Başarılı teknik direktör tanımı yapıldığında verilen örnekler hep aynı olur...
Harun Gündüz Bey'in analizini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Başarılı teknik direktör tanımı yapıldığında verilen örnekler hep aynı olur, Alex Ferguson, Guardiola, Mourinho gibi isimler söylenir hep. Oysa futbol tarihinde benzeri olmayan bir işe imza atan Guy Roux’u kimse hatırlamaz...
Guy Roux futbolu bıraktıktan 1 yıl sonra 1961 yılında, o yıllarda amatör bir kasaba takımı olan Auxerre’in teknik direktör aradığını duyar .Bu,küçüklüğünden beri teknik direktörlük hayalini gerçekleştirmek için büyük bir fırsat olur .
Guy Roux,Auxerre kulübüne gerekirse odun bile kesebileceğini söylediği bir başvuru mektubu yollar. Başvurular arasında en az maaşı isteyen ve en genç olan Guy Roux’dur. Kulüp Başkanı onu seçer ve Guy Roux sadece 600 frank karşılığında Auxerre’in başında teknik direktörlüğe başlar ve kariyerine başlar başlamaz takım ile kasaba arasında bir bağ olmadığını fark eder ve ilk olarak Auxerre halkını takımla bütünleştirmek için çalışmalar yapar. Auxerre, az nüfuslu olmasına karşın o dönemde, ülkenin önemli üretim merkezlerinden biridir.
Guy Roux çiftçilik ve ahşap üretiminde ülkenin önemli merkezlerinden biri olan kasabanın imkanlarından faydalanmak için kapı kapı gezmeye başlıyor.Çiftçileri takıma keçi ve gübre bağışlamaları için ikna etmeye çalışıyor.Auxerre’in ilk futbol sahası da bu gübrelerle oluşturuluyor.
Kasabanın kadınlarına ve futbolcu eşlerine giden Roux, onlardan takımın antrenmanda giymesi için önlük dikmelerini istiyor. Gecesini gündüzüne katan Roux her zaman kulübe gelen ilk kişi ve kulüpten çıkan son kişi oluyordu.
Futbolcularını antrenmanlarda daha önce hiç görülmemiş bazı çalışmalara tabi tutuyor ve bu çalışmalarının karşılığını 1970 yılında 3.Lig’e yükselerek alıyor. Disipliniyle alakalı o kadar şey anlatılır ki 90’larda okuduğum bir dergide futbolcuların gece Paris’e gidip gitmediklerine arabalarının kaputlarının üstüne elini koyarak kontrol edermiş. Guy Roux’un Auxerre’i 1979/80 sezonunda Ligue 2de şampiyon olduğunda kimse onların Avrupa’nın en iyi takımı olacağını tahmin bile etmiyordu. Aynı sezon Fransa kupasında finale çıkma başarısı gösterirler fakat Nantes’e penaltılarla elenirler. Takım Ligue 1’e çıktıktan sadece 4 sene sonra ilk önemli ve büyük başarısını 1983/84 yılında ligde üçüncü olarak gösterdi ve UEFA kupasına katıldılar. UEFA’da ilk turdaki rakipleri o sene UEFA kupasının favorisi olarak gösterilen John Benjamin Toschack’ın Sporing Lizbon’uydu. ve ilk Avrupa maçlarında varlık gösteremediler takım Lig’de okadar istikrarlıydı ki aynı sezonu 4. tamamlayıp gene UEFA kupasına katılma başarısı gösterdi.Sadece 4 sene önce Fransa ikinci liginde mücadele ederken sürekli avrupa kupalarına katılan istikrarlı bir takım haline geldi. Rakip İtalyan devi A.C Milan’dı. Milan’nın başında Milan tarihinin üç efsane İsveçlisinden biri olan Nils Liedholm vardı takımda henüz 19’larında olan Paolo Maldini,Baresi,Tassotti,Evani,Virdis ve ilk Lejyoner ingilizlerden olan Mark Hateley vardı. Fransa’da Stade de l’Abbe-Deshamps’da Milanı 3-1 yenmeyi başardılar fakat Milano’da 3-0 ‘la mağlup olup elendiler. Bu maç Guy Roux’un Avrupa’da kendini gösterdiği ilk maç olarak bilinir. Kulüp başarı basamaklarını teker teker tırmanıyordu.1992/93 sezonuna gelindiğinde Guy Roux ismi artık bilinmekten öteye gitti.Sırayla Kopenhag,S. Liege’i ve çeyrek finalde önceki senenin şampiyonu Ajax’ı eleyip UEFA kupasında yarı finale kadar yükseldiler. Yarı finalde Borussia Dormund’ta penaltılarla elendiler.
O dönem Auxerre Avrupanın en iyi top oynayan takımları arasında gösteriliyordu Nevio Scala’nın Parma’sıyla beraber. 1994’de tarihlerindeki ilk önemli başarıya imza atıp Fransa Kupasını müzesine götürdüler. Kulüp istikrarlı ve güzel oyunumu ancak bir şeyle taçlandırabilirdi o da lig şampiyonluğuyla Guy Roux’un Auxerre’si 1995/96 sezonunda Ligue1’i PSG’nin önünde bitirip Fransa şampiyonu oldular.
Artık Şampiyonlar ligindelerdi. Grubu Ajax Grasshopper ve Rangers’ın önünde lider bitirdiler ve Çeyrek finale yükseldiler. Rakip 4 sene önce UEFA kupasında yarı finalde elendikleri Borussia Dortmund’tu. Onlara gene boyun eğdiler. Dortmund o sene kupayı müzesine götüren taraf olacaktı. Guy Roux bir Kasaba takımı olan AJ Auxerre'i 44 yıl boyunca çalıştırmış ve amatör ligde sıradan takımken Fransa şampiyonu yapıp Şampiyonlar ligi çeyrek finaline kadar çıkartmıştır.Geçmişi ve tarihi olan takımları değil bilinmeyen bir takımı Dünya çapında tanınır hale getirmiştir ve bununla kalmayıp sayısız iyi futbolcunun yetişmesinde başrol oynamıştır. Eric Cantona, Basile Boli, Enzo Scifo, Mexes bunlardan sadece bir kaçıdır. Guy Roux’un nasıl bu kadar başarılı olduğunu Eric Cantona’nın sözlerinden anlayabiliyorsunuz. Eric Cantona:"Ailemden Marsilya'da 600 km uzaklıktaki Auxerre'ye gitmek için ayrıldım.Sadece 15 yaşındaydım. Biz genç oyuncular için Guy Roux bir baba gibiydi.Onu çok sevdim ve saygı duydum. Bazı kulüplerde öyle değil ancak Guy Roux, Auxerre'in büyük bir aile gibi olmasını sağladı.
(c) Harun Gündüz