Hukuksuz KHK ların Bir Parçası Daha Hukuktan Döndü
AYM bu durumu tesbit etti ve bu tesbiti de tarihe geçti: Tuzu kokutarak devlet olunmaz!
Hukuksuz KHK düzeninin bir parçası daha hukuktan döndü.
667 sayılı KHK ile devlet memurları ile birlikte bir kısım kamu kurumlarında çalışan işçiler de işten çıkarılmışlardı.
İş akdi feshedilmiş sayılan bu kişiler İş Mahkemesi’ne dâvâ açmışlar ve feshin haksız olduğunu ve işe iade edilmelerinin gerektiğini iddia etmişlerdi.
Dâvâlı idareler “ceylan yavrusuna saldıran aslanlar gibi” savunma yapmışlardı: “KHK listesine girmeleri yetersizlik için yeterli delildir, güven ilişkisi bozulmuştur, fesih için bu yeterlidir” diyerek dâvâların reddini savunmuşlardı.
Mahkemeler de maalesef esasa girmeksizin, ama “esastan reddediyoruz” diyerek dâvâları reddetmişti. Bu kararın sebebini tartışmaya bile gerek yok. Korkudan başka bir sebebi yok ve olamaz.
Anayasa Mahkemesi’nin geçen günkü ihlâl tesbiti kararına geçen biçimiyle cümleler aynen şöyle:
“Başvurucular iş sözleşmesinin 667 sayılı KHK hükümlerine dayalı olarak feshedildiğini, bu durumda yargı merciinin kamu kurumu tarafından yapılan değerlendirme ve tesbitin yerindeliğini denetlemesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir. Mahkemelerin kamu kurumu tarafından yapılan değerlendirme ve tesbitin yerindeliğinin yargı merciince araştırılmasının mümkün olmadığını belirterek dâvâyı reddettiği gözetildiğinde uyuşmazlığın esasını karara bağlamadığı açıktır. … fesih işlemine karşı açılan dâvâdaki incelemenin feshin geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığını tesbite yönelik olacağı açıktır.”
Anayasa Mahkemesi bu gerekçelerle başvurucuların “Mahkeme Hakkı”nın ihlal edildiğine hükmetmiş.
Yukarıya aldığımız ihlâl kararı görünüşte iki dâvâcı için, ama aslında bireysel iki dâvâ ve olayla ilgili değil. KHK düzeni ile kurulan “hukuksuzluk sistemi”ne karşı bir eleştiri niteliğinde.
Biz dört senedir 15 Temmuz 2016’daki kalkışma bahane edilerek 20 Temmuz’dan itibaren kurulan KHK darbesi döneminin ortaya çıkardığı hukuksuzlukları yazıp söylüyoruz.
Bu yazılarımızı tarafsız gözle inceleyen herkes hakkı ve hukuku savunduğumuzu görüyor. Ama maalesef gözlerini iktidar hırsı bürümüş bir kısım dindarlar başka bir kısım dindarlara devlet eliyle reva görülen zulmü alkışlamak adına da olsa bize itiraz ve muhalefet etmekten geri durmuyorlar. Hatta elimizi dilimizi bağlamaya çalışıyorlar.
“Et kokarsa tuz basarsın, ya tuz kokarsa…” denmiştir. İdare ettir, yargı da tuz.
KHK rejimi tuzu da kokutmuştu.
AYM bu durumu tesbit etti ve bu tesbiti de tarihe geçti: Tuzu kokutarak devlet olunmaz!
https://www.meridyenhaber.com/