Din, Ahlak ve Riya: Görünenden Öteyi Görebilmek
Ercan Gevrek yazdı...Kaleminw sağlık...
Toplumlar, tarih boyunca din ve ahlak kavramlarını birbirine sıkı sıkıya bağlamış, ancak her zaman bu iki kavramın özüne uygun yaşayamamıştır. Din, bireyin inancı, ahlak ise kişinin içsel değerleriyle hayatına yön vermesiyle ilgilidir. Ancak günümüzde, özellikle sosyal medyanın etkisiyle, bu iki kavramın içi boşaltılmış, samimiyetten uzak bir gösteriye dönüşmüştür. Dindarlık kisvesi altında yapılan riya, dinin özüyle çelişen ve toplumu içten içe çürüten en büyük problemlerden biridir.
Gerçek Dindarlık ve Sosyal Medya Çelişkisi
Gerçek dindarlık, bireyin iç dünyasında yaşadığı, gösterişten uzak, samimi bir bağdır. İslam, Hristiyanlık, Yahudilik veya diğer dinler fark etmeksizin, ibadet kişinin kendisiyle Allah arasındaki özel bir ilişkiyi temsil eder. Ancak günümüzde, özellikle sosyal medyada dindarlık bir gösteri haline gelmiştir. Kendi hayatında türlü ahlaksızlıklara batmış olan bazı insanlar, sosyal medyada ahlak abidesi kesilerek başkalarına din dersi vermekte ve toplumda sahte bir algı yaratmaktadır.
Bu sahte dindarlık, özellikle sosyal medyada son yıllarda meşhur ve popüler figürler arasında yaygınlaşmış durumda.
Özel hayatlarında her türlü yozlaşmayı yaşayan bireyler, dijital medyada millet karşısında kutsal değerleri savunuyormuş gibi davranarak, din üzerinden kendilerine bir statü sağlamaya çalışıyor. Oysa ki gerçek dindarlık, kişinin özel yaşamında ve karakterinde kendini gösterir,sosyal medyada sergilenen yapay söylemlerle değil.
Siyaset ve Din İstismarı
Din, bireyin maneviyatını güçlendiren bir rehber olmalıdır. Ancak siyaset ile birleştiğinde, dinin asli fonksiyonu bozulur ve siyasi bir araç haline gelir. Tarih boyunca birçok siyasetçi ve lider, dini kendi iktidarlarını sağlamlaştırmak için kullanmıştır. Bu durum, kutsal değerlerin siyasi çıkarlar uğruna yozlaştırılmasına yol açmıştır.
Siyasetçilerin veya grupların, kendi politik ajandalarını meşrulaştırmak için dini kullanmaları, toplumda ciddi ayrışmalara sebep olmaktadır. Bir siyasi görüşün kutsallık atfedilerek eleştirilmez hale getirilmesi, demokrasiye ve özgür düşünceye zarar verir. Din, kişisel bir inanç meselesidir ve siyasi ideolojilerle harmanlanmamalıdır.
İkiyüzlü Dindarlığın Topluma Etkisi
İçten içe yozlaşmış ancak dışarıya ahlak dersi veren bireyler, toplumun en büyük çürüme noktalarından biridir. Gerçek ahlaklı bireyler, başkalarına ahlak dersi vermek yerine, kendi hayatlarında dürüst, adil ve vicdanlı olmaya odaklanırlar. Ancak sahte dindarlar, başkalarını yargılayarak kendilerini üstün gösterme çabası içindedir.
Bu ikiyüzlülük, özellikle genç nesiller üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. Gerçek dindarlığın ne olduğunu anlamadan, din adına yapılan sahtekarlıkları gören gençler, ya dinden tamamen uzaklaşmakta ya da yanlış örnekleri doğru sanarak yozlaşmış bir inanç anlayışına kapılmaktadır.
Dindarlık, insanın Allah ile kurduğu samimi bir bağdır. Bu bağ, ne sosyal medyada sergilenen gösterişli paylaşımlarla ne de siyasetin içine çekilerek güç aracı haline getirilerek korunabilir.
Gerçek ahlak ve inanç, sessizdir.
Kimseye dindarlığını kanıtlamak zorunda olmayanlar, hayatlarında adil, dürüst ve merhametli olmayı seçerler.
Ahlaklı olmak, başkalarına ahlak dersi vermek değil; kendi hayatında ahlaki değerlere bağlı kalmaktır.