İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu su sorununa ilişkin merak edilen 7 soruya yanıt verdi
Ülke genelinde yağışların azalması kayıtlara göre yaklaşık 16 milyon insanı barındıran İstanbul'un barajlarını olumsuz etkiledi. Doluluk oranları endişe verecek seviyelere indi. İstanbul'un yeni gündemi kuraklıkla mücadele oldu. Peki, böyle devam ederse İstanbul'da su kesintisi yaşanacak mı; hangi tarihler riskli görünüyor; tüketiciler ne yapmalı; belediye ne yapmayı planlıyor?
Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre, İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu, su sorununa ilişkin merak edilen 7 soruya yanıt verdi.
1-İstanbul’da barajların doluluk oranı açısından ’26 yıl öncesinden daha kritik durumda’ olduğunu söylemiştiniz. Şu an durum nedir?
İstanbul'da barajlarımızın doluluk oranı 29 Aralık 2020 tarihi itibariyle %20.70 seviyesinde. Mevcut su miktarı ise yaklaşık 180 milyon metreküp.
Son 27 yılın verilerine baktığımızda, 29 Aralık tarihi itibariyle en düşük doluluk oranı 2020 yılına ait. Geçmiş yıllara baktığımızda 1994 yılında bugün doluluk oranı %23.69, 1995 yılında %27.81, 2007 yılında %26, 2008 yılında %32,96, 2019 yılında ise %34 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Burada en önemli faktör yağışlar. Yağışların mevsim normallerinde seyretmesi ile birlikte barajlardaki doluluk oranı hızla yükselmektedir.
2- Bahar aylarında beklenen yağışlar da gelmezse İstanbul’u yaz aylarında nasıl bir senaryo bekler?
İstanbul yüzeysel su kaynakları ile beslenmektedir. İstanbul'un günlük ihtiyaç duyduğu su miktarının bir kısmı İstanbul barajlarından, bir kısmı ise barajların dışındaki su kaynaklarından karşılanmaktadır. Bu kaynaklar: Melen, Yeşilçay ve Istrancalar'da bulunan regülatörlerdir.
Mevsime bağlı olarak günlük 500 bin ila 2 milyon 900 bin metreküp arasında değişen miktarda su, barajların dışındaki su kaynaklarından alınabilmektedir. Şu anda mevsimlerin bir miktar ötelendiğini görüyoruz, yağışlı bir sezona girdik. Özellikle Ocak ve Şubat aylarında mevsim normallerinin altında ama Mart ayından itibaren mevsim normallerinin üzerinde bir yağış dönemi bekliyoruz. Meteorolojiden aldığımız bilgi bu yönde.
Yağışların mevsim normallerinde seyretmesi halinde 2021 ve 2022 yılları için herhangi bir su sıkıntısı öngörmüyoruz. Yağışların mevsim normallerinin altında seyretmesi halinde dahi İSKİ, her türlü tedbiri almakta, olası kuraklığa karşı farklı çözüm yöntemleri üzerinde büyük bir titizlikle çalışmaktadır.
Bu noktada İstanbulluların da bizlere destek vermesini, suyumuzu israf etmeden bilinçli olarak tüketmelerini bekliyoruz. Hiçbir kaynağın sınırsız olmadığı günümüzde basit yöntemlerle suyumuzu çok daha bilinçli kullanmak mümkün. Biz de İSKİ olarak bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yapmaktayız. Ayrıca aylık 30 metreküp ve üzeri su kullanan abonelerimizden başlamak üzere, yaklaşık %66 oranında su tasarrufu sağlayan perlatör dağıtımlarımıza başladık. Bunu da İstanbullulara ücretsiz olarak dağıtmaktayız.
3- 2021 Ekim – Kasım aylarını riskli tarih olarak işaret ettiniz. Riskten kastınız kesintiler mi?
İstanbul'a su sağlayan kaynaklarımızdaki mevcut su miktarını, diğer kaynaklardan alınabilecek su miktarını ve en kurak mevsimde dahi gelen yağış miktarını göz önüne aldığımızda 2021 yılının Ekim – Kasım ayına kadar herhangi bir su sıkıntımız bulunmuyor.
Yağışların mevsim normallerinde seyretmesi halinde 2021 ve 2022 yılları için herhangi bir su sıkıntısı zaten öngörmüyoruz.
Ancak İSKİ olarak tüm ihtimalleri düşünerek her türlü çalışmayı büyük bir titizlikle yürütüyoruz. İstanbul'da herhangi bir şekilde su kesintisi yapılması gündemde değil.
Çalışmalarımız kapsamında İstanbul'a ilave su temini için Melen Nehri'nden günlük 700 bin metreküp su temini sağlayacak yeni bir pompa istasyonunun devreye alınması, Terkos Bölges’nde ilave su temini sağlayacak yeni kuyuların devreye alınması gibi bir dizi ek çalışmamızı da sürdürüyoruz.
İstanbul'a su temini için en önemli kaynak ise tek başına İstanbul'un 1 yıllık su tüketimini karşılayabilecek kapasitede olan Melen Barajı'dır. Yapımı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen Melen Barajı'nın onarımının biran önce sağlanması ve İSKİ'ye teslim edilmesi beklenmektedir.
4-İklim krizi ve kuraklığın sürekli artma beklentisini göz önüne aldığımızda 10 yıl sonra İstanbul’u nasıl bir tablo bekliyor?
İstanbul'un 2053 yılına kadar ihtiyaç duyacağı gerekli su, atık su ve yağmursuyu hizmetlerinin bugünden planlanması ve bunlar için gerekli tüm teknik ve ekonomik tedbirlerinin hazırlanabilmesi için “İstanbul Su ve Atıksu Master Planı” çalışmalarını sürdürmekteyiz.
Ayrıca Büyük Melen Projesi, İstanbul'a su temini noktasında çok önemli bir projedir. Projenin nihai aşaması olan Melen Barajı 1 milyar 77 milyon metreküp verimi ile İstanbul'un su verimini tek başına 2 katına çıkartacak bir projedir.
5- Kanal İstanbul su havzalarını etkileyerek mevcut su sorununu daha da derinleştirir mi?
Kanal İstanbul Projesi'nin hayata geçirilmesi ile mevcut altyapı ve arıtma tesislerinin önemli bir kısmı devre dışı kalacak, gerek bu tesislerin ikame edilmesi gerekse yeni yerleşimlerin içme suyu ve atıksu altyapı hizmetlerinin karşılanabilmesi için yeni yatırım ihtiyacı doğacaktır.
Bu çerçevede toplam maliyetin, 4 baraj için 2,5 milyar, içme suyu hatları için 2,2 milyar, 6 adet atık su ve 1 adet içme suyu arıtma tesisleri için toplam 4,5 milyar, atıksu hatları için 2,3 milyar, bu tesislerin kamulaştırma maliyetleri için 6,2 milyar, kanal geçirimsizliğinin temini için 1,6 milyar olmak üzere toplam yaklaşık 20 milyar Türk Lirası'nı aşacağı hesap edilmektedir.
Netice olarak, Kanal İstanbul Çevre Düzeni Planı ile 2560 sayılı Kanun gereği İSKİ tarafından korunması gereken su kaynaklarının bir kısmı iptal olacak, İSKİ'nin su arzı azalacaktır. Bu su kaynakları yerine süratle yenilerinin ihdası gereklidir. Terkos Barajı ve yeraltı su kaynaklarının sürdürülebilirliği tehlikeye girecek, isale hatları, atık su kolektörleri, şebeke hatları, arıtma tesisleri ortadan kalkacağından veya işlevini yitireceğinden, İSKİ'nin sorumluluğunda bulunan altyapı hizmetleri olumsuz yönde etkilenecektir. Kanal inşaatına başlamadan önce tüm bu tesislerin planlanarak inşası gerekli ve zorunludur.
6- Karantina döneminde insanların daha çok evde olması tüketimi artıran bir faktör mü?
İstanbul'da yıllık su tüketimi, nüfus artışına da bağlı olarak her yıl %3-5 oranında artış göstermektedir. İçinde bulunduğumuz pandemi koşullarında hijyene her zamankinden daha fazla riayet edilmesi gerekliliği su tüketimini de bir miktar artırmıştır.
Pandemi sebebiyle evlerde daha fazla zaman geçirilmesi su kullanım oranını konutlarda bir miktar daha artırmakta ancak işyerlerinde daha az kişinin bulunması sebebiyle bu alanlarda tüketimi azaltmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hijyen için en önemli madde olan suyun israf edilmeden bilinçli olarak tüketilmesidir.
7-‘Tehlikeli’ döneme girmeden tüketiciler tarafında tasarruf için neler yapılmalı, bu konuda daha geniş kapsamlı bir iletişim yapmayı planlıyor musunuz?
Bütün İstanbul haklına mevcut kaynaklarımızı çok iyi korumalarını tavsiye ediyoruz. Tasarrufu desteklemek amacıyla ikili bir aparat (perletör) hazırladık. Bu küçük aparat sayesinde büyük miktarda su tasarrufu sağlamamız mümkün. Abonelerimiz, bunu musluklarına taktıkları zaman su tüketimlerinin yaklaşık %66 oranında düştüğünü görecekler. Böylelikle hem su tasarrufu sağlamış olacağız hem de konutların faturaları düşecek.
İstanbul genelinde konut tüketim miktarını biliyoruz. Bazı pilot bölgelerde, yüksek tüketimi olan evlere bu aparatları hediye edeceğiz. Yaygınlaştırmayı hedeflediğimiz bu uygulamaya ilk etapta aylık kullanımı 30 metreküp ve üzerinde olan konutlardan başlayacağız. Bu aparattan önemli sonuç alacağımızı düşünüyorum.
Günlük yaşantımızda dikkat edeceğimiz basit yöntemlerle suyumuzu israf etmeden çok daha tasarruflu kullanmamız mümkün. Araç yıkamaktan, kişisel hijyene kadar birçok noktada israfı önlememiz ile her gün önemli miktarda suyumuzu koruyabiliriz.
Bu yöntemler şöyle sıralanabilir;
Bulaşık makinenizi tamamen dolduğunda çalıştırabilirsiniz. Dolu bir bulaşık makinesi bulaşığı 12 litre su ile yıkarken elde yıkamanız halinde ortalama 100 litre su harcarsınız. Makine kullanarak bir yılda ortalama 40 ton suyu kurtarırsınız. Çamaşır makineleri her yıkamada 176 litre su harcar. Makinenizi tamamen dolduktan sonra çalıştırmanız halinde yılda 9 ton suyu kurtarmış olursunuz. Sebze ve meyveleri akan suyun altında yıkamak yerine, bir kap içinde yıkayabilirsiniz. Aksi halde gereksiz yere yılda 18 ton su harcamış olursunuz. Duş sürenizi kısaltabilirsiniz. Bu süreyi 1 dakika azaltmanız yılda 5 ton su tasarrufu yapmanız demektir. Duş alırken veya diğer zamanlarda sıcak su musluğunu açtığımızda gelen ilk soğuk suyu tekrar geri sisteme veren vana yapıları kullanabiliriz. Bu sistem yok ise soğuk suları biriktirip bitkileri sulamada kullanabiliriz. Dişlerinizi fırçalarken, ellerinizi ve yüzünüzü yıkarken suyu akar vaziyette bırakmamak tasarrufun altın kurallarındandır. Bu şekilde günde 15 ile 35 litreye kadar suyu kurtarmış olursunuz. Aracınızı yıkarken hortum yerine kova kullanmanız her defasında tam 40 litre suyun israf olmasını engellemeniz demektir. Bahçenizi güneş battıktan sonra sulayabilirsiniz. Böylece su buharlaşmadan bitkilere ulaşmış olacaktır. Dahili tesisatlar da su kaçaklarının olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir. Musluk bataryaları ile duş başlıkları, tazyikli su akmasını sağlayan ürünler ile değiştirilebilir. Lavabo altlarındaki su giriş vanası kısılarak, su akışı hızı azaltılabilir.