CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Tokat'ta

22 Haziran 2018 - 16:45

Kemal Kılıçdaroğlu: (1) "Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gidin. Siyasiler kendi aralarında tartışsınlar. Bu seçim normal bir seçim değildir. Önümüzde iki ihtimal, seçenek var. Ya demokrasiden yana oy kullanacağız, ya da tek adam rejiminden yana oy kullanacağız"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gidin. Siyasiler kendi aralarında tartışsınlar. Bu seçim normal bir seçim değildir. Önümüzde iki ihtimal, seçenek var. Ya demokrasiden yana oy kullanacağız, ya da tek adam rejiminden yana oy kullanacağız." dedi.

Kılıçdaroğlu, Tokat'ta bir otelde düzenlenen toplantıda muhtarlar ile sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, vatandaşların eski alışkanlıklarından kopup gerçekleri görerek sandığa gitmesi gerektiğini söyledi.

Anayasanın 173'üncü maddesinde, "Devlet esnaf ve sanatkarı koruyucu, destekleyici tedbirler alır" ifadesi bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Son 16 yılda esnafı koruyan, destekleyen nedir? Düşük faizli kredi vermek yetmiyor. 5,5 milyon esnaf vardı, şimdi 1 milyon 250 bin esnaf var. Diğer esnaf dükkanlarını neden kapattı? Ben bu sorunun cevabını almış değilim." diye konuştu.

Esnafa kredi veren kuruluşun başındaki kişinin ayda 52 bin lira aylık aldığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanının, başbakanın, bakanların, milletvekillerinin, belediye başkalarının maaşından fazla alıyorsun. Ben aylık almasın demiyorum ama makul bir aylık alsın. Çok büyük bir rakam, esnafın sırtından alınıyor. Esnaf niye dükkan kapatıyor? Bütün esnaf kardeşlerim bunu bilsin istiyorum. Esnaf emekli olmak için yaşını doldurmak zorunda. 25 yıl tam prim ödemek zorunda. Diyelim ki esnaf kardeşim alt limit üzerinden primimi ödedi, 9 bin günü doldu, 52 yaşını doldurdun, emekli oldun. Bağlanacak aylık 840 liradır. Bugün değil de 1 Ekim 2008'den önce emekli olmak istese bağlanacak aylık bin 800 liraydı. Her ay esnafın emekli aylığından bin lira kesiliyor. Sosyal güvenlikte reform diye kesiliyor, bunu dile getiren kim? Bugün 1 milyon 644 bin emekli bin 500 liranın altında aylık alıyor. En düşük emekli aylığını bin 500 lira yaparsanız, 1 milyon 644 bin emekli en azından rahat nefes alacak. Bunu ilk dillendiren biziz. Fakir fukaranın hakkını birilerinin savunması lazım."

Kılıçdaroğlu, çocuklara bırakılacak en güzel mirasın demokrasiden yana tercih kullanmak olduğunu dile getirerek, "İşçilerin durumu da aynı. Tüm şartları yerine getirdiğinde emekli maaşı 718 lira 69 kuruş. 2008'den önce dilekçe verip emekli olmak isteseydi bin 822 lira olacaktı. Bin 10 lira her ay düşük aylık veriyorlar. Devasa sendikaların başkanları itiraz etti mi? Hayır. Bu işçilerin hakkını, emeklinin hakkını kim savunacak? Taşeron işçilerin mağduriyetini ilk biz dile getirdik. Şu an 500 bin taşeron işçisine kadro verilmedi mi? Onlar köle değil, sendikalı olmalı, haklarını savunabilmeli. Sandığa giderken herkes düşünmek zorunda." diye konuştu.

Demokrasi olmadan büyüme, kalkınma, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve medya özgürlüğünün olamayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Çiftçinin durumu parlak değil. Buğday, soğan, patates, canlı hayvan dışarıdan. 16 yıl önce Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeydi. Her şeyimiz vardı. Türkiye'nin tarımı üzerine egemen güçlerin planı var. Sigara fabrikalarının tamamını sattık. Şimdi dışarıdan tütün getiriyoruz. Sigaralarımız yok, yabancı sigaralar içiyoruz. Bu hale Türkiye'yi kim getirdi? Toplantılarımın nedeni bu gerçekleri birebir sizlere anlatmaktır. Bu benim namus borcumdur. Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gidin. Siyasiler kendi aralarında tartışsınlar. Bu seçim normal bir seçim değildir. Önümüzde iki ihtimal, seçenek var. Ya demokrasiden yana oy kullanacağız, ya da tek adam rejiminden yana oy kullanacağız. Sıradan vatandaş, berber, boyacı, memur telefonla rahat konuşamıyor. Herkes telefonlarının dinlendiğini biliyor. Bu mudur demokrasi? Süleyman Demirel, Özal'ın dönemlerinde gazeteler yazılır, karikatürler çizilirdi. Rahatlıkla eleştiriliyorlardı. Toplumun bu narkozdan çıkması gerekiyor, kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz."

(Sürecek)