Baz etkisiyle, 2022 yılında büyüme devam edebilirdi. Aralık ayındaki yanlış para politikası, bu şansın kaybına neden oldu. Yine de baz etkisi ile ekonomi düşük de olsa büyümeye devam edecektir. Sorun bütçe açığından gelecek. 2022 yılı bütçesi 275 milyar lira açıkla bağlandı. Bu açığı, dolar 12 TL kur seviyesi ile azaltmak mümkündür. Bütçe açıklarını, tasarruf ile kapatmak, sorunları çözmeye yeterli gelebilir.
Doları, üç ayda 8 liradan 12 liraya çıkan kur artışı, vatandaşı tasarrufa mecbur edecektir. Devletin tasarruf etmesi halinde, bu kriz kolaylıkla aşılabilir. Devletin tasarruf etmesi için, Hükümetin israftan ve israfa neden olacak Kanal İstanbul gibi yatırımlardan vaz geçmesi gerekiyor.
Şinasi Kara