EGO'NU VESTİYERE BIRAKABİLİYOR MUSUN?
Bir davet düşün, içeri girmek üzeresin, peki ya egonu vestiyere bırakabiliyor musun?
Bir davet düşün, içeri girmek üzeresin, peki ya egonu vestiyere bırakabiliyor musun? Yoksa; sıkı sıkıya yapışıp, hem kendine hem çevrene zaman zaman ağır gelen manto misali hep yanı başında mı? Nerelere koyacağını bilemediğin bir manto mu, bazen arkaya astığın, bazen sıkı sıkıya kucakladığın, sık sık duruyor mu diye kontrol ettiğin. Oysa bıraksaydın vestiyere, hem gecen güzel olacaktı, hem beynin. EGO’nu; geçici sürede olsa, bazı durumlarda emanete bırakabilmek, hayat başarın için şart. Aksi halde çok sevimsiz oluyorsun. Pekala; Vestiyere bırakamıyorsan, Şimdi o egonu yavaşça yere bırak ve dinle; · Ego denen şey, farkındalığın yoksa, hem seni hem çevreni gerer.Dozunu ayarlayamıyorsan vay haline… · Unutma egon sen çocukken yoktu, onu sen büyüttün. Onun için şimdi onu da senin terbiye etmen gerekiyor. Daha mutlu ve hafif olmak için, durma yap. · Hatalarını kabul et, yeri gelince özür dilemekten korkma. İnan hayat çok daha anlam kazanacak. Bu yazıları yazan kadın, ne psikolog ne de spiritüel uzman, sadece iyi bir gözlemci. Şu günlerde egosunun ağırlığının farkına varıyor. Belli zamanlarda onu taşımaktan vazgeçecek kadar farkında. Şimdi bunu okuyanlar, iş yaşamında biraz ego başarı getirmiyor mu diyecekler. Evet uzmanlar böyle olduğunu söylüyor. Ama ‘’biraz ego’’, bunu lütfen unutma. Kendini bil, dozunu ayarla, unutma bu her şeyde olduğu gibi, her şey seninle başlıyor. Ego tuzağına, başarı gölgesi altına sığınma, son derece egosundan sıyrılmayı başarmış iş kadınları ve işadamları olduğunu unutma! Hadi şimdi davetteysen vestiyere, evdeysen kapının arkasına, hiçbir yer bulamazsan bırak onu yere. Hayatın güzelliklerini yaşa, sesleri dinle, doğayı anla, ve kendini bul. Sevgiyle… G.Banu KOCATEPE Haziran 2015