AİHM KARARI ve HUKUK DEVLETİ....

23 Kasım 2022 - 20:11

Sn. Turan Ateş Bey'in "AİHM KARARI ve HUKUK DEVLETİ...." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.



  Demokrasi çoğulcu,katılımcı, kurallar ve kurumlar  düzeni olup, Bağımsız Yargının  denetimi ile Yönetiminin  ve Yasamanın  geçerliliğinin  korunduğu bir düzendir.
    DEVLET= YASAMA+YÜRÜTME + YARGI...
   Devleti oluşturan  ve Yetkileri kullanan  bu üç Kuvvetin, birbirinden üstünlükleri yoktur.Görev alanları farklı olarak; Devlet Otoritesini kullanırlar...Yasama ve Yürütme iç içedir. Yargı ise; bu iki güçten tamamen ayrıdır.Bu iki gücün dışında ve çevresindedir.
    Klasik Demokrasilerde, böylece Devlet  üç tane GÜCE bölünmüştür.Bu üç GÜCE görev dağılımı yapılarak,güçler arası denge kurulmuştur.Bu durum; GÜÇLERİN BÖLÜNMESİDİR....Bu üç güce görev dağılımı yapılarak,güçler arası denge kurulmuştur.
    Güçlerin bölünmesini, Yönetenlerin kişiler üzerinde totaliter egemenlik  kurmalarını önleyecek,en iyi yollardan birisi olarak  görülmüştür.Yargı Gücü, tamamen bu iki Gücün dışında  tutulmuştur.Bu düzenleme ile Güçlerin bölünmesi ve uygulaması, kişiler açısından Hükumetlerin yetkilerini kötüye kullanmalarına karşı olarak ek bir güvence olmuştur.Yalnız burada Yargı Gücüne, Yargısal Denetimi uygulamak görevi verilmiştir.
    Yargısal Denetim, Yönetenlerin yetkilerini ve bu yetkilerin sınırlarını tanımlayan ,Yargı kurallarının  konulması ve bu kurallarında,Yargı Organlarınca uygulanmasıdır.Burada ki amaç;  Mahkemeleri  diğer kurumlardan ayırarak, Hükumetin Gücünü azaltmak  değildir.Yargıya Yasama ve Yürütme Organlarını Denetleme  ve Frenleme  görevini vermektedir.
   Buradaki amaç; Yasama ve Yürütme organlarının eylemlerinde Yasallıklarının bozulmamasıdır.Yani PARLAMENTODAN çıkan Yasaların  amacına uygun olarak Yürütme tarafından uygulanmasını sağlamaktır.Aynı zamanda da kötüye kullanılmasını da önlemektir.Yine Yasaların Anayasaya uygunluğunun denetimidir.Parlamentonun Yasa çıkarırken, insan hakları ve Anayasaya uygunluğunu sağlamaktır.Yasalar, kendilerine saygı gösterilmesini sağlayan  Mahkemeler olmadığı sürece  bir hiç olmaktadır.
   Anayasada, kendisine uygun olmayan  yasaların  çıkmasını engelleyen ve denetleyen bir kurum olmazsa bir hiçtir.
    Alman Prensi GAYZER; Bremen de bir köylünün ekili arazisine zarar vermesi sonucu; Davayı kazanan köylü; "BREMEN'de HAKİMLER VAR..." demiştir.
   1975 yılında Danıştay Gününde dönemin Danıştay Başkanı  merhum ;İsmail HAKKI ÜLGEN;
    "TÜRKİYE'DE HAKİMLER VARDIR....HER ZAMAN OLMUŞTUR ve HER ZAMANDA OLACAKTIR..."
    Sözünü buradan esinlenerek söylemiştir.
  Bremen 'deki Hakim Tam Bağımsız olmasaydı, bu kararı veremezdi....
      HAKİMİN BAĞIMSIZLIĞI , ANAYASA ve YASALARA KONAN DÜZENLEMELERLE OLAMAZ.HAKİMİN ÖNCELİKLE  BAĞIMSIZLIK FORMASYONU ile  YETİŞTİRİLMESİ GEREKİR. BU FORMASYON HAKİME , EĞİTİM İLE VERİL,İR. HAKİMİN BELLEĞİNE;" ben bağımsızım...ben bağımsızım...ben bağımsızım..." DİYEREK ÖZ GÜVENİ YERLEŞMELİDİR.
      Anayasa Mahkemesi 29.12.1999 günlü ve 33/ 51 sayılı Kararı ile HUKUK DEVLETİNİ şöyle tarif etmiştir:
    "Anayasanın 2.maddesinde , Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan,bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren  eylem ve işlemleri hukuka uygun olan,her alanda Adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,hukuku tüm Devlet organlarına eğemen kılan,Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan ,YARGI DENETİMİNE AÇIK, Yasaların üstünde  ve yasa koyucunun  da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan ve hukuk güvenliğini sağlayan devlettir..."
    Hukuk, her toplumda karmaşık bir süreçten geçerek, geçerlik  kazanmıştır.Hukuk,Devletin ürünü olduğu gibi; toplumunda ürünüdür.Birey ve toplum vicdanın ADALET anlayışı ve değerleri HUKUKUN oluşumuna katkı yapmaktadır.
     Şu gerçeğin kabülü gerekir ki;Hukuk Devletinin verileri ile yaşamaya alışan  bir toplumda,keyfi bir yönetim şeklini benimseme olanağı olamaz. Hukuk Kişileri DİNE, Devletin otoritesine ve ekonomik güçlere  karşı korumaktadır.Yalnız bu HUKUK;Din Kurallarına dayalı bir Hukuk değildir.Bu Hukuk; DEMOKRATİK ve LAİK HUKUKTUR....
    Hukuk Devletinde ,kişiler ve devlet  Yasaların üstünlüğünü ve bağlayıcılığını içlerine sindirirler.yasalar her zaman hukukun temel ilkelerine ve bilimsel gerçeklere  uygun olmak zorundadırlar.
    Hukuk devletinde ayrımcılık,YOLSUZLUK,HAKSIZLIK ve ADALETSİZLİK en az görülen olgulardır. HUKUK DEVLETİ, ULUSAL ve ÇAĞDAŞ  DEVLETTİR.
   Bir YÖNETİM,HUKUKUN ÜSTÜNE OTURDUĞU ZAMAN RAHATLAR.YÖNETİM; hukuk dışı güçlerin üzerine oturup,ondan da güç almaya kalkarsa, kendi geleceğini ve  Ülke Geleceğini KARANLIĞA iter.Hukuk Devletinin bazı ilkeleri,baştan sıkıcı olabilir. Ama ilerisi için rahatlatıcıdır.
    Hukuk Devleti,her eylem ve işlemi hukuka uygun,insan haklarına saygı gösteren,bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren ,her alanda  ADALETLİ bir HUKUK DÜZENİ kurup ve bunu geliştirerek sürdüren , Anayasaya aykırı tutumlardan kaçınan Devlettir.
      xxxxxxx
   " YASA DEVLETİ"  ile  " HUKUK DEVLETİ " aynı anlama gelmez.Hukuk sadece Yasalardan oluşmaz.Hukuk sadece YASA anlamına da gelmez.Hukuk Devleti,yasa egemenliğinin  dışında ve üstündedir...
     Hukuk Devletinde her türlü YASA değil;  hakları güvence altına alan  YASALAR egemen olur.Yasa Devleti veya  Yasa Egemenliği anlayışının yerini ; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ANLAYIŞI almalıdır.Hukuk ile Yasa arasında bir ilişki vardır.Yüksek Yargıtay Kararlarında  bu konu yeterince de açıklanmıştır: 
     "Hukuk ile Yasalar ayrı kavramlar olup, hukuk kuralları yalnız  Yasalardan ibaret değildir.Hukuki düzen anlamındaki hukuk, toplu halde yaşayan  insanların, birbiri ile  olan ilişkilerini düzenleyen  hukuk normlarının  bir bütünüdür. Yasa normları, Hukuk Normlarının bir  bölümüdür.Çağdaş Hukuk Normları ise Yazılıdır."
     xxxxxxxxxxxx
     Ülkemizde belirli bir dönem Başbakanlık yapan, aynı zamanda da  DEMOKRASİYE bağlılığı ve saygınlığı ile  özdeşleşen merhum Bülent ECEVİT; 12 EYLÜL Askeri Dönemdeki bazı uygulamalar ve düzenlemelere  karşı; DIŞ BASINA  olumsuz demeç vermekten TUTUKLANDI.
    O Dönemin Başbakanı merhum Bülend ULUSU'ya Yabancı bir Basın mensubu bu olayı sordu....
    Merhum ULUSU; "Devletin devamlılığı karşısında Kişiler NOKTA gibi kalırlar..." dedi. ULUSU; o dönem Başbakan ve fazla bir tepki almadı.Çünkü Siyasi bir Kişidir.
    1960 Öncesi Parlamento ve Hükumeti ağır bir şekilde eleştiren, bir siyasi Parti Genel Başkanı TUTUKLANMAK  üzere Mahkemeye sevk olunur.Mahkeme Hakimi, Çevresine şu sözleri sarf eder...."Peygamber öldü, Ümmeti kaldı...Atatürk öldü Milleti kaldı...Bir Osman BÖLÜKBAŞI  TUTUKLANSA ne olur?" demiştir.
    Ama; önüne Tutuklanma talebi gelen bir Hakim bu sözü sarf edemez....Bu söz talihsiz bir sözdür.Bu olayda Hakim Tutuklama yaparken, bazı güçler- bu güç devletteki  bazı unsurlarda olabileceği gibi,siyasiler ve çevrenin  güçlü kişileri de olabilir-istediği için  yapıyor...
       xxxxxxx
    Yargı Organları ve Yargı Mensupları-HAKİMLER-Yasam ve Yürütmenin ALT veya ÜST Organı değildirler.Yargı Organları asla Yasama ve Yürütmenin  karşısında da değildir.Görevi bu Kurumların Hukuka Uygunluğunu sağlamaktır.Yargı; Yasama ve Yürütmenin  yaptığı görevlerin gerekliliğiyle ilgili , hak ve özgürlüklerin  dengeli bir şekilde  korunmasını sağlamaktır.
    Siyasi Yönetimler, İptal olunan kararlarından dolayı, 
    Anayasa, Yasalar ve vicdani kanaatleri doğrultusunda  görevlerini yapan Yargıya çok yüklendikleri  ve bazen de tehditleri oluşturdukları görülmektedir.
     YARGIYA tam BAĞIMSIZLIK Verilmeden ; Bu eleştirilerin sona ermesi mümkün değildir.
   Hakimler Kararlarını; içinde bulundukları Toplum adına vermelidirler.Emekli Yargıtay Başkanlarımızda birisi; ekonomik durumu ele alarak;
     "HAKİMLER VİCDANI ile CÜZDANI ARASINDA SIKIŞTI..." dedi....
  Önemli olan ise;HAKİMLERİN; SİYASİLERİN İSTEK ve BASKILARI ARASINDA SIKIŞMAMALARI ......
    Yalnız HAKİM; birikimli ve donanımlı olmalıdır...Hukuk eğitimini sağlıklı bir şekilde almalıdır.
    Hakimlik Mesleği bu birikimlerin yanında, bazı kişisel ve sanatsal becerileri de kendisinde taşıması gerekir....Yargılama yapmak bir SANATSAL İŞLEVDİR....Bu özelliği Hakimin Duruşma salonunda duruşma safhasında hissedilir....
     Önce Davanın Tarafları sonrada tüm Toplum HAKİMİNE güvenecek ve saygı duyacaktır....Hakimin  bu formatları taşıması gerekir...KADILIK Formasyonundan uzak durması gerekir....Hakimlerin bazılarının Sosyal Medyadaki sayfalarına baktığımızda; Bazı SİYASİ DERNEK Sloganlarından sayfalarına DUVAR RESMİ  attıklarını görüyoruz...Biz sayfalarında HUKUK ve Hukuk Araştırmalarını görmek istiyoruz...
    Hakim ; önündeki davaların çözümünde; tarafların siyasi , Dini ve mezhepsel inançlarından,cinsiyet,milliyet ve ırk ayrımlarından uzak durması gerekir.
     Hakim; Osmanlı KADISI Zihniyetinden uzak durmalıdır...
       xxxxxxxx
       Bu yazıyı kaleme alırken bazı telefonlar alıyorum....Böyle bir yoruma neden gerek duydunuz?...
    Doğru ve cevaplandırılması gereken bir soru....
    Anayasamız; Mahkeme Kararlarının herkesi bağlayan bir hüküm olduğunu düzenlemiştir...Herkes saygı duyacak ve de geciktirilmeden uygulanacaktır.
      Sıkıntı en fazla Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Karalarında yaşanmaktadır.
    Son günlerde birde buna ilaveten( AİHM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı gündeme geldi...
    Ülkemiz AİHM.nin Yargısal Denetimine yapılan sözleşme ile dahil olmuştur...
    Yani AİHM.ne; " BİZİM MAHKEME KARARLARINI DA İNSAN HAKLARI YÖNÜNDEN DENETLEYİNİZ...."diye Yetki vermişiz....
     Bizde; AİHM Kararları lehimize veya aleyhimize de olsa uyacağız...Uygulayacağız....
    " Bizi, AİHM Kararı bağlamaz..." diyemeyiz...
    Bu sözü veya yorumu; bir yurttaş söyleyebilir...Veya bir Hukukçu söyleyebilir....Ciddiye alınmaz...Ve Avrupa Toplumuna da yayılmaz...
    Sayın Cumhurbaşkanını; HUKUKÇU Danışmanlarının Yapacakları  Yorumlarla ve ve önceki kararların ışığında Bilgilendirmeleri gerekirdi...Sayın Cumhurbaşkanı Hukukçu değil....Hukukçu Danışmanlar neden gereken yorumsal bilgileri vermediler, Sayın Cumhurbaşkanına?...
     Bugün medya haberlerinde olumsuz tepkiler oluşmuş...
         xxxxxxx
    AİHM. son olarak; Türkiye ile ilgili bir Karar verdi....HDP eski Genel Başkanlarından  DEMİRTAŞ ile ilgili bir KARAR....
  AİHM. diyor ki kararında;                                                                
    "HDP eski Genel Başkanlarından  DEMİRTAŞ uzun süredir TUTUKLU...Bu süre; muhtemelen verilecek olan Hapis Cezasının sınırlarını aşmıştır....Bu nedenle TAHLİYESİ gerekir...."
    Bu KARAR; gerekçe yapılarak;Tutuklu DEMİRTAŞ'ın Av.ları, Davanın yargılamasının yapıldığı Mahkemeye TAHLİYE Başvurusunda bulunabilirler....Belki de Başvuru yaptılar...
     İlgili Mahkeme Hakimi veya Hakimleri; bu Talep dilekçesini ve dilekçeye ekli AİHM.nin Kararını incelerler...AİHM.Kararının İç Hukuk Sistemimize uygun olup-olmadığını....Ve AİHM.nin Kararlarının Hukukumuz açısından Uygulanmasının zorunlu olup-olmadığını....Ve Avrupa Birliği ile Hukuksal bağlantılarımızı incelerler...Yine Taraf olduğumuz" AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN Düzenlemesini...." Ve taraf olmamız gerekçesi ile İÇ HUKUKUMUZ açısından bizi ilgilendirip-ilgilendirmediğini incelerler...
     Sayın Mahkeme; İddianame ve İsnat edilen SUÇ açısından verilmesi muhtemel Cezanın sınırı aşılmış ise; AİHM .nin Kararı gereği olarak DEMİRTAŞ'ı  hemen SERBEST Bırakırlar...Ama; Tutuklu kaldığı gün hesabı ile süresi aşılmamış ise ; TAHLİYE Etmeyebilirler....
      Ancak;Ülke yönetiminde olanlar başta olmak üzere, siyasilerce yapılan tüm açıklamalar Mahkeme Hakimlerine SIKINTI Yarattı...Bu Talebi inceleyip karar verecek olan Mahkeme Hakimleri panikte...Çünkü; Mahkeme önündeki bir DAVA ile ilgili olarak TBMM. de görüşme yapılamaz...Siyasi yorumlarda yapılamaz...
     Burada verilecek olan Haksız bir KARAR; o kararı veren Hakim hakkında YASAL sıkıntılar getirir....
    Ceza Hakimlerinin, verdikleri karar sonucu  kişilere verdiği  zararı önce Hazine öder....Sonrada Hazine isterse Hakime rucu eder....Ama Hukuk Hakiminin  verdiği karar ile kişilere zarar verirse; önce Hazine öder...Ama Hazine Hakime Rucu etmek zorundadır.Burada Hazinenin takdir hakkı yoktur.
      AİHM. nin son kararı ile ilgili olarak; kimse yorum yapmamalı ve demeç de vermemesi gerekirdi....Hatta hatta; Medya bu konuda bir Haber de yapmamalıydı...
    Yalnız ,Hakimi her türlü sorumluluktan, yine Hakimin kararı kurtarır....Hakimi, kararından dolayı verdiği zarar ve hukuka aykırılıktan yine Hakimin verdiği kendi kararı kurtarır....