Dünya Kültür Mirası Dede Korkut Uluslararası Sempozyumu
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Ekici: "Dede Korkut geleneğinin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne kaydettirilmesi bir sonuç değil, aslında bir başlangıçtır. Bu başlangıç, Türkiye ve bu mirasa sahip olduğunu belirten kardeş Türk Cumhuriyetlerinin dünyaya verdiği bir sözdür"
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Ekici, Dede Korkut geleneğinin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne kaydettirilmesi bir sonuç olmadığını belirterek, "Aslında bir başlangıçtır. Bu başlangıç, Türkiye ve bu mirasa sahip olduğunu belirten kardeş Türk Cumhuriyetlerinin dünyaya verdiği bir sözdür." dedi.
Bayburt Üniversitesi organizasyonunda, Bayburt Valiliğinin katkıları, Türk Dil Kurumu ve UNESCO Türkiye Milli Komitesi iş birliğiyle düzenlenen "Dünya Kültür Mirası Dede Korkut Uluslararası Sempozyumu" başladı.
Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan, üniversitenin Prof. Dr. Fuat Sezgin Salonu'nda düzenlenen ve 2 gün sürecek sempozyumda yaptığı konuşmada, Dede Korkut'un Türk dünyası için önemli ve kıymetli olduğunu söyledi.
Dede Korkut ile ilgili çalışmaların süreceğini belirten Pehlivan, "Kökü sağlam olmayan ağacın ayakta durması mümkün değildir. Ne mutlu ki bizim köklerimizde işte Dede Korkutl'ar var, Yunus Emre'ler var, Mevlana'lar var. Çok sağlam köklere sahibiz ve mirası nesilden nesle taşıyarak geliyoruz." dedi.
Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Feyzi Ersoy, Dede Korkut kitabının ilkinin yazma halinde günümüze ulaştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Dede Korkut dil olarak hem teşekkül değerinin hem de yazıya geçiriliş döneminin izlerini taşımaktadır. Dede Korkut'un yazıya geçiriliş tarihi Azerbaycan ve Oğuzlar'ın Doğu Anadolu Bölgesi'ne yerleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşmiştir. Eser yazıya aktarılış tarih itibarıyla eski Anadolu Türkçesi ve eski Oğuz Türkçesi diye adlandırılan dönemin özelliklerini taşımaktadır."
Rektör Prof. Dr. Selçuk Coşkun da Bayburt'ta Dede Korkut'un deyişlerinin halk arasında hala nesilden nesle aktarıldığına işaret ederek, Dede Korkut'un soluğunun yöre insanlarının hafızasında yaşatıldığını dile getirdi.
- "Dünya tarihine Türklerin mükemmel ve sonsuz sayıda katkıları bulunmuştur"
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Ekici, Dede Korkut'un Türk dünyası ve kültürü için olduğu kadar bütün dünya için de benzer bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Dede Korkut hakkındaki anlatmalar ile onun şahsı etrafında oluşturulan destansı anlatmalardan oluşan Dede Korkut kitabı ile insanlık için yaptığı katkının, sadece Türk dünyası bilim, kültür mahfillerinde değil, bütün dünyada bilinmesi ve anlatılması gerektiğini vurgulayan Ekici, "Dünya tarihine Türklerin mükemmel ve sonsuz sayıda katkıları bulunmuştur. Bunların en güzidesi diyeceğimiz eserlerin başında da Dedem Korkut'un kitabı gelmektedir." diye konuştu.
Ekici, Dede Korkut geleneği ve kitabının UNESCO programları ve sözleşmeleri çerçevesinde ikinci bir programa daha kaydettirileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"UNESCO çerçevesinde hazırlanmış olan bir 'Dünya Belleği' programı bulunmaktadır. Bu belleğe bugüne kadar 69 dünya eseri, önemli eserler kaydedilmiş durumda. Türkiye'den de bu listeye şu ana kadar 5 eser kaydedilmiş bulunmaktadır. İnşallah Dede Korkut kitabı nüshalarının bulunduğu Almanya ve Vatikan ile görüşmelerimiz devam ediyor. Çünkü bizim mevcut bildiğimiz yazma nüshalar buralarda olduğu için ancak o ülkelerle birlikte müracaat edersek Dede Korkut kitabının mevcut yazmalarını da inşallah gelecekte 'Dünya Belleği' programına kaydettirmiş olacağız. Bu programda bu eserlerin her türlü tehlikeden uzak tutulması ve korunması bakımından son derece önemli olduğu için özellikle milli komisyonumuzda bulunan Dünya Belleği İhtisas Komitesi bu yönde çok ciddi çalışmalar ve çabalar göstermektedir."
Dede Korkut geleneğinin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne kaydettirilmesinin bir sonuç değil, aslında bir başlangıç olduğuna dikkati çeken Ekici, "Bu başlangıç, Türkiye ve bu mirasa sahip olduğunu belirten kardeş Türk Cumhuriyetlerinin dünyaya verdiği bir sözdür. Temsili listeye kaydettirilen bir unsurla ilgili bizler dünya kamuoyuna 'Biz bu mirası kimliğimizin bir parçası kabul ediyoruz ve onu yaşatarak korumak ve genç kuşaklara aktarmak için her türlü gayret ve çabayı göstereceğiz' demiş bulunuyoruz." ifadesini kullandı.
Ekici, devlet adamları, sanatçılar, bilim insanları, yerel yöneticiler ve eğitimcilerin hepsine bu mirasın yaşatılması adına ayrı ayrı görevler düştüğünü vurgulayarak, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olma üzere ilgili tüm devlet kuruluşlarının Dede Korkut geleneğini yaşatmak için yapılan etkinlikleri desteklemesi, etkinlik yapılması için görevlendirme ve teşviklerde bulunması gerektiğini söyledi.
Bilim adamlarının Korkut Ata geleneğiyle ilgili yeni araştırmalar yapmasını ve bunları kamuoyuyla paylaşmasını isteyen Ekici, başta aşıklık geleneği temsilcisi sanatçılar olmak üzere tüm alanlardaki sanatçıların Dede Korkut ile ilgili yeni eserler üretmesi ve icra etmesi gerektiğini kaydetti.
Ekici, yerel yöneticilerin, özellikle Bayburt gibi il yöneticilerinin Korkut Ata ile ilgili yerleri koruması, buraları gezi ve bilgilendirme alanları olarak düzenlemesi, uzman kişilere rehberlik yaptırarak bu alanlara gelenlere doğru bilgilerin verilmesini sağlaması gerektiğini ifade etti. Ekici, böylece Dede Korkut'un sadece edebiyat, dil ve tarih araştırmacılarının tartıştığı tarihi metinler toplamı olmaktan çıkıp yaşatılan, yaşayan bir kültür mirası haline dönüşeceğini aktardı.
Programda, 4. Geleneksel Dede Korkut Bilim Kültür Sanat Ödülleri kapsamında Kurum Ödülü UNESCO Türkiye Milli Komisyonuna, Sanat Ödülü hattat ve ebru sanatçısı Fuat Başar'a, Bilim Ödülü de Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu'na verildi.