BÜYÜK TEHLİKE KAPIDA!! Türkiyede 1.7 milyon Çiftçi Tarımı Bıraktı
13 yılda 1.7 milyon çiftçi tarımı bıraktı Akademisyenler ve meslek odalarınca hazırlanan "Türkiyede ve Bursada Tarım 2013 Raporu"nda son 13 yılda Türkiyede 1.7 milyon çiftçinin tarımı bıraktığı belirtildi.
Raporda ayrıca Türkiyenin buğday, pamuk gibi ürünlerde ithalat rekorları kırdığına dikkat çekiliyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle çiftçilerin tarımdan koptuğunu
öne sürdü. Aksoy, "2000li yılların başında tarımdan geçimini sağlayan
çiftçi sayısı yaklaşık 7,8 milyon kişi iken, 2013 yılı sonunda 6 milyon
olmuştur. Yani 1,7 milyon çiftçi tarımdan kopmuştur. 2000 yılında
tarımın istihdamdaki payı yüzde 36 iken, 2013 sonunda yüzde 23,6ya
düşmüştür." dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube
Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, oda tarafından akademisyenlerin ve
ziraat odalarının desteği ile hazırlanan "Türkiyede ve Bursada Tarım
2013 Raporu"nu Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesi'nde düzenlediği
basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Tarımın piyasa güçlerine teslim
edildiğini anlatan doç. Dr. Aksoy, Türkiyede 2000li yılların başından
bu yana IMF ve Dünya Bankası programları çerçevesinde uygulanan
neo-liberal tarım politikalarıyla destekleme sisteminin bütünlüğünün
bozulduğunu söyledi.
Türkiyenin uzun-orta dönemli bir tarım politikasının olmadığını savunan Aksoy şöyle devam etti: "Tarım satış kooperatifleri işlevsiz hale getirilerek çiftçi örgütlenmesi zayıflatılmış ve tarım sektörü piyasa güçlerine teslim edilmiştir. Tarım ve gıda sistemi giderek uluslararası sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiş, ülkemizin gıda
egemenliği çokuluslu şirketlerin güdümüne girmeye başlamıştır. Nitekim
2002-2013 yılları arasındaki 12 yıllık dönemde 9 yıl tarım ürünleri dış
ticareti net açık vermiştir. Türkiye maalesef uzun ya da orta dönemli
bir tarım politikasına/öngörüsüne sahip değil. Sorun ne zaman ortaya
çıkarsa o zaman çözülmeye çalışılmakta ve hemen ithalat akla gelmekte;
üreticiyi ithalatla terbiye etme, artan fiyatları ithalatla düşürme
kolaycılığına başvurulmaktadır. Tıpkı pirinç, kırmızı et, sap-saman,
kuru fasulye ve çok yeni bir konu olarak hükümetin hububat (19 nisan
2014 tarihli Bakanlar kurulu kararı 4.2 milyon ton) ithalat kararında
olduğu gibi."
KENTLİ NÜFUSUN ORANI YÜZDE 91,3E YÜKSELTİLDİ, ÇİFTÇİ TARIMDAN KOPUYOR
Ertuğrul Aksoy, 30 Büyükşehir'de 16 bini aşkın belde ve köyün ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmasına ilişkin
yasa uyarınca 2012 yılında il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı
yüzde 77,3 iken 30 Mart 2014 yapılan yerel seçimlerden sonra yüzde
91,3e yükseltildiğini kaydetti. Buna karşılık belde ve köylerde
yaşayanların oranının ise sanal olarak yüzde 22,7den yüzde 8,7ye
düşürüldüğünü iddia eden Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, "Tüzel kişiliği sona
erdirilerek mahalleye dönüştürülen bu köylerin tüm varlıkları
belediyelere devredilerek; tarım arazileri, meralar, yaylaklar ve
kışlaklar imara açılabilecek, böylece tarımsal üretimden zaten kazanç
sağlayamayan çiftçilerin ellerindeki araziyi satıp üretimden
çekilmelerine zemin hazırlanmıştır. Çiftçi tarımdan kopuyor. Uygulanan
yanlış politikalar nedeniyle çiftçiler tarımdan kopmaktadır. 2000li
yılların başında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi sayısı yaklaşık 7,8
milyon kişi iken, 2013 yılı sonunda 6 milyon olmuştur. Yani 1,7 milyon
çiftçi tarımdan kopmuştur. 2000 yılında tarımın istihdamdaki payı yüzde
36 iken, 2013 sonunda yüzde 23,6ya düşmüştür. Son 11 yılda ülke
ekonomisi (GSYH) yüzde 5 büyür iken tarımdaki büyüme hızı yüzde 2,3te
kalmıştır. 1980li yıllardan önce Türkiye tarımda büyük ölçüde kendine
yetebilen bir durumda iken son 30 yıllık dönemde uygulanan neoliberal
politikalarla tarımda net ithalatçı bir konuma gelmiştir. Ülkemiz son 11 yıldan 9unda tarım ürünleri dış ticareti net açık vermiştir.Türkiye
genel olarak tarımsal hammadde ithalatçısı gıda maddeleri
ihracatçısıdır. Gıda sektörü ithal ettiği hammaddeyi işleyerek yine
yurtdışına satmaktadır." diye konuştu.
2013 YILINDA BUĞDAY İTHALATI 4 MİLYON TONU GEÇTİ
2013 yılında buğday ithalatının 4 milyon tonu geçtiğine dikkat çeken
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Doç. Dr. Ertuğrul
Aksoy, Türkiye,nin yıllık 20 milyon tonun üzerinde üretim
gerçekleştirdiği buğdayda aynı zamanda ithalatçı konumda olduğunu
söyledi. Aksoy şöyle devam etti: "2011 yılında 5 milyon tona ulaşan
buğday ithalatı, buğday üretiminde rekor kırıldığı belirtilen (22 milyon ton) 2013 yılında da 4 milyon tonu (buğday ithalatına ödenen 1.3 milyar dolar) bulmuştur. Bu yıl kuraklık etkisi ile buğday rekoltesinin en az
yüzde 20 seviyesinde azalacağı tahmin edilmekte olup 2014te ithalatın
hangi boyutlara ulaşacağını kamuoyunun ve sizlerin takdirine
bırakıyoruz. Yağlı tohum ve türevleri Türkiyenin en önemli ithalat
kalemlerinden birini oluşturmaktadır. 2013 yılında yağlı tohumlar için
ödenen bedel 1,2 milyar doları aşmıştır.
Ham yağ için ödenen bedel ise yaklaşık 1,6 milyar dolardır. Söz konusu
dönemde yağlı tohum ve türevlerine ödenen toplam döviz ise 3,6 milyar
doların üzerindedir. 1996 yılında Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük
Birliği anlaşması uyarınca pamuk ithalatında gümrük vergisinin sıfıra
düşürülmesi ayrıca yüksek girdi maliyetleri nedeniyle ülkemiz pamukta
(Çukurova ve sökenin beyaz altını) ithalat rekorları kırılmaktadır. 2000 yılından bu yana pamuk için ödenen döviz 15 milyar doları bulmuştur.
Komşumuz Yunanistanın pamuk üretiminin yüzde 40ı her yıl ülkemiz
tarafından ithal edilmektedir. Uygulanan yanlış tarım politikaları
yüzünden çiftçi tarımdan kopmakta, tarlalar boş bırakılmaktadır. 1990
yılında çayır ve mera alanları hariç toplam tarım alanları 27,9 milyon
hektar iken, 2013 yılında 4,1 milyon hektarın üzerindeki kayıpla 23,8
milyon hektara düşmüştür. Yalnızca 2000 sonrası dönemdeki kayıp 2,6
milyon hektar dolayındadır."
Türkiyenin son 20 yılda buğday üretimini yalnızca yüzde 5 oranında
artırabildiğine işaret eden Aksoy, aynı dönemde nüfusun yüzde otuzdan
(58 milyondan 76,7 milyona) fazla arttığını hatırlattı. Tütün ve pamuk
gibi endüstri bitkilerinin kuru baklagillerin ve patates, kuru soğan
gibi üretimlerinin de azaldığını vurgulayan Aksoy, bitkisel üretim
alanında yalnızca mısır, çeltik ve ayçiçeğinde anlamlı üretim
artışlarının sağlandığını söyledi. Türkiyenin hayvansal protein
tüketimi bakımından dünyada 130uncu sırada bulunduğunu dile getiren
Aksoy, bunun sebebini; canlı hayvan arzındaki yetersizlik ve bunun yol
açtığı yüksek et fiyatları ile birlikte Türkiyede alım gücünün düşük
olması olarak açıkladı.
TARIMIN FİNANSMANINDA YABANCILARIN PAYI ARTIYOR
Tarım finansmanında yabancıların payının her geçen gün daha da arttığını öne süren Aksoy, "2000 yılında bankalar tarafından tarıma verilen
kredilerde özel bankaların payı yalnızca yüzde 0,4 iken 2000-2013
yılları arasında yerli ve yabancı özel bankaların toplam payı yüzde
36yı geçmiştir. 2012 yılı sonu itibarıyla tarıma kullandırılan 32,6
milyar liralık kredi, 2013 yılı sonuna kadar 3,8 milyar lira artış
göstererek 36,4 milyar liraya ulaşmış; çiftçinin kullandığı kredi
miktarı tarımsal destekleme ödemelerinin 4 katını geçmiştir. 2013
yılında 5,8 milyon ton olan kimyasal gübre tüketiminin yarısı (2,9
milyon ton) ithal edilmiş; ithalat bir önceki yıla göre yüzde 41
oranında artmıştır. Yani 2013 yılında kimyasal gübre ithalatında
Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştır. 2002-2013 yıllarını kapsayan
dönemde kimyasal gübre fiyatları cinsine göre yüzde 240 yüzde 320
düzeyinde artmıştır. Aynı dönemde karma yem ve mazot fiyatlarındaki
artış ise yüzde 300ü bulmuştur. Bu dönemde alım fiyatlarındaki artış
buğdayda yüzde 210, şeker pancarında ise yüzde 95 olmuştur. Bu girdi
maliyetleri ile üretim yapmak, diğer ülkelerle rekabet edebilmek mümkün
değildir." dedi.
MERALAR YAPILAŞMAYA AÇILDI
Meralar yapılaşmaya açıldığını anlatan Ertuğrul Aksoy şunları kaydetti:
"2 Ağustos 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
6495 sayılı Kanunla mera, yaylak ve kışlakların geçici yerleşme yeri
olarak uygun görülen kısımları, tahsis amacı değiştirilerek tapuda
Hazine adına tescil edilecek, bunlardan kamu hizmetleri için gerekli
olanların dışındakiler, talep sahiplerine bedeli karşılığında 29 yıla
kadar tahsis edilebilecektir. Bursanın da ovaya doğru genişlemesi
politik, ekonomik ve yasal nedenlere bağlı olarak hızlı bir şekilde
sürmektedir. Başka bir ifadeyle, sanayi tesislerinin ve toplu konut
alanlarının, Bursa Ovasını tümüyle kaplaması için geçmesi gereken süre
çok kısalmıştır. Gerekli tedbirler alınmadığı taktirde, 2020 yılında
Bursa Ovasında prodüktif anlamda tarımsal faaliyetten söz etmek olanağı kalmayacaktır."
ARKADAŞINA ÇAY ISMARLAYACAK PARASI OLMADIĞI İÇİN KÖYLÜ YATSI NAMAZINA GİTMİYOR
Bir gazetecinin, "Raporda eleştirilen tarımsal konulara rağmen kırsal
kesimden hükümete neden çok oy çıkıyor, bunu nasıl yorumluyorsunuz?.
Çiftçinin borçlanma durumu nedir?" sorusunu Oda Başkanı Aksoy, "Biz de
onun cevabını arıyoruz. Herkese sorun, farklı şeyler söyleyecek. Benim
tek söyleyeceğim şey; makro ekonominin, borçlu, yoksul insanların
makarnaya muhtaç edilmiş insanların ve onların karnını doyuran devlet
dediğimiz yardımın hükümet tarafından yapıldığına inandırılan insanların oylarıyla bu insanlar bu düzenin devam etmesini istedikleri için. 16
milyona yakın yoksulluk sınırında yaşayan insanlar varken, ve ona 1,5
milyon insan ekleniyorsa bu insanların açlığı var. Bir lokma ekmeği bile kaybetmemek adına şükreden insanların çoğunlukta olduğu şükretmek
güzeldir ama insanca yaşamayı talep etmek gibi bir düşüncemiz olamaz mı, bunu yaygılanyşıtaramaz mıyız." şeklinde konuştu. Çiftçinin borçlanma
oranlarının arttığına dikkat çeken Gemlik Ziraat Odası Başkanı ve Bursa
Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Çelik ise "Arkadaşına
çay ısmarlayacak parası olmadığı için insanlar yatsı namazına gelmiyor.
Ben Gemlikliyim, köyde yaşıyorum. Çiftçilerin ne kadar borçlu olduğunu
biliyorum." dedi. Basın toplantısına ziraat odaları başkanları ile CHP
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz de katıldı.
(CİHAN)