FUTBOL SİYASET VE TRABZONSPOR
İŞİN ASLI BU ! ANALİZ YAPAN ÇOK GÜZEL YAPMIŞ HELE Bİ OKU BAKALIM !
İstanbul takımlarının stadlarını yeniden inşa eden Erdoğan'ı, stad açılışlarında İstanbul seyircisi yuhaladı. Trabzon'un stad açılışında ise bizim seyircimiz Erdoğanı bağrına bastı.
Önce İstanbul dışladı, şimdi biz dışlıyoruz!
Sebep gerçekte ne?
GS: bir 'lions club' tür. Lions Clüb'ler Yahudilere ait. Bugün ki başkanı Koç ailesinin damadıdır! GS kulüp ve köken olarak Yahudilere aittir.
BJK: Beko Berhardt Koç'undur. Koç ailesi Haham Haim Nahun'un torunlarıdır. Vehbi Koç Heim Nahun'un oğludur. BJK Beko'nun malıdır!
FB: Fener-Rum patrikhanesinin kulübüdür. Fenerium mağazalarının geliri Fener Rum patrikhanesine gider. Fenerium ismi Fener Rum isminin yutturulmuş biçimidir. Şimdiki Başkanı Ali Koç, Yani bir Yahudi!
Toplumsal kaos olaylarında futbol taraftarlarını yönlendirecek komutayı Yahudi daima elinde tutar. Erdoğan stadlarını yaptırmasına rağmen yuhalanmasını özel bir komite üstlendi. Bu komite koç ailesine bağlı! Bu sadece futbolda değil, film sektöründe de böyle. Ofli hoca film serisinin finansörü Koç ailesidir!
Erdoğan, bu yapıyı kırmak için ilk önce Trabzon Şenol Güneş stadının açılışına, Barcelona kulübünün sahibi Katar Emirini alarak geldi. Şehri ona tanıttı, turistik yatırımların yanı sıra Trabzonsporu bir Barcelona kulübü gibi önder kulüp yapması için ricada bulundu. Katar Emiri kabul etti ve Trabzonsporun %50 hissesine yüksek bir fiyatla talip oldu. Çok ünlü futbolcuları Trabzona getirmeyi ve yenilmez armada olmayı vaad etti. Barcelona kulübü ile ortak çalışma ve yardımlaşma konularını da kendisinin çözeceği garantisini verdi.
Katar Ulusal Bankası QNB ye talimat verdi, QNB Trabzonspora 7.5 milyon doları bir hafta içinde ödedi. Trabzonspor’un sponsoru oldu.
Ama Katar Emirini Özkan Sümer önderliğindeki solcu gurup istemedi. Katar daha cazip teklifler sundu, istemediler. Bu sorunu çözmek için Erdoğan Rizeden dönerken bakanları ile Türkiye tarihinde bir ilk olarak "Devlet adına" Trabzonsporu ziyaret etti. Burada Trabzonspora adeta yalvardı. Şenol Güneş bu görüşmelerde vardı ve iç meseleyi biliyor. Ama içerideki "istemezuk'çi kanat galip geldi. Ve Katarın parasını Trabzonspor reddetti!
Erdoğan; Trabzonun kendine gösterdiği samimiyet ve vefaya karşılık vererek bizi Yahudi oluşumunun karşısına güçlü bir takım olarak dikmek istedi. Destekledi ve önce finansal sorunu çözmeye gayret etti, Biz istemedik.
Siz bilirsiniz diyerek, yinede Trabzonsporu damatları Berat Albayrak, Selçuk Bayraktar ile başbaşa bırakıp çekildi. Bugün Erdoğanın bütün çocukları ve torunları fanatik Trabzonsporludur.
İstanbul Yahudi oluşumuna karşı mücadelesine kararlılık ile devam etti. Trabzonun reddine karşılık, Katar Emirine kendisinin kurduğu Başakşehir Kulübünü önerdi. Katar emiri kabul etti. Hisselerini bir ay içinde satın aldı. Barcelonanın da sponsoru olan Güçlü Sponsor firmaları devreye soktu. Robinho'yu da kendisi parasını ödeyip Başakşehire hediye etti.
Başaksehirli futbolculara İstanbul takımları cazip teklifler sunsa da hiç bir futbolcusu takımı bırakıp gitmedi. Kimse Başakşehirden bir kıl dahi koparamadı. Başakşehir Gittikçe güçlendi.
Şahsi görüşüm gelecek yıllarda daha çok şampiyonluklar görecekler ve çok ünlü futbolcular transfer edecekler.
Finansal yönden Katar emiri sayesinde hiç bir problemleri kalmadı. Seyircileri olmamasına rağmen borç diye bir sıkıntıları yok. Ödemeler tıkır tıkır!
Futbol ve siyaset, Yahudilerin kitleleri kontrol isteği ile yıllar önce karman çorman oldu. İç içe, kıran kırana mücadele saman altında devam etti ve edecek. Turgut Özal da bu oyunu görmüştü. Can Bartu Fenere başkan olsun demiş, başarılı olamamıştı.
Futbol ve siyasetin, Akdeniz'de ortaya koyduğumuz dirayet, Suriye, Libya, Irak ve Filistin ile direk bağlantısı var. Yahudilere karşı koyabilecek Türkiye'den başka bir güç yok. Oradaki savaşı üstü örtülü spor camiası üzerinden de, kitleleri kontrol ve siyasi otoriteye karşı sokağa dökmek tehdidi ile içimize böyle taşıyorlar.
Türkiye gibi, karşılarında duran bir gücü kırmak için çok yönlü çalışmanın içerisindeki çalışmalardan biri de kitle kontrolü. Yarın şartlar oluşturularak kitleler sokağa dökülmek istendiğinde, zincirlere vurulu şamar oğlanlarını İstanbul takımlarında beslemek zorundalar. Sokağa dökülmek konusunda Ali Koç'un yaptığı konuşmayı açın dinleyin! Gözdağı vermek için polis arabalarını yakıp devirdikleri sokak holiganlığı provalarını bi seyredin!
M. Ali Yılmaz Trabzonsporu Yahudi sermayesine teslim etmek istediği için başkanlıktan oldu. Bu savaş istesek de bitmeyecek. Talebi doğuran etken Yahudi! Kitleleri kontrol savaşı hep var olmuştur ve var olacak. Bizler Yahudi'nin karşısında bir ve beraber olmaz isek, bize yardım edenlere sırt dönüp gerçekleri görmezden gelir isek, güçlü islami sermayenin yardımını almaz isek hep arızalı ve borçlu kalacağız. Ya Müslüman destek ile kendimiz olacağız, ya da Yahudiye teslim olacağız. Bu iki güç savaşırken duyarsız kalmak ve başarısız olmak kimin işine gelir bir düşünün!
Bugün Sivas ve Antalyaspor gibi kulüpler de yahudi sermayesine teslim olan kulüplerdir. Bu öyle kapsamlı ve büyük bir yapı ki, federasyon bile ellerindedir. Güç savaşları 145 yıl önce başladı, Osmanlıyı yıkıp, bizim topraklarımız üzerine devlet kurdular ve bizim topraklarımızda bize çemkiriyorlar. Yahudiler 50 yıldır futbol sektörüne para harcıyor. Tek amaçları Büyük Yahudi Devleti!
Amaçlarına ulaştıklarında kimsenin bir özgürlüğü kalmayacak.
Üst üste gelecek şampiyonluklar ile Anadolu insanını Tranzonsporun etrafında toplamayı başararak İstanbul takımlarındaki Yahudi oluşumuna karşı bir cephe kurmaya çalışan otorite mi bizim düşmanımız?
İstanbul takım taraftarları Erdoğanın bu hamlelerini görüp onu suçluyor. Bizim taraftarımız da Erdoğanı suçluyor.
Peki niye?
İnsanımız; derin savaşın iç yüzünü bilmeyen, fikri olarak vizyonu, ağırlığı, derinliği olmayan ve yüzeysel yaşayan bir kitleye sahip.
Bu cehalet bizim en büyük rakibimiz!
Derin mücadele umurlarında değil.
Kim bağırıyorsa ona bakıyor ve hak veriyorlar! Başarısızlık da hemen Erdoğan dillerde hain oluyor!
Bize islami sermayenin gelmeyişine engel olanlar kim?
Kimler bu emir alan, Trabzonu küçük kalmaya mecbur eden ve çelme takan dinozor takımı?
Bize gerçekten diz çöktüren içimizdeki hain taife nerede ve nasıl çalışıyorlar?
Bilen var mı?
Bu sayfalarda Erdoğana atıp tutanlar, hangi siyasi partiye mensup hiç araştırınız mı?
Bizleri kutuplaşmanın eşiğine getirenler, kimin tetikçileri?
Bir parti veya oluşum ismi verebiliyorlar mı yüzeysel suçlama yaparken?
Aptal değiller; Verseler, askerlerimizi vuran it oğlu itler ile birlikte hareket edenler oldukları açığa çıkacak.
Kalleş taktiği ile savaşıyorlar ve efendilerini koruyorlar.
"Allah yoktur" iddiası ile propaganda yürüten ateistler neden bir kez olsun "İblis yoktur" demez?
Çünkü Yalakalar, hizmetkârı olduğu efendilerini kötüleyemez!..
Aynı taktik ile savaşıyorlar! Mesele bu kadar basit!
Soru şu: Bizi olduğumuz yerden çok yukarılara çekmek isteyenleri kim istemedi? Rıdvan Dilmen bu konuyu NTV de anlatırken "Trabzon büyük bir fırsatı tepti, bizim açımızdan iyi ki tepti. Ama içerideki bu ihanet yapı Trabzona ilerde çok büyük zarar verecek" diyerek hangi yapıyı işaret etti?
Derin kimliklerini ve amaçlarını biliyormuyuz?
Trabzonun finans sorununun önüne set olan, başarılarımızı istemeyen ağababaların bu sayfalarda kullandığı troll kimlikleri tanıyor muyuz?
Kim bunlar?